❈20❈
1 Hafta Önce, Kore
Dar, gösterişli koridorda yürürken kulağına çarpan çığlık sesine aldırmamaya çalışıyordu Jihyun. Onunla beraber yürüyen iri vampir başını sesin yükseldiği odaya bir anlığına çevirip, tekrar sert bakışlarıyla Jihyun'u süzdü.
Ayakları geri gitmek, o kapının ardındaki çaresiz sesi bastırmak istiyordu fakat çıtını çıkarmadı.
Yıllar geçse bile hala onunla yüz yüze geldiği anda içini kavuran heyecan midesine batmaya başladığında kapının önünde dikiliyordu. Kadının zarif sesini duyduğunda içeri girdi. Sıkı sıkı örtülmüş kalın perdeler yüzünden karanlık olan odada, geniş yatağında oturuyordu. Üzerindeki ince geceliğin etek uçlarıyla oynarken dili dudaklarında kalan kırmızı sıvının kalıntıları üzerinde dolaşıyordu.
Jihyun birkaç adımda önüne gelip yere dizlerinin dibine oturduğunda parmaklarını yanağında hissetti. Yatakta boylu boyunca uzanan, şimdiden kokmaya başlayan insan cesedinin varlığını umursamayarak ayağa kalktı.
"Yanıma gel."
Başındaki kapüşonu geriye iterek parmaklarını saçlarına daldırdı Chae Young. Kadının yoğun şefkati bacaklarını titretirken yanına oturdu. Başını okşamaya devam ederken ruhunun derinliklerine ulaşıyormuş gibi gözlerini inceliyordu kadın.
"Bunu oğlumuz için yapıyorsun Jihyun."
"Senin için yapıyorum. Ve oğlum için, bizim için yapacağım."
"Biletini aldırdım. Gidebildiğin kadar uzağa gideceksin. Eğer seni bulursa-"
"Beni bulursa ne olacağını biliyorum. Öleceğim. Önemli değil."
Kadının kaşları çatıldı, kalın dudakları aralanırken Jihyun'un ensesine elini bastırarak kendisine çekmiş, alınlarını yaslarken mırıldanmıştı.
"Kendini öldürtmeyeceksin. Bana söz ver. Son raddeye kadar kaçacaksın ondan. Jungkook'un seni bulmasına izin verme."
"Beni bulacak. Ve geri getirmek isteyecek, kendimi öldürmek zorunda kalacağımı biliyorum Chae Young."
Kendini öldürmekten bahsettiği bir cümlede bile onun adının geçişi içine dolan kötü hisleri süpürüyordu. Ona adı ile hitap eden nadir insanlardan biriydi, adını söylemekten zevk alıyordu. Tıpkı ciğerine dolan kan kokulu nefesinden zevk aldığı gibi.
Chae Young'a defalarca dokunmasına rağmen çekiniyor olmasaydı, hemen şimdi öperdi onu dudaklarını kaplayan kandan tiksinmeden. Seviştikleri çoğu gece bir noktadan sonra kendini kaybediyor ve Jihyun'u ısırıyor, oğlanı öperken kendi kanını tatmasına da sebep oluyordu. Bu yüzden alışıktı ve seviyordu Jihyun.
"İkisinden de kurtulduğum zaman, halledeceğimiz bir Yeri kaldığında bana dönmeni istiyorum. Ölme."
Sözü bittiğinde dudaklarını değil, gözlerini öptü kadın. Hırkasının ucuyla oynarken donan elleri yavaşça kadının parmaklarını sardı ve yumduğu gözlerini açmadan konuştu.
"Senin için öleceğim. Seni seviyorum. Seni seviyorum Chae Young. Jimin'i ondan aldığında bile Jungkook'un ne hale geleceğini hayal edebiliyorum. Ki sen Jimin'i bir şekilde konsey onayıyla idam ettirmekten bahsediyorsun, Jungkook beni kesinlikle bulup geri getirmek isteyecek. Ve oyunumuzun bozulmaması için, sen ve oğlumuzun geleceği için öleceğim."
Diğer odadan yükselen çığlık kalp kırıcı bir hale gelmişti Jihyun için. Konuşmadan önce yutkundu ve sesle birlikte yüz ifadesi soğuyan kadına baktı. Jeon Chae Young'un merhameti yalnızca Jihyun için vardı, kendi kanından olan oğluna bile ulaşamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akayuki
FanfictionGözlerini kapalı çizdim görmesinler diye kimseyi Madem görmeyecekler bundan sonra beni 2 Şubat 2016 ∞ 31 Aralık 2017