29. Bölüm

3.8K 142 45
                                    

1 hafta sonra

'Satranç hayat gibidir David. Her parçanın kendi işlevi vardır. Bazıları zayıftır, bazıları ise güçlü. Bazıları oyunun başında işe yarar, bazılarıysa sonunda. Ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın. Aynen hayatta olduğu gibi, satrançta da skor tutulmaz. On parçanı kaybedip, yine de kazanabilirsin oyunu. Satrancın güzelliği budur işte. İşler her an tersine dönebilir. Kazanmak için yapman gereken tek şey tahtanın üzerindeki olası hamleleri ve anlamlarını iyi bilmek ve karşındakinin ne yapacağını kestirebilmek."

Kitabın kapağını kapatıp esen yelin huzuruna kendimi bıraktım ve gözlerimi kapattım. Uuzn süredir kitap okumuyordum. Artan sıcaklarla birlikte bunalmaya da başlamıştım. Saat sabahın 6 sıydı. Ve ben elime aldığım ilk kitapla sahil kenarına gelmiştim. Eren gideli bir hafta olmuştu ve her şey eskisi gibi ilerliyordu. Ben bir haftadır hergün buraya geliyor kitap okuyordum. Sanki hayatımda hiçbir şey değişmemiş gibiydi. Aslında kendime daha çok zaman ayırmaya başlamıştım. Kafamı rahatlatacak bir şeyler bulma arayışındaydım. Kendimi eve kapatmanın saçma olduğunun bilincindeydim. Bu yüzden bazı şeyleri aşmak için de kendime zaman tanıyordum. Böylesi çok daha katlanılabilirdi.
Yanımda hissettiğim hareketlilikle gözlerimi açtım ve başımı yana doğru çevirdim. Karşımda nefes nefese kalmış Mert suyunu yudumluyordu. Son bir haftadır olduğu gibi bu olayı şimdi de tekrarlıyorduk. Ben sahil kenarında bir bankta oturmuş kitap okuyoruum, o da spordansonra buraya gelip dinleniyordu.
Şişenin yarısını bitirdikten sonra kapağını kapattı.

"Bugün hangi kitabı okuyorsun." Kitabı elimden alıp incelemeye başladı. "Güzel, okumuştum ben bunu."

Kafamı sallayıp önüme döndüm. Deniz bu saatlerde çok durgun oluyordu.

"Beril... Sen iyi misin?"

Bir haftadır herkesten bu soruyu duyuyordum. Cevaplamaktan sıkılmaya başlamıştım. "İyi olmaya çalışıyorum."

Mert'de benim gibi arkasına yaslandı ve denizi seyretmeye başladı. Kısa süreli sessizlikten sonra tekrar konuştu. "Üniversite de yanımda olmak ister miydin?"

Sorduğu soruya güldüm. Fakat bu pekte inandırıcı olmayan bir gülüştü. Hayallerim doğrultusunda 9 Eylül' de hukuk okuyacaktım. "Kim istemez ki! Ama ben yapabileceğimi sanmıyorum."

Şu ana kadar derslerim iyiydi. Fakat son yaşananlardan sonra düşünme yetimi kaybetmiş gibiydim. Hiçbir şeye odaklanamıyordum.

"Bu hayatta asla yapmayacağın şeylerden biri de bu olmalı. İşle aşkı karıştırma."

Kafamı ona doğru döndürdüm. Fakat o bana bakmak yerine denize bakmaya devam etti. "Sorunun aşk olduğunu nerden bi-"

"Tahmin ettim diyelim."

Tekrar önüme döndüm. "Tavsiye istemiyorum."

Güldü ve sustu. Belki de çok kabaca davranmıştım. Tekrar ona döndüm ve özür dileyecekken sözümü kesti. "Sorun değil."

Gülümseyip konuyu değiştirmeye çalıştım. "Sahi, sende durumlar nasıl?"

Bu sefer bana bakarak gülmüştü. "Sevgilimi soruyorsan henüz kendisini bende tanımıyorum."

"Hiç olmamış olamaz ama dimi?"

Gözlerini bende kaçırıp denize baktı. Bir şeyler olduğunu anlamıştım. Çok merak etsem de kurcalayıp onun canını sıkmak istemiyordu. Sonu iyi bitmediği kesindi.

"Adı Derin'di."

Bir süre sessizlikten sonra anlatmaya karar vermişti. Gözlerimi tekrar ona çevirdim ve sessizce onu dinledim.

MERTUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin