Onu gördüğüme inanamamıştım. Bir an ne olduğunu anlamadım. Onun burda olması... Hayır hayır gerçek değil bu, sen gerçek değilsin. Gözlerimi kapatıp açtığımda Eren yanımda duruyordu.
"Hani ağlamak yoktu?"
"Sen gerçek değilsin."
"Ben burdayım bak yanında ama beni sadece sen görebilirsin."
"Kimse beni anlamıyor. Kimseye Pars'ın bu yaptığını, senin katilin olduğunu söyleyemiyorum. Ama sen burdasın değil mi? Yanımda."
"Evet burdayım. Yanındayım. Ama üzülmek ve ağlamak yok. Tamam mı?"
Bir an boş anıma geldi ve göz açıp kapayıncaya kadar yok oldu. Neredeydi şimdi? Yaprak kendine gel. Yok öyle birşey. Eren öldü dedim kendi kendime. Saçmalamaya başlamıştım gerçekten.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Ertesi gün Eneslerle dışarıda oturuyorduk. Yağmur ve Gamze yanımda Enes ise ayaktaydı. Yine bir hüzün vardı içimizde. Ufacık bir sevinç olsa biraz kendimize gelebilecektik ama yoktu işte.
Kimse kendinde değil gibiydi ve o tekrar geldi. Sessiz olmam için işaret yaptı."Onlar beni duyup göremezler"
Yavaş yavaş inanıyordum söylediklerine. İçimdeki savaştan kurtuluyordum artık. Çünkü o buradaydı. Beynim ve kalbim arasındaki savaş yavaştan son buluyordu. Ben onun gittiğine inanamazken o da bunu destekledi. Ve şimdi burada. Ama daha sonra aniden yok oluyordu. Üzülsem de gelmesi çok mutlu etti beni. Bunu Enes'e anlatmalıydım. Belki o da görürdü sonralarda.
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Enes'in ağzından:
İlk güne göre iyiydik evet ama yavaş yavaş dağılmaya başlamıştık. Ve şimdi bu haberi Yaprak'la nasıl paylaşırım bilmiyorum. Bugün biraz dolaşsak iyi olacaktı. Yağmur ve Gamze gittikten sonra yalnız kaldık.
"Dolaşalım mı biraz?"
"Olur benim de sana söylemek istediklerim var." dedi. Acaba ôğrenmiş miydi? Belki de öğrendiği için bana da haber vermek istedi.
İki sokak ilerideki parka geldik. Parkta hiç çocuk yoktu ve biz de bunu fırsat bilip bir salıncağa o diğerine ben bindik. İkimiz de sessizdik ve artık söylemenin vaktiydi. Tam söyleyecekken onun söylediği şeyle olduğum yere sabitlendim sanki. Bir an başım bile döndü galiba. Bana Eren'i gördüğünü söylüyor. Bu, bu pek iyi bir durum değildi.
"Ne zamandan beri var bu"
"Dün sizde ayıldıktan sonradan itibaren ara ara geliyor"
Ayağa kalktım ve yanına gidip saçlarıyla oynamaya başladım.
Kötü şeyler yaşamıştık evet. Ama bu Yaprak'ı daha çok etkilemişti ve kafası karışıktı. Yoksa bunun gerçek olmayacağını ayırt edebilirdi. Ve dünden beri bunu yaşaması bir yardım alması gerektiğini gösteriyor. Ama bunun sadece teklifini yapmayı düşündüm. Zorlamadan kendi isteğiyle gitmesini sağlayarak.Daha sonra salıncağın önüne geldim be yüzüme bakmasını sağladım.
"Yaprak bunun gerçek olmadığını biliyorsun değil mi?"
"Enes ben de başta gerçek değil dedim. Ama sürekli yanımda olduğunu söylüyor. O ,Eren. Ve yalan söylemez bilirsin."
"Canım bunu kabullenmelisin artık. O , öldü."
"Hayır ölmedi! O yaşıyor tamam mı o yaşıyor!"
"Yaprak bir psikiyatri uzmanına gitsek hani-"
"Delirmedim ben. Aklım yerinde benim. Bırak kolumu tutma. Dokunma bana. Sen de anlamıyorsun beni. Kimse anlamıyor"
"Yaprak dur bekle nereye?"
Uzaklaşmıştı ve elini havaya kaldırarak evi gösterdi. Üzülüyordum. Canımdan çok sevdiğim birinin böyle olması öldürüyor beni. Ama ailesiyle konuşmalıydım. Telefonu alıp Yağmur ve Gamze'yi parka çağırıp olanları anlattım. Bu akşam onlara gidecekti. Ve bende ailesiyle konuşacaktım.
Yaprak evden çıktıktan sonra hemen onlara geçtim. Tek tek olanları anlattım.
"Doktora gitmeliyiz" dedi Mehmet amca.(Yaprak'ın babası)
"Bunu ona söylediğinde çok büyük tepki verdi."
"O zaman bir yolunu bulmaya çalışmalıyız ."
"Benim bir fikrim var" diyip anlattım ve Yaprak'ı Gamzelerden almak için dışarıya çıktım. Yaprak çıktığında kolundan tutup kapının önüne oturmasını sağladım.
"Özür dilerim. Tamam haklısın zor zamanlar geçiriyoruz. Üstüne gelmemeliydim."
"Önemli değil. Ben de biraz abarttım."
"Barıştık o zaman"
Sadece başını sallayıp gülümsedi.
"Yarın dolaşsak mı biraz hen kafan da dağılır?"
"Olur" dedi ve içeriye girdi. Planın ilk kısmı başarılı sıra ikincisinde...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Sabah doktorla konuşup öğle arasında yemeğe gelip gelemeyeceğini sordum ve sağolsun kabul etti. Yaprak da hazır olduğunda evlerden çıktık. Mehmet amcaya mesaj attım ve şimdi Yaprak'ı tedaviye ikna etme zamanı...
"Nereye gidiyoruz."
"Gidince görürsün"
"İyi peki bekleyelim bakalım."
Sonunda kliniğin olduğu yere yaklaşmıştık. Dışardan bir ev görünümü olduğundan şuanlık bir sorun yoktu. Birlikte içeri girdiğimizde yüzü birden asıldı ve olduğu yerde durdu. İçimde çok büyük bir korku vardı. Çünkü ne yapıp edip onu buraya getirmem güvenini kırmıştı. Ama ben onun iyi olmasını istiyordum. Eren'i daha yeni kaybettik ve ben ikinci bir kardeşimi de kaybedemem. O kendini sakinleştirmeye çalışırken yanına gittim ve oturması için koluna dokundum.
"Dokunma bana!""Ama Yaprak"
"Dokunma dedim. Sen vardın güvenebildiğim bu hayatta. Sen vardın beni koruyan beni dinleyen benimle hareket eden sadece sen vardın. Ama aslında yokmuşsun ya! Nefret ediyorum. Senden. Hepinizden. Herşeyden."
İşte tam o an da hiç bir kelime hiç bir cümle bu durumu kurtaramazdı. Bir an onun da ölmüş olduğunu düşündüm. Ve evet işte onu da kaybettim. Arkasından gidemedim. Ne olursa olsun gitmeliydim onu yalnız bırakmamalıydım ama gidemedim. Bittim ben. Eren'le birlikte onu da kaybettim. Başımda büyül bir ağrı vardı. Nefesim daralıyordu artık. Yağmur'a haber verdim ve Yaprak'la ilgilenmesini istedim. İyi değildim ve bir an önce buradan çıkıp hava almak istedim. Yavaşça kalktım ayağa. Etraf kararıyordu. Yanımdaki çocuktan su istedim ve içtikten sonra biraz olsun kendimdeydim.
Klinikten çıkıp yürümeye başladım. Nereye gittiğimi bilmeden. Ne istediğimi bilmeden. Bizim ilk kavgamızdı bu. Ve ben onunla böyle olmaya alışkın değildim. Canım çok yandı söylediklerinden sonra. İnsanın canını yakan da acısını dindiricek olan da aynı kişidir ha hep. İşte şu an ona, gülümsemesine , neşesine ihtiyacım var.
Biz hiç böyle olmamıştık onunla. Hiçbir zaman asılmamıştı suratlarımız. Nefes alamıyordum artık. Ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Sanki gelecek şimdi. Çıldıracaktım. Ben onun iyiliği için istedim bunu. Beni bırakıp gitsin diye değil.
Şimdiden özledim seni
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHANET
General FictionAltı güzel insan... Yapılan hataların bazen telafisi olamıyor. Ve sonucunda kötü şeyler doğabiliyor. Yanınızda yaşanan ölümlerin acısını hafifletebilecek insanlar olduğunda bunu daha kolay atlatıyorsunuz. Ve yaşananlar sizi öyle derinden sarsıyor ki...