Dönüşüm

16.8K 1.8K 1.6K
                                    

❈6❈

Elimdeki poşetleri bir kenara fırlatıp var gücümle koşmaya başladığımda garip bir şekilde nereye gitmem gerektiğini biliyordum. Duyularım hiç olmadığı kadar keskindi.

Karanlık sokakların birinde durduğum sırada tekrar Yeri'nin çığlığını duydum. Bu çok daha kısa sürmesine rağmen az öncekinden de yüksekti. Sağa dönüp çıkmaz sokağa saptığımda gördüm onu.

Daha doğrusu, onları.

Yeri'nin üzerine eğilmiş uzun saçlı bir kadın vardı. Boynuna bastırdığı başıyla ne yaptığını tahmin etmek çok da zor değildi. Tereddüt etmeden onlara doğru yürüdüğümde beni hissetmiş olacak ki, yaptığı şeyi bırakıp başını kaldırdı.

Doğrusu ondan korkmuyordum fakat hareketlerinde ürkmemi sağlayacak bir dengesizlik vardı. Sağ ayak bileğini yamultarak ayağa kalktı ve sendeleyerek bana döndü. Böyle sarhoş gibi davranmasından cesaret bulup ona doğru yürüdüğümde, bir anda yüzümün dibinde bitip beni arkamdaki binanın duvarına sertçe yapıştırdı.

Onu hafife almanın cezasını çekmiştim. Fakat görünen o ki o da beni hafife alıyordu. Ne olduğumu bilmiyordu. Her ne kadar nefret etsem de, normal biriymişim gibi davransam da öyle değildim. Özellikle şu son zamanlarda çok değişmiştim. Vücudum birine saldırabilmenin özlemiyle yanıyormuş gibi tepkiler veriyordu. Onu bana yaptığı gibi omuzlarından tutup duvara çarparken göz ucuyla yerde oturmuş, elini boynuna bastıran Yeri'ye baktım. Şoka girmiş gibiydi.

"Ayağa kalk! Uzaklaş buradan! Yeri!"

Yönetici kasabanın güvenli olduğundan bahsederken bu neyin nesiydi? Gözlerinin etrafındaki belirginleşen ince damarlarla, Yeri'nin kanının ıslattığı dudaklarıyla korkunç görünen bu vampirin insanlarla, öğrencilerle dolu bu yerde ne işi olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.

Yüzüme doğru hırlayarak beni yere savurduğunda benimle birlikte düşüp, üzerime oturdu. Derdi beni ısırmak falan değildi, öldürmekti. Gözlerindeki deli ifadeye baktığımda Yoongi'nin o gün sınıfta söylediği şey kulağımda çınladı.

Şu kasabada karşılaştıklarımız, E seviye olanlar. Jimin onlar gibi kokuyor.

Başımı yere vurdu. Her canımı acıtışında içimde büyüyüp tüm vücudumu saran güçle onu ittim. Hala orada aptal gibi oturan Yeri'ye bağırdığımda sesim sanki başkasına aitti. İrkilerek bana baktığında mümkünmüş gibi yüzünde daha korku dolu bir ifade oluştu. Direkt gözlerime bakarken onu bu kadar korkutan şeyin ne olduğunu tahmin bile etmek istemiyordum.

Boşluğumdan yararlanıp, tekrar üzerime çıkan ve bu sefer boğazımı hedef alan, ağzından akan kanla karışık salyaları yüzümü ve babamın atkısını kirleten bu korkunç yaratık gibi mi görünüyordum?

Ağzı iyice boynuma yaklaştığında karınlarımız arasında sıkıştırdığı ellerimi kurtarmaya çabaladım. Onun boynunun da bana yakın olduğunu fark ettiğim an, içimdeki dürtülerin baskısıyla da kendi kendime içmemem gerektiğini tembihleyerek dişlerimi etine geçirdim.

Yapabileceğim başka bir şey yoktu. Ya ben onu öldürecektim, ya da o ilk beni ardından Yeri'yi öldürecekti.

Dişlerimin arasındaki et parçasını kopararak yüzümü sağa çevirdim ve tükürdüm. Bir eli aramızdan çekilerek boynuna gitti. Parçalanmış damarından fışkıran kanı durdurmaya çabalarken parmaklarının arasından yüzüme ve atkıma doğru akıyordu.

AkayukiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin