Değişen hiçbir şey olmayacaktı hayatımda. Birini sevecektim ve o gidecekti. Ama ruhum yorulmuştu benim. Peki ya sevmeye hakkım yok muydu? Bir şeylerin değişeceğine inanmaktan yorulmuştum artık ben. Ve onları değiştirmekte elimde değildi artık. Mete'nin yanına gideceğimi haber verdikten sonra çıktım evden. Şuan onun yanımda olmasına , sarılmasına o kadar ihtiyacım vardı ki.. Geçtiğimiz yollardan yürüdüm. Göğsümdeki ağrı...
Neden Mete? Neden bu kadar erken? Nefes alamaz haldeydim. Ne yapsam canımın acısı ilk günkü kadar çoktu. Mezarının başına geldiğimde artık donuk gözlerle bakıyordum. o adar yorgundum ki. Ve insanlar...Küçük olduğumu, tek derdimin kazanmam gereken üniversite olduğunu düşünüyorlardı. Değil! Yaşadıklarım, hayatın bana yaşattıkları bu kadar kolay değildi! Ve kimse içimdeki acıyı bu kadar küçümseyemezdi. Omzuma bir el dokundu. Pars'tı gelen. Ona karşı bile tepki veremez olmuştum.
"İyi misin?"
"Nasıl görünüyorum?"
"....."
"Tam olarak sessiz kalışın gibi. Git Pars"
"Gitmek istemiyorum"
"Fikrini sormadım"
"Yaprak yanında olmak istiyorum. Bir şeyleri değiştirmeyi umuyorum."
"Neyi değiştirebilirsin? Söylesene neyi? Eren'i geri getirebilir misin mesela? Bize yaşattıklarını, yaktığın canların acısını hafifletebilir misin? Söylesene neyi değiştirebilirsin? Çocuk yok karşında Pars büyü artık! Ne sen benim gözümde eskisi gibi olacaksın ne de ben senin hayatında bir yere ait olacağım. Değişen tek şey geçmişte beni mutlu eden şeylerin artık olmadığı ve olmayacağı. Ben bunu kabullenmeye çalışıyorum sen de anlasan iyi edersin"
"Amacım canını sıkmak ya da seni üzmek değildi. Sadece yanında olmak istiyorum."
"Ben gidiyorum"
"Yaprak dur gitme!"
Kulaklığımı takıp yol boyunca etrafıma bakınmıştım. Düşünmeye bile gücüm yoktu. Telefonumun titrediğini hissettim. İkra arıyordu. Banu ile birlikte bize geleceklermiş. Banu ile birlikte bize geleceklermiş. Şuan gerçekten ihtiyacım olan şey onların gelmesiydi. Hızla eve gidiyordum ki dikkatimi bir şey çekti. Pars hala arkamdaydı. Biraz daha hızlandım ve eve doğru yürümeye devam ettim.
Eve geldiğimde kızlar gelmiş beni odada bekliyorlardı. Başsağlığı faslını geçtikten sonra bir şeyler atıştırdık. Şu hayatta kimseye alışmamalıydık aslında. Dünya gelip geçici her şey biticiydi. Ben bu hayatta sevdiklerimle sınanıyordum. Perişanlık ve yorgunluktan ziyade artık bir şeylerin eskiye dönmeyeceğini bilmek ve artık eksik yaşamak - ya da yaşamaya çalışmak desek daha doğru olur- ayrı bir zorunluluktu. Ve ben çoğu şeyi bitirmiştim içimde. Yakında kazandığımız okullar belli olacaktı. İçimde pekte bir heyecan yoktu ve o neşeli kızdan eser kalmamıştı artık. Düşüncelere dalmıştım ki Banu'nun beni dürtmesiyle kendime geldim. Saat epeyce geç olmuştu. İkra ve Banu'nun birbirlerine bakışlarından anladım bir şeyler olduğunu.
"Hava almak ister misin?"
"Hayır, hem geç oldu zaten"
"Peki sana güzel bir haber o zaman."
Soran gözlerle ne o der gibi baktım.
"Bizimle geliyorsun."
"Nereye? Kızlar çekiştirmeyin!"
![](https://img.wattpad.com/cover/59601138-288-k91562.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHANET
General FictionAltı güzel insan... Yapılan hataların bazen telafisi olamıyor. Ve sonucunda kötü şeyler doğabiliyor. Yanınızda yaşanan ölümlerin acısını hafifletebilecek insanlar olduğunda bunu daha kolay atlatıyorsunuz. Ve yaşananlar sizi öyle derinden sarsıyor ki...