❈8❈
Belki de yüzüncü defa gözlerimi sıkıca yumduğumda, Yoongi ısrarla hiddetli konuşmasına devam ediyordu. Başımı kaldırıp ona baktım. Kelimeler kopuk kopuk dilimin ucuna kadar geliyordu, fakat o bana gözleriyle öldürmeye çalışıyormuş gibi bakarken konuşamıyordum. Konuşsam da yeterli gelecek ne söyleyebilirdim?
Üzgünüm.
Bilerek yapmadım.
Kendimi durduramadım.
Kontrolümü kaybettim.
Üzgünüm.
Üzgünüm.
Üzgünüm.
Biraz da onun canı yansın istedim.
"Yeter artık."
Taehyung sakin sesiyle söylenerek Yoongi'nin omzuna dokunduğunda, onu iterek dar odada volta atmaya devam etti ve tam önümde durdu.
"Yeter mi? Sence yeter mi? Onu öldürdüğünü bir düşün Tae. Sadece şu an Jungkook'un ölü olduğunu düşün. Nasıl bir ayaklanma olurdu sence? Şu aptalın iradesizliği kaç bin insanı ve vampiri birbirine düşürüp, ölümüne yol açardı?"
Haklıydı. Öyle olmamasını dilerdim fakat lanet olası çok haklıydı. Yaptığım canını yakmanın ötesindeydi, onu neredeyse öldürüyordum. Ki bayıldığı sırada öldüğünü zannedip ufak çaplı bir kriz geçirmiştim. Tam olarak kendime ne yaptığımı hatırlayamıyordum, aklımda kalan tek şey attığım çığlıklardı. Krizin kanıtları da nasıl bu hale geldiğini bilmediğim ellerimdi. Avuçlarım kesiklerle doluydu. Elimin üstü kızarıp, yer yer morarmış ve şişmişti.
Sonuç olarak bir şeyin farkına varmıştım, onun canını yakmak beni küle çevirmişti.
"Ama ölmedi Yoongi."
"Büyüklerin neden şu dönüştürülenlerin, aptal E seviye saçmalığı, isimleri her neyse! Onların neden yok edilmesini istediğini anlıyorum. Neden karşı çıkıyoruz? Bir zamanlar kendileri de insanken, bizden çok ırkına saldırıp adımızı kirleten de onlar. Bize birçok defa hayvan ve ucube diyordun ya Jimin, dön de bir kendine bak. Sen nesin? Jungkook orada olmasaydı kendi arkadaşına saldırmış olacaktın ve emin ol Hoseok çoktan ölmüş olurdu."
Hayatım boyunca hiç yapmadığım ve gelecekte kendime sövmeme sebep olacak bir şey yaptım, üç çift göz üzerimde dolaşırken başımı kucağıma eğip aptal bir bebek gibi ağlamaya başladım.
Şimdi konuşan kimse yoktu. Odada duyulan tek ses kendimi sıkmama, sessiz olmaya çalışmama rağmen arada ağzımdan kaçan hıçkırıklardı. Yaralı elimi gözüme bastırarak sakin olmaya çalışırken kapının açıldığını duydum, yine de başımı kaldırmadım. Jin konuşmaya başladı.
"Ne oldu?"
"Uyandı. İyi. Seni görmek istiyor."
Gözlerimi silmeye uğraşırken Namjoon tekrar daha yüksek sesiyle konuştuğunda ona baktım.
"Sana diyorum. Seni görmek istiyor."
Genişçe açılan gözlerime ellerim eşlik etti, kendimi işaret ettim.
"Beni mi?"
"Evet, seni."
Gözlerim odada boş boş dolandı. Açıkçası yanına gitmek istemiyordum.
"B-ben bunu iste-"
"Kimse sana ne istediğini sormadı."
Bir yandan konuşup diğer yandan kolumu kavrayarak beni Jungkook'un odasına çekiştiren Yoongi'ye baktım. Başıyla içeri girmemi işaret etti. Ben kendimce Jungkook'a on milyon yıl kadar tavır almayı, surat asmayı düşünürken kendimi düşürdüğüm duruma inanamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akayuki
FanfictionGözlerini kapalı çizdim görmesinler diye kimseyi Madem görmeyecekler bundan sonra beni 2 Şubat 2016 ∞ 31 Aralık 2017