Yüz Yüze

16.9K 1.5K 1.5K
                                    

❈15❈

"Uyanacak sessiz ol."

"Korktun değil mi? Korktun. Seni zorla getirmiştim. Benim yüzümden oldu."

"Saçmalama Taehyung."

Normal tonda konuşsalar fısıltılarından daha sessiz olacağına emin olduğum Tae ve Hoseok yüzünden huzursuzca gözlerimi açtım. Hoseok sol tarafımda arkası bana dönük bir şekilde dikiliyordu. Göz ucuyla baktığımda Tae'nin oturduğu yerden kalktığını gördüm. Arkadaşımın burnunun ucuna kadar geldi ve iç çekti. Gözlerim Hoseok'un arkasına aldığı, titreyen ellerindeydi.

"Özür dilerim."

"Bunu gerektiren bir şey yapmadın niye özür diliyorsun?"

"Ya Namjoon ile Jin orada olmasaydı? Ya seni alıp götürseydi? Onlar bizim gibi değil Hoseok. Sana zarar verirdi."

"Ama vermedi."

"Verebilirdi."

Taehyung bir elini onun arkasına götürerek bileğini kavradı.

"Çok mu üzerine geliyorum? Sıkılıyor musun benden?"

Karşımda yine dizi sahnesi çekmeye başlayan ikiliye söyleneceğim sırada utana sıkıla Tae'nin bileğindeki elini çözüp, parmaklarını birbirine dolayan Hoseok yüzünden ağzım açık bir şekilde dondum.

"Tae."

Bu atağı beklemeyen tek kişi ben değildim, Taehyung'da tek kasını oynatmıyordu.

"Senden sıkılmıyorum. Bu duygu çok yeni, biraz tuhaf. Yani böyle bir anda olması, sanki seni hep tanıyormuşum gibi hissetmek. Saçmalamaya başladım yine."

Son cümlesini söylerken başını öne eğip gülerek iki yana sallamıştı.

"Saçmalamıyorsun Hoseok. Anlat."

"Rüyalarıma giriyorsun. Korkuyorum. Sürekli korkuyorum. Çok karanlık, dar ve soğuk bir yerdeyim. Sadece bacaklarını görüyorum, kirli postallarını. Yüzünü göstermiyorsun, sadece sesini duyuyorum. Ağlayarak şarkı söylüyorsun. Taehyung bir iki defa değil, her gece aynı rüyayı görüyorum. Uyuyamıyorum. Eğer garip davranıyorsam üzgünüm çünkü doğru düşünemiyorum, Jimin ile ilgilenemiyorum bile. Kafayı yemek üzereyim."

Tae onun başını göğsüne yavaşça yasladı. Yüzü donuktu, sadece öylece duvara bakıyordu. Hoseok'un hıçkırdığını duyduğumda kaşlarımı çattım. Aynı şeyi Taehyung'da yapmış ve kollarını ona daha sıkı dolayarak yüzüne bakmıştı.

"Her seferinde gidiyorsun, geleceğini söylüyorsun. Ama hiç gelmiyorsun Tae. Hiç. Orada tek başıma kalıyorum, deliriyorum. Rüzgar sesinden başka bir ses duymuyorum, bazen şarkı söylediğini duyuyorum esintiyle beraber ama orada yoksun ki."

Göğsüne doğru konuştuğu için boğuk çıkan sesi son cümlesini fısıldarken çatlamıştı. Onun neşeli hallerine alışıktım, daha önce hiç görmediğim bir yanına şahit oluyordum Hoseok'un. Sesi çok çaresizdi.

Hepsinin yanık cesetleriyle karşılaştığım rüyam aklıma gelmişti söyledikleriyle. O rüyayı her gece tekrar tekrar gördüğümü hayal etmek bile korkunçtu.

Hoseok'a kendimce kırılmıştım fakat benim de ondan farkım yoktu. Kendi derdimde boğulurken onun ne halde olduğunu görememiştim. Taehyung hakkında benimle konuşmaya çalıştığı her an aptal gibi konuyu kendime getirmiş ve üzerine bir de tavır yaparak vicdanını sızlatmıştım.

"Kendini sıkma. Ağla."

Tae derin sesiyle onun kulağına doğru konuştuğunda ikisinin de birbirini saran kolları sıkılaşmıştı.

AkayukiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin