Yaklaşık bir saat süren bir yolculuğun ardından orman gibi bir yerde durduk.Alperen beni nereye getirmişti böyle?
Araba durunca sinirle Alperen'e döndüm ve "Dalga mı geçiyorsun?Şaka falan mı bu?Ne işimiz var burada?Konuşacağız dedin.Beni hemen geri götür." dedim sesimi yükselterek.
Alperen sinirle "Bana yokmuşum gibi davranmana daha fazla katlanamayacağım.Bugün burada bitecek." dedi.
"Ney bitecek?Neyden bahsediyorsun?"
"Benimle gel." dedi ve arabadan indi.Açıkçası korkuyordum.Çünkü Alperen'i daha önce hiç böyle görmemiştim.
Dediğini yaptım ve arabadan indim.Yürümeye başladık.Uzun bir süre yürüdük.
"Alperen?"
"Sabret."
"Ne oluyor?"
"İşte orası." dedi.Eliyle işaret ettiği yerde küçük bir ev vardı.Bu ev Tibetler'le kaldığımız eve çok benziyordu ama o olmadığına emindim.
"Neden geldik buraya?"
"İşimiz var."
"Alperen ne saçmalıyorsun?"
Alperen güldü ve evin kapısını çaldı.Bu evde bizi bekleyen birilerinin olduğu anlamına geliyordu.
Kapı açılınca karşımda Savaş'ı gördüm.Bu beni şaşırttı.
Savaş "İçeri gelin." dedi ve içeri girmemiz için yol verdi.
O sırada tanıdık bir ses "Prenses?" diye seslendi içerden.O sesi duyunca donup kaldım.Ses Tibet'e aitti.
Dönüp Savaşa baktığımda "Hadi içeri geç." dedi ama yüzünde endişeli bir ifade vardı.
Ne yapacağımı bilemedim.İçeri geçtiğimde tam karşımda duran koltukta Tibet'in oturduğunu gördüm.Gözyaşlarım bağımsızlığını ilan etmişti bile.Bu sefer mutluluktandı.
Koşup Tibet'e sımsıkı sarıldım.O bana sarılmadı.Ama o an bunu hiç umursamadım.
Geri çekildiğimde Tibet'in yüzünde şaşkın bir ifade vardı.
Tibet "Üzgünüm.Kız arkadaşımın geldiğini sanmıştım.Sizi görünce şaşırdım.Bu arada tanışıyor muyuz?" dedi.
O an yutkunamadım.Beni unutmuş muydu?Yoksa bu bir şaka mıydı?
Gözlerimi Savaş'a çevirdiğimde bana doğru ilerlemeye başladı.Yanıma geldiğinde eğildi ve kulağıma "Hafızasını kaybetti.İdare et." dedi.
Hafızasını mı kaybetmişti?
Mutluluğum yerini hüzne bırakırken bencillik ettiğimi farkettim.Beni unutmuştu ama yaşıyordu.Önemli olan buydu.Tibet yaşıyordu.
Savaş "Otursanıza." dediğinde Alperen'le birlikte Tibet'in karşısında bulunan koltuğa geçtik.
Tibet "Afedersiniz.Ben hemen geliyorum." dedi ve odadan çıktı.
"Nasıl oldu bu?" diye sordum.
Savaş "Sana söyleyecektim.Çok istedim.Ama Özcan şerefsizi sana Tibet'in öldüğünü söylemek zorunda olduğumuzu söyledi.Kübra onunla işbirliği yaptı.Size söylediğimi öğrenirse gidip ispiyonlayacak.O yüzden o evde yokken çağırdım sizi." dedi.
Tabi ya.Kübra.
"Neden böyle bir şey yaptı?Hayatımın nasıl berbat oolduğu hakkında konuşmama gerek var mı?Nasıl üzüldüğümden bahsetmeli miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLİ HAYRAN
Novela JuvenilHer şey o notla başlamıştı.İlk önce beni mutlu etse de,sonradan hayatımın kabusu oldu.Ondan kurtulamıyordum.Her an peşimdeydi.Aldığım nefesten bile haberdardı.Her adımımı takip ediyordu.Bu beni gerçekten korkutuyordu.