yolculuk

137 87 5
                                    

Eve döndüğümüzde uzerimizi değiştirmedik ve çok az bir şeyler yedik. Mola yerlerinden birinde yiyebilirdik ne de olsa. Ellerimiz de 3 valiz 2 sırt çantası ile evden çıktık, valizlerden 2 tanesinin tekerleği olduğu için taşımak zor değildi diğeri de küçük olduğundan rahattık. Otogara kadar yarım saat yürümeyi tercih ettik, sanırım ikimizde araç kullanmak istemiyorduk hoş arabamız da yoktu. Heyecan ve gerilimi azaltmak için canımız çıkana kadar yürümek daha iyiydi. Kukim bekleme yerinde banka yerleşince bir şeyler almak ve geçmesi gereken 20 dakikayı azaltmak için büfeye geçtim. Kulübe kadar küçük mekana bakan adama başımla selam verdiğim de kocaman bir sırıtma ile

" ne vereyim ablama?"

dediğin de söylediği söz bana izlediğim bir komedyeni hatırlatınca gülümseyip

"Mentollü bir sigara ve çakmak istiyorum"

dedim.
Aldığım sigarayı açıp içinden bir dal çıkarırken aklıma Akın'la tanıştiğımız gün gelmişti. Onun sayesinde başlamıştım içmeye... Büfeden bozma yerin bir kaç adım uzağında durup içerken yarısında bırakıp attım zaten sadece ağzımda dumanı tutup bırakıyordum. Büfeci

"Olur mu be ablam, yarım sigara atılır mı hiç? Onda kaç yetimin hakkı var biliyor musun?"

dediğin de şaşkınlıktan gözlerim büyüdü.

" ne yetimi?"

derken bunu hiç duymadığımı biliyordum. Bir yetimin hakkkını yediğimi düşünmüş kendimi kötü hissetmiştim.
"Bir de düzgün içmiyorsun bile!" diye bağırınca daha kötü olmuş
"Kolay gelsin"
deyip kukimin yanına kaçmıştım.
Aklımda sadece yetim hakkı yediğim vardı. Yaklaşık 10 dakika sonra
" otobüs gelmek üzere, sadece bizi alıp dönecekmiş yani hızlı olmalıyız pofum" deyince kukime bakıp
"Hı hı"
diyebildim. Bir an yüzümü inceleyip
"Sorun ne?"
deyince cevap verecekken sağ tarafta büfeci adam el sallıyordu, amacını anlamayıp kukime
"Sanırım ben yetim hakkı yedim" dedim. Anlamamıştı
"Bunu da nereden çıkardın şimdi?"
diye sorarken sol tarafımız da otobüsün korna sesi duyuldu. Tam konuşacakken
" acele et zaman yok"
diyerek ayağa fırlayan kukimi takip etsem de
" bunu şuradan çıkardım, sigaranın yarısını atınca büfeci adam bunun yetim hakkına girdiğini söyledi"
demeye çalışırken kukim bir anda durup bana dönünce durdum. Uzunca bir süre yüzümü inceleyip kahkahayı bastı! Ne demiştim ki?
" seni kandırmıslar bir tanem o sadece şaka"
deyip ilerleyen kuzenimin arkasından hareket etmedim. Hayır bana bu iğrenç şakayı yapan adamı öldürmek için valizi fırlatıp oturduğumuz duvar kenarına koştum. Duvarın aşağısında aradığım kişiyi görünce
" piç kurusu sana yetim hakkını öğreteceğim!"
diye bağırmaya başladım. Yaklaşık 3 metrelik yerden atlayıp gülen yüzüne kafa atmayı planlarken kukim koşup kolumdan yaladı.
"Sakin ol hadi ne olursun. Herkes sana... Pardon bize bakıyor"
diye cırlasa da umursamadım. Onu da peşimden çekerek duvarın sonuna gelip
" gülmesene!"
diye resmen cırladım.
Adam kahkaha atarken
" iyi yolculuklar ablam"
deyip el salladı. Sinirden burnumdan soluyordum, ellerim yumruk olmuşken tırnaklarım avucuma batıyordu. Kukime ilk tuhaf sesler çıkarıp gözünden yaş gelene kadar gülmeye başlayınca etrafıma baktım işi olmayan çalışanlar, otobüste bizi bekleyen yolcular, hepsi durup bize bakıyordu bir kısmıda karnını tutarak gülüyordu.
"Ah harika bir bu eksikti!"
diye söylenip valizlerimle otobüsün yanına gittim. Görevli çocuk bıyık altından gülerek valizimi yerleştirip bana kağıt verdiğin de yanıma gelen kukimin kolundan asılıp
" tek bir kelime bile edersen saçını başını yolarım!"
derken işaret parmağımı sallayarak ciddi olduğumu anlatmaya çalıştım. Sadece başıyla onayladığında otobüse iterek
"Yürü ve çeneni kapalı tut!"
diye azarladım. Rezilliğimi öfkemle kapatıyordum ama otobüse binince şöförde de dahil olaya şahit olan herkes beni görünce bastı kahkahayı. Kuzenim bile karnını tutarak gülmeye başladı, bana dönüp
" yetim hakkı ha! Fena kandırıldın kabul et"
deyip sustuğun da olayın saçmalığı ve söylediklerimi fark ettim ve dayanamayıp gülmeye başladım. Nefes almaya çalışırken
"O herifle görüşeceğiz"
dedim. Etrafa bakınca herkesin susmuş olduğunu ve benim de artık susup yerime geçmem için yalvaran hatta azarlayan gözlerle baktığını fark ederek süt dökmüş kedi gibi sustum. Elimde valizle oturacağımız yere doğru görevli çocuğu takip ettik. Arkadan 4 sıra önde olan yerimizi gösterince cam kenarına yerleştim. Görevli küçük valizi yukarıya yerleştirirken kukim oturup
"Dönüşte cam kenarı benim"
dedi.
Tam cevap verecekken, bahşiş bekleyen bellboy gibi tepemiz de dikilen çocuğa "hayırdırdır?" anlamında bakmaya başladım. Elini uzatınca gerçekten bahşiş istediğini yada abazalar gibi tanışmaya çalıştığını düşünürken
"Biletleriniz?"
deyince ağzımdan
"Hıı?"
kelimesi çıktı, karnıma yediğim dirsek darbesi ile sustum. Kukim çocuğu gönderip
" derdin ne senin?"
diye azarlayınca sadece omuz silkip çantadan telefonumu ve kulaklığımı çıkardım
"Ben müzik dinliyorum, bir şey olursa dürt!" dedim.
"Her zaman "
deyip göz kırpınca gözlerimi devirip müzik açtım. Gözümü kapatınca yolun devamı için her şeyin çok daha iyi olmasını bekliyordum.

herşey güzel olacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin