2. Bölüm

22.5K 809 116
                                    

Multi: Çağlar- Beril

Bölüm şarkısı: Ed Sheeran- Photograph

Kendimi çok iyi hissettiğim sayılı yerlerden biri. En masum olduğumuz çocukluk anılarımız. En büyük yalanımızın, buraya gelmek için yaptığımız şebeklikler olması gerçeği...
Aklındaki tek kötülüğün, arkadaşı salıncakta hızlı sallamak olması. Tek düşündüğüm şey mutluluktu o zamanlar. Şimdi dönüp baktım ardımda bıraktıklarıma, keşke hep çocuk kalsaydım.

*****

"Özür dilerim."

Parka gelmiştim. Evet, doğru tahmin ettiniz. 17 yaşındayım ve şuan salıncakta oturmuş ayaklarımı yere sürtüyorum. Çocukça dimi ? Emin olun verdiği güveni kimse veremez.
Kulağıma gelen sesle kafamı hafifçe kaldırarak sağımdaki salıncakta oturan Çağlar'a baktım. 1 haftadan beri aynı olayı tekrarlayıp duruyorduk. Ben salıncağa oturuyordum ve peşimden gelip aynı kelimeler.

"Çağlar kes şunu artık."

Sesim yorgun çıkmıştı. Yorgundum. Bir haftadan beri okula gitmiyordum. Ben gitmiyorum diye Çağlar'da gitmiyordu. Heralde kendime bir şey yaparım zannediyordu. Aklıma gelmedi değil.

"Sonunda sesini duyabildim."

Fark ettirmek istemesede sesindeki yorgunluğu, tükenmişliği duyabiliyordum. Sessiz kalmayı tercih ettiğimi anlayacak ki konuşmaya başladı.

"Ben seni gerçeklerle geç yüzleştirdiğim için özür dilerim. Seni üzmek canımı acıtıyor."

Canının yandığını görebiliyordum. Çok çaresiz gözüküyordu. Gözleri dolmuştu fakat gururuna yediremiyordu ağlamayı. Gözlerinin içine baktım ve sessizce onu dinledim.

"Belki de tam da o sırada söylemeliydim her şeyi."

"Bana sadece konuştuklarını söylemiştin."

Çağlar o gün bana onların samimi bir şekilde konuştuklarını ve beni aldattığını Ayça'ya söylerken duyduğunu söylemişti. İlk başta inanmamıştım. Eren'le çok büyük bir geçmişimiz yoktu ama birbirimizi seviyorduk. Ya da ben seviyordum.
Acı çekermişçesine devam etti Çağlar.

"Beril, yaptığım şey çok kötü biliyorum. Ama eğer seni ordan alıp götürmeseydim, sen mahvolurdun."

Kendini gösterdi elleriyle 'Bana bak ne haldeyim' dermişçesine. Aslında yaptığı şey acımasızca değildi. Sonuçta gerçeklerle yüzleştim.

"Çağlar, üzme kendini artık."

Sesim ifadesiz bir şekilde çıkmıştı. Yüzü daha da dehşet haline geldi. Onu böyle görmemiştim hiç. Gerçekten kötüydü.

"Senin bir suçun yok. Şimdi izninle yalnız kalmak istiyorum."

Onu bu halde gördükçe daha çok içim acıyordu. Onunla aynı kaderi paylaşıyordum. Ne acı bir şey !
Beni dinleyip sessizce yanımdan gitti. Nsıl günler geçiriyorduk böyle ? Hayatımda güvendiğim adamlardan biriydi Eren. Ne hale düşürmüştü beni böyle ? Ne hale gelmiştim ? Beni sevdiğini sanarken o en yakın arkadaşımın sevgilisiyle...
Cümlenin devamını getiremiyordum. Yanaklarım ıslanırken avuç içlerimi sıktığımı fark ettim. Muhtemelen kanamıştı. Ama şuan onu düşünmeyecek kadar yorgundum.

"Elinin içi kanıyor."

Telaşlı sesle bana seslendiğinde yanımdaki salıncağa oturduğunu fark ettim. Ona bakamazdım. O buradaydı ve ona bakamazdım. Sinirle avuç içlerimi daha çok sıkarken yüzümden daha fazla yaş akmamasına mani olamıyordum. Yüzleşme zamanı değildi. Şimdi değildi.

MERTUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin