Enkaz

18.6K 1.7K 1.2K
                                    

❈11❈


Tek omzuma taktığım çantamın kulpunu duyduklarımla iç çekerek sıkarken başımı duvara yasladım. Her şeyi duyuyor olmam umrunda değildi. Belki de bunu kasten yapıyordu, ses tonundan umursamadığı belliydi.

"Onun sınıfta olmasına katlanabilirim ama aynı yatakhane tamamen saçmalık, saygısızlık. Onlarla yaşaması hoş değil."

"Neden bunu bu kadar büyütüyorsun? Onu gündüz tarafında tutamam, insanlar için tehlikeli. Burada onu kontrol altında tutabiliyorlar."

"Bu benim sorunum değil. Ayrıca tutanlardan kastın ne? Kimmiş onlar? Umarım o kişilere Jungkook dahil değildir."

"Elbette dahil değil ama-"

"Çıkar onu oradan."

Parti gecesinin ertesinde hemen ders başı yapan, kafasını benimle bozmuş safkan öğretmenimiz yöneticinin odasından çıkarken göz ucuyla bana bakmış, ardından topuklarının üzerinden dönerek hızlı adımlarla uzaklaşmıştı.

Konuştuğumuz ilk andan beri her fırsatta insanlardan bile aşağılık kabul edilen bir tür olduğumu ima ediyor, derslerde beni görmezden geliyor ve beni onlara yakın gördüğü her an soluğu yöneticinin odasında alıyordu.

Şimdi de taktığı onlarla aynı yatakhanede kalıyor oluşumdu. Açıkçası önceden böyle bir şey olsaydı beni göndermesi için yöneticiye yalvarırdım ama etrafımdaki insanlara alışmak gibi bir hataya düşmüştüm, sürekli benimle uğraşan Tae bir yana, yanımda öylece oturup telefonuyla ilgilenen Namjoon'u bile arıyordu gözlerim.

Hoseok ile aramıza garip bir mesafe girmişti, Yeri'nin ise beş metreden fazla yanına bile yaklaşmıyordum. Bileğini saran kumaşın altına gizlediği zincire baktıkça bir şeylerin beni boğmaya başladığını hissediyordum, muhtemelen beni nefes alamayacak hale getiren bu duygu yoğun kıskançlıktı.

Neden Jungkook için bu kadar değerli olduğunu, onu korumak adına nasıl hiç acımadan canımı yakabildiğini anlayamıyordum.

Ucube öğretmen oturma düzenimizi bozarak beni en arka sıraya göndermiş, ayrı oturmaya başlayan Yeri ve Jungkook'u tekrar birleştirmişti.

Ve ben yalnızdım, yine. Tek fark daha yoğun hissediyordum yalnızlığımı.

"Orada olduğunu biliyorum Jimin."

Öğretmenin aralık bıraktığı kapıyı yavaşça açarak içeri girdim. Yöneticinin yüzü düşmüştü, bitkin görünüyordu.

"Sorun değil. Benim yüzümden onunla tartışma. Vampirlerin arasında sözü geçen biri olduğunu duydum, ona ihtiyaç duyabilirsin."

"Gerçekten fazla oluyor ama!"

"Sorun değil dedim."

Konuşup konuşmamakta kararsız kaldı, sonra gözlüğünü ittirerek gülümsemeye çalıştı ve heveslenmemi uman ses tonuyla şakıdı.

"Yatakhanelerden uzakta ormanın içinde kalan misafirhaneyi biliyorsun değil mi? Pek misafirhane denemez aslında fazla küçük ama senin için orayı tertemiz yapacağım. Ne istersen de koyacağım oraya. Sadece uyumaya oraya gidersin, o aptal herife gün içinde görünme yeter."

AkayukiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin