Yaprak'ın ağzından:
Olayların üzerinden birkaç gün geçmişti. Enes'i o günden beri görmüyordum. Ve bugün okula gelmiştim. Pazartesi sendromu.
İçeri girdiğimde sınıfta bir dedikodudur gidiyordu. Okula yeni biri gelmiş. Düşündükleri şeye bak. Sanki bana geliyor.
Müdür yardımcısının sınıfa girmesiyle sesler kesilmişti.
"Evet çocuklar. Sınıfa yeni bir arkadaşınız geldi merhaba deyin"
"Mete" dedim.
Bunu biraz sesli söylemiştim ki sınıftaki çoğu kişi dönüp bakmıştı. O da dönüp gülümsemiş ve eliyle selam vermişti. Gülerek önüme döndüm.
Arkamdaki sıra boştu. Gelip oraya oturdu. İkra'yla tanıştırıp önüme döndüm. Zaten test çözmekten başka birşey yapmıyorduk. Defterden bir kağıt parçası koparıp bir şeyler yazdım.
"Yeni çocuk sendin demek :)"
"Eveet :)"
" Bütün okul biraz çalkalandı da ününden :)"
"Nasıl yani :D"
"Zil çalar birazdan. Öğle arası o sırada anlatırım."
Yazıp kağıdı uzattıktan 2 dakika sonra zil çalmıştı. İkra yemek için aşağı indiği sırada Mete de yanıma oturmuştu.
Tam anlatacaktım ki diğer sınıflardan birkaç kız gelip Mete'yle konuşmaya çalışmıştı. Mete ne kadar yüz vermese de onlar insanı konuşturmaya zorluyorlardı. Konuşacağım birazdan ben. Güzel konuşacağım hem de. Çok durmadan gitmişlerdi.
"Nasıl yani demiştin. Gördün sanırım" dedim gülümsemeye çalışarak.
"Gördüm gördüm " dedi gülerek.
"Bu arada numaranı almamda bir sakınca var mı?""Yok, ne sakıncası ver telefonunu"
Numaramı kaydettikten sonra telefonu geri verdim. O da aynı şekilde numarasını kaydetti. Ve sohbete devam etti.
Bu sırada İkra gelmişti. Mete ayağa kalktığı sırada eliyle durdurdu. Arka sıralardan birine geçti. Elinde kitap ve kulaklığıyla. Bu da demek oluyordu ki 'beni rahatsız etmeyin'.Bu sırada Mete oturmamıştı.
"Bahçeye mi çıksak?"
"Kız istilasına uğramak istiyorsun sanırım. Hadi çıkalım" dedim gülerek. O da güldü ve aşağı indik. Bahçede turlamaya başladık. Etraftakilerin de bize bakmaktan başka işleri yoktu. Arka bahçede çimenlerin olduğu tarafa geçtik.
Bu arada yanımıza Emre geldi.
"Yaprak bölüyorum ama şu soruya bakar mısın?"
Soruyu çözüp anlattıktan sonra Mete'ye döndüm. Yüzü asılmıştı.
"Mete iyi misin?"
"Evet"
Az önce ne güzel gülüyorduk. Şuan ortam o kadar soğuk ki.
"İçeri mi girsek?" dedim umarsızca.
"Tamam" dedi ve hızla kalkıp yukarı çıktı. Beni arkasında bırakarak... Daha sonra aynı hızla ceketini aldı ve sınıftan çıktı. Ne oldu ki şimdi?
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Mete'nin ağzından:
Kafamın içindeki sesleri susturamıyordum. Başım çatlıyordu. İçimde, olmasını engelleyemediğim birşeyler vardı. Beynimi kemiren sesler beni burdan alıp başka bir diyara götürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHANET
Fiksi UmumAltı güzel insan... Yapılan hataların bazen telafisi olamıyor. Ve sonucunda kötü şeyler doğabiliyor. Yanınızda yaşanan ölümlerin acısını hafifletebilecek insanlar olduğunda bunu daha kolay atlatıyorsunuz. Ve yaşananlar sizi öyle derinden sarsıyor ki...