27. Bölüm

3.7K 156 44
                                    

Ağlama bebeyim, ağlama sende
Umut sende yarın sende.
Yağmur gibi gözlerinden
Akan yaş niye ?
Bu dargınlık, bu suskunluk,
Sıkıntın niye ?

*****

Hayat bize farklı koşullarda hediyeler sunar. Fakat bunun bizim için iyi olup olmadığı konusu tartışılır. Hayatın bize sunduğu ve bizim isteklerimiz hep aynı doğrultu da olmayabilir. Sunulan şeylere ne olursa olsun alışmak zorunda olan insan kısa sürede hayatına girenleri yadırgamaz. Tam alışmışken hayat son bir hamlesini yapar ve verdiği tüm hediyeleri geri alır. Bunu öyle bir ustalıkta yapar ki, insan daha ne olduğunu anlayamadan elleri bomboş kalır. Kendisinin kötülüğü için verilen hediyelerden kopamaz. İnsan işte, ne istediği belli olmaz. Alışmışsa bir kere ayrılamaz.

Selin

"Sonumuz ne olacak çok merak ediyorum." Kerem'in sesiyle oturduğum sandalyede irkilirken masadaki boş sandalyelere baktım. Kaşlarım aniden çatılırken cevap beklermiş gibi Kerem'e baktım.

"Nedensiz bir şekilde uykuya daldın ve seni beklemek görevi bana düştü."

Kerem'in söylediklerinden bir şey anlamamıştım. Yerimde doğruldum ve boynuma saplanan ağrıyla kıvrandım. "Biraz daha açar mısın? Nerede bizimkiler?" En son masada hep birlikte sessiz bir şekilde oturuyorduk.

"Beril aniden masadan kalktı, Çağlar'da onun peşinden gitti. Eren ile Gamze eve gitti sanıyorum. Can'da en son buralardaydı."

Kerem etrafına bakınmaya başlarken ben gözlerimin ağrısından bulanık görmeye başlamıştım. Çok ağlamanın acısı şimdi çıkıyordu. Derin bir nefes alıp tekrar doğrulmaya çalıştım ve bu sefer başarılı olmuştum. Saate baktığımda altı olduğunu gördüm ve bana bakan Kerem'e bakmaya başladım. "Beni neden kaldırmadın?" O da doğruldu ve sandalyesine doğru yaslandı. "Çünkü uyuyordun."

Belimi kastederek kaşlarımı çattım. "Bana iyilik yapmış olmadın." Hafifçe sırıttı ve ellerini masaya koydu. "Seni burda bekledim o kadar, böyle mi teşekkür ediyorsun?"

Durumun farkına varıp sırıttım. Kaba davranmıştım. " Kusura bakma, kafam pek yerinde değil."

"Orasını anladık. Gözler de bir şiş zaten, uykusuz haller falan. ne oldu iyi misin sen ?"

Kafamı sallayıp geçiştirmeye çalıştım. Birinden daha azar yemek istemiyordum. Mete'yi sevmeyenler listesinde Kerem'de vardı. Tam etrafı süzmeye başlamıştım ki gözlerime takılan gözler karşısında bir süre kaldım. Mete arkadaşlarıyla birlikte buradaydı ve ben onu yeni farketmiştim. Gözlerimi Mete'den ayırmadan Kerem'e sordum. " O ne kadar süredir burada?"

"On dakika oldu geleli. Sen uyurken de yanımıza gelme-"

"Artık kalkabilir miyiz?" Yüzümü Kerem'e çevirmiştim ve burada daha fazla kalmak istemiyordum. Onun olduğu her yer bana zindanmış gibi geliyordu. Kerem ilk başta kaşlarını çattı fakat sonra kavga ettiğimizi anlayıp kafasını salladı. Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerlemeye başlamışken arkadan biri ismimi seslendi. Yerimde çakılıp kalırken arkamı dönmedim. Bana doğru yaklaşan ayak seslerini dinliyordum ve daha da yaklaştığını hissedip irkildim. Tam arkamda duruyordu ve ben onun suratını tükürmemek için kendimi zor tutuyordum. "Bakmayacak mısın bana?"

Sorduğu soruyla sinirlerim tepeme çıkmıştı fakat kendimi tutmak zorundaydım. Ona onu artık umursamadığımı göstermek zorundaydım. Bir süre arkamı dönmeden durdum ve gitmesini bekledim. Gitmemekte ısrarcıydı.

"Peki dönme ama senin hep karşına çıkacağımı bil, her yerde. Beni dinlemek zorundasın Selin."

"Onu dinlemek zorunda değilsin."

MERTUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin