❈2❈
"Neden o ucube sürüsünün bekçiliğini yapmak zorundaymışım? Hem de onunla!"
Başımla hafifçe Yeri'yi işaret ettiğimde konuşmak için ağzını açtı, fakat yöneticinin garip bir şekilde neşeli çıkan sesi onu susturdu.
"Çünkü güvenebileceğim tek kişi sizsiniz. Ayrıca kız kardeşinin kalbini kırıyorsun Jimin."
"Biz kardeş değiliz!"
Aynı cümlenin farklı bir versiyonunu söyleyeceğim sırada Yeri'nin cırlamasıyla sustum. Yaslandığım masadan doğruldum ve kapıya yöneldim. Bu ikisi beni çıldırtıyordu. Barış adı altında okula alınan vampir öğrenciler ve onlara hastalık derecesinde hayran olan kız öğrenciler beni çıldırtıyordu. Hele de onlara bebek bakıcılığı yapacak kişi olmak, nefret duygusunun zirvesine ulaşmamı sağlayan varlıklarla ilgilenmek.
Cılız ve inatçı sözde kız kardeşimle.
"Neden bu kadar karşı çıktığını anlayabiliyorum, yine de biraz iyimser olamaz mısın? Bütün vampirler a-"
Hışımla arkamı döndüm ve yöneticiye baktım.
"Bana iyiler ve kötüler muhabbeti yapmayacaksın değil mi?"
Gülümsedi ve gerinerek koltuğunda arkasına yaslandı.
"Aslında tam olarak onu yapacaktım."
"Madem bu ucubeler çok iyiler, neden bekçilik yapıyoruz? Şu gece devriyesini saymıyorum bile! Gündüz dersimiz var ne zaman uyuyacağız? Bizi de o ucubelerden zannediyorsun galiba!"
Son cümlem yöneticinin yüzündeki gülümsemeyi bir anlığına söndürdü, ben de neredeyse çıkıp gidecektim.
"Ek ders almanız hakkında öğretmenlerinizle konuşacağım. O da olmazsa gece sınıfının derslerine katılacaksınız. Ve bekçilik sebebine gelirsek, bu tedbir amaçlı. İyi niyetli olmaları onların kan açlığı çektikleri gerçeğini değiştirmiyor. Size güveniyorum. Sana silahı verdim Jimin."
Ceketimin iç cebinde duran silahı hatırlayınca derin bir nefes aldım. Kim bilir belki de bu koruyuculuk işini bahane ederek o piçlerden birini vurabilirdim. Saldırmaları halinde buna hakkım vardı.
"Jungkook kötü biri değil. Diğerleri de ona çok saygı gösteriyorlar, hoşlanmayacağı bir şeyi yapmazlar. Ben onun kadar karşı değilim."
İnanılmazdı. Ondan bahsedene kadar sürekli nefret eden tarafım aklımda hüküm sürerken adını duymamla birlikte tüm hücrelerimi saran güven duygusu ve Yeri'nin söylediklerine hak veren tarafımın ağır basması inanılmazdı. Bu hisler beni ne kadar rahatlatıyorsa, o kadar da korkutuyordu, o benim için hiç kimseydi. Ailem değildi, arkadaşım hiç değildi.
Beni kurtarmış, yöneticiye getirmiş ve bir daha benimle tek kelime etmemişti. O gece beni akademinin büyük kapılarının önünde yöneticiye teslim ederken kucağından gitmemek için çırpınışlarım, atkısını ve paltosunu yumruk halinde kavrayıp sıkan ellerim. Yine gülümsemiş ve beni yere indirip şimdi dövme, o zaman ise kan lekeleriyle kaplı olan boynumu öpmüş, bir eliyle sırtımı sıvazlarken diğer eliyle ensemdeki saçlarla oynayarak kulağıma hiç bilmediğim bir dilden kelimeler fısıldamıştı. Ona güvendiğim için yöneticinin elini tutmuştum.
Beni okuldan biraz uzakta olan evine getirdiğinde kapıyı Yeri açmıştı. Benim ürkek bakışlarıma onun boş ve meraklı bakışları eşlik ediyordu. Benden yaklaşık iki hafta kadar önce o da Jungkook tarafından buraya getirilmişti. Fakat o kısmen şanslıydı, hafızasını tamamen kaybetmişti. Ne ailesini ne de olanları hatırlamıyordu. Bense aylarca geceleri çığlıklar atarak, boynumdaki inanılmaz sızıyla ve bazen küçük çaplı krizlerle uyanıyordum. Kabuslardan kurtulmak için uyanmak yetmiyordu. İkiz kardeşimin, anne ve babamın, o kadının halüsinasyonları gözlerimi açık tuttuğum her an karşımdaydı. Yumup, açtığımda görüntü duvarlardan yere akan koyu kırmızı kanla değişiyordu. İlk başlarda sesime koşup gelen yöneticiyi artık sürekli başımda uyuklar halde görünce, çok korksam bile uyandığımda sakin kalmaya çabaladım. En azından tekrar uykuya dalabiliyormuş gibi yapmaya. Ona yük olmak istemiyordum, yan taraftaki yatakta bana acıyan gözlerini dikmiş Yeri'yi istemiyordum. Biraz güçlü olmak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akayuki
FanfictionGözlerini kapalı çizdim görmesinler diye kimseyi Madem görmeyecekler bundan sonra beni 2 Şubat 2016 ∞ 31 Aralık 2017