"10. Bölüm - Belki de ben hep buradaydım."

7.3K 475 152
                                    

"Yazardan sevgi dolu mesajlar : Çok değerli okurlarım. Takip etmiş olduğunuz için teşekkür ederim. 1K + okunma olduk ve 300+ oyla beni mutlu ettiniz. Yanımda olduğunuz için teşekkür ederim. İthaf etmek istediğim çok kişi var. O yüzden bu bölüm benden herkese geliyor."

-----------------------------------


 Çadırları tekrar kurup tekrar düzenlemeye çalışıyordular. Gündüzleri gecelere, geceleri gündüzlere karışıyordu. Bazen bir yerde sızıp kalıyordu. Sonra biri üstünü örtüyordu ve bu Korhan'dı. Artık geçmişi geçmişte bırakmıştı. Sanırım hepsi bir rüyadan ibaretti. Belki de o hep buradaydı.

 Her gün erkenden kalkıp savaş taktikleri alıyordular ve kılıç tutmayı öğreniyordular. Başarılı olduğu söylenemezdi ama yine de deniyordu ve bu yüzden ek olarak Korhan ona ok atmayı öğretiyordu. Nasıl hedef alabileceğini, nasıl durması gerektiğini ve bu arada Korhan ile baya yakınlaşmaya, anlaşmaya başlamıştılar. Ellerini her tuttuğunda, deli gibi çarpan bir kalbi vardı. Göz göze her geldiklerinde korkup belki utanıp gözlerini kaçırmaları ise ayrı bir olaydı. Utanıyordu ve Korhan da utanıyordu. 

'Bu iyi bir şey değil mi? Çünkü sanırım gitgide Korhan'a alışıyordum.'

 Sedat, evet o ise etraftaki insanlarla ilgileniyordu ve onu tamamen yok sayıyordu. Eski sevgilisi gibi görünmesine rağmen o onun eski sevgilisi değildi. Bu durumu da artık bırakmıştı. Umursamıyordu. Kendine yeni bir sayfa açmıştı. Ve bu sayfaya yeni bir kalemle yeni yazılar yazıyordu ve her gece çadırına geri dönüp ertesi gün için derin uykularını çekiyordu. Mutlu muydu? Evet kesinlikle...

 Her gün ama her gün sıkı bir eğitimden geçiyordular. Korhan, Sedat ve bir iki adam daha bu konu da onlara yardım ediyorlardı. Ok atma konusunda baya iyi olmaya başlamıştı ve Korhan onunla gurur duyuyordu ki bu da onun hoşuna gidiyordu. Ara sıra kılıç sallamayı da öğreniyordu. Korhan bazen çok yorgun gözüküyordu. Bazen de canlı ve enerjik. Günü gününe uymuyordu. O da bu gelgitlere alışmıştı. Umursamıyordu.

 Yine o sıkı çalışmaların ortasındaydılar ve bu sefer hazırdılar. Kendilerini sımsıkı sarıp, sımsıkı giyiniyorlardı. Savaşçılara benziyorlardı. Buradayken çok fazla kıyafet tercihiniz olmuyordu. Bir iki parçayı yıkayıp kurutup tekrar giyiyorlardı. Ama iyiydiler ve en önemlisi yaşıyorlardı. Yetinmeyi öğrenmek gayet tuhaftı ve hoştu.

 Sedat seslenmeye başladığında hepsi o büyük alana toplanmaya başlamıştılar. Bu sefer Lucy'nin yerinde Sedat duruyordu ve o konuşmalardan birini kadınlara yapıyordu. Biliyorsunuz ki birkaç erkek dışında çocuklar ve sadece kadınlar yer alıyordu. Korhan yanında duruyordu. Göz ucuyla Korhan'a bakıp gülümsüyordu. Aslında Sedat'ı dinlemiyordu.

Sedat:

"Bayanlar artık harekete geçiyoruz. Çok kayıp verdik. Abilerimiz, eşlerimiz, akrabalarımız neredeyse herkesi ama herkesi kaybettik. Artık gelmelerini beklemeyeceğiz. Sıkı bir eğitimden geçtiniz. Artık hazırsınız. Savaşmak ve düşmanın üzerine yürümek için hazırız. Onları kendi karanlıklarının içinde boğmak için hazırız. Karator'ları ve onun prenslerini yok etmek için hazırız. Ölmeye gidiyoruz ve onları öldürmeden dönmeyeceğiz."

 Yine alkışlar ıslıklar havada uçuşuyordu ama bu sefer kadınlardan geliyordu. Çığlıklar naralar arka arkaya atılıyordu. Korhan'ın yüzünde bir gülümseme ve Sedat'ın gözlerinde de yanan alevleri görebiliyordu. Bu gece son kez kampta kalacak ve ertesi gün sabah ağarmadan yola çıkacaklardı. Tabi ki çalışmalara eğitimlere ara vermeyeceklerdi.

" Hanımlar, bu kadar yeterli yemeklerinizi yiyin ve dua edin. Sabah gün ağarmadan alanda görüşürüz. Gidin ve dinlenin."

 Sedat bunu yüksek bir sesle dile getirdikten sonra hepsi ellerindekileri bırakıp yemek için bir araya geldi.

BilinçaltıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin