14. Bölüm

6.5K 349 37
                                    

Alan Walker : Faded
(Türkçe anlamları medyada)

.....

Tam üstüne bastın kadın. Bir adamın hayaline gelip, tam üstüne bastın; kırdın hepsini. Hayal kırıklığı dedikleri buymuş ve gerçekten mecaz değilmiş. Ne tuhaf ki, kırılmayan bir yer kaldıysa şayet hala seni seviyordur.
Şimdi ne mutlu sana, ne mutsuz bana. Sen bir hoş gelsen, ben hoş bulsam seni. Alarmı ertelesek.
Sevmiş insan, aciz insan. Düştüğü yerden kalkıyor da, küstüğü yerden kalkamıyor.

Selin

İnsanların birbirlerini terketmesiyle gerçek kalp ağrıları çıkmış ortaya. Birbirlerinin kalplerini kırmaktan zevk almışlar. Nedeni bilinmez, çok insan hayatını kaybetmiş bu yolda. Sevenlerin kalbi bir atar ya, bir çok insan katili olmuş gidenler. Gidip dönmeyenler.

Sessizliğin sesi kadar yüksekmiş sesleri canını verenlerin. Fakat kimse duymamış onları, sevenler geri dönmemiş. Kimse gözyaşlarını silmemiş. Yitip gitmişler bu hayattan. Arkalarından el sallayan bile olmamış.

Şimdi bizde kendi sessizliğimizde durmuş, boğulmayı bekliyor gibiydik. Beril'in gidişinden sonra kimse doğru düzgün konuşamıyordu. Bu evin sesini de alıp götürmüştü yanında çünkü.
Kollarım birbirine dolanmış halde sessizliğimizi dinliyordum. Üç kişi kalmıştık. Çağlar'ın gözlerindeki uçuruma düşerken her gün, Can'ın durgun hallerinde daha bir boğuluyordum. Sanki gözümüzün önüne siyah bir perde çekilmiş, artık hiçbir şey göremiyorduk.

"Artık toplanmamız gerekiyor."

Can'ın sıkıntılı sesiyle düşüncelerimden ayrılıp ona odaklandığımda oturduğum yerde doğruldum. Haklıydı. Artık kendimizi toplamamız gerekiyordu.

"Şu halimize bir bakın, ölü gibiyiz. Çağlar!"

Can Çağlar'a dönüp hafifçe kaşlarını çattı. Fakat Çağlar'ın gözleri boş bir noktada sabitlenmişti.

"Kendine bir bak! Sence Beril böyle olmanı ister miydi?"

Can'ın cümlenin sonuna doğru sesi yumuşarken, Beril ismini duyar duymaz Çağlar'ın kaşları çatıldı. Çok kızıyordu kendine.

"Sen Selin!"

Can'ın bana odaklanan bakışlarının aksine gözlerimi kaçırdım. Benim sıram gelmemeliydi.

"Beril bir gün geri gelecek ve eğer bu halimizi görür-"

"Gelmeyecek."

Çağlar'ın keskin ses tonuyla tüylerim ürperirken bu düşünceyi kafamdan atmaya çalıştım. Çağlar'ın aksine Beril'in döneceğini düşünüyordum. Ya da öyle istiyordum. Fakat Beril dönecekti. Dönmek zorundaydı.

"Eğer Beril bir gün gelmezse gider ben getiririm."

Can'ın cümlesiyle buruk bir şekilde gülümserken Çağlar'a odaklandım. Fazla kötüydü. Hayatı karmakarışık olmuştu. Kendini yalnız hissettiğine adım gibi emindim. Böyle bir adamdı Çağlar. Çözülmesi zor olsada bildiğim.

"Ben şimdi yatmaya gidiyorum. Eğer yarın sabaha da böyle kalkarsanız, 1 hafta boyunca iğrenç esprilerimi mahsur kalırsınız."

Can'ın oturma odasını terketmesiyle ortam sessizliğine geri dönmüştü. Çağlar'a bakan gözlerim yavaş yavaş kapanırken uyumamak için gayret gösteriyordum. Uyku kaçış yolu değildi bu gecenin. Her gece olduğu gibi.

"Beril geri dönecek Çağlar."

Uyumamak için kurduğum cümlenin anlamını düşünürken Çağlar'ın gözleri bana doğru döndü. Anlayamadığım kelimelerle doluydu gözleri. Derin bir nefes alıp geriye doğru yaslandı. Sıkılmış gibiydi. En sonunda dayanamayıp odama doğru ilerlerken son kez gözlerine baktım. Umut yokmuş gibi bakıyordu.

MERTUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin