Bölüm-7

111 13 3
                                        

Sabah uyandığımda telefonumda 2 mesaj 28 cevapsız arama vardı. Hepsi Enes'tendi aramaların , mesajlar ise Yağmur ve Gamze'den.

Gamze: Bugün bizdesiniz.

Yağmur : Gamze'yle konuştum dışarıya mı çıksak?

Hiçbir şey istemiyordum. Yalnız kalmak en iyisiydi. Dün Enes'le olanlardan sonra güvenebileceğim kimse kalmadığını düşündüm bir an.
Belki de düşünmek istedim. Bu sırada annem girdi içeriye.

"Kızlar geldiler"

Başımı salladım ve yanlarına gittim. Yüzlerinde garip bir bakış belirdi. 'Ne oldu' der gibi baktım. Ve evet pijamalı oluşum yüzlerini düşürmüştü.

"Hadi yürü bakalım bu ne böyle hazırlan" (Yağmur)

"Ya gitmesek?"

"Ne demek gitmesek? Kalk hadi aaa" (Gamze)

"Tamam tamam" diyip hazırlandım. Odadan çıkıp yanlarına gittiğimde yine beğenmediler.

"Yine ne oldu acaba?"

"Ya bu hal ne git değiştir beğenmedik."

"İsterseniz pijamalarıma geri döneyim."

"Hayır" dediler aynı anda.

Bu sırada zil çalmıştı. Aşağıda Pars'ı görmeyi beklemiyordum. Aniden sinirlenmiştim. Ne akla hizmet buraya gelmişti ki. Titremeye başlamıştım. Gamze ve Yağmur' daarkamda belirdi. Onlar da Pars'ı görünce benim kadar sinirlenmişlerdi. Ben hemen aşağıya indim. Ve arkamdan annem,
Yağmur ve Gamze.

Sinirden ne yapacağımı bilmez haldeydim. Ağlamak, öfke, nefret, kin hepsi üst üste gelmişken bunlara neden olan kişi utanmadan kapıma gelmişti.

"Yetmedi mi üstüne bu kadar insanın gelmesi? Yetmedi mi bizi üzdüğün? Yetmedi mi ya yetmedi mi bu dakar insanın canını yaktığın?"

Dizlerimin üstüne çökmüş hıçkırıklar arasında sayıklamaya başlamıştım. Hangi yüzle ya hangi yüzle? Bizi bu hale getirmişken hangi yüzle gelebilirdi? Nasıl cesaret edebilirdi?

"Yaprak dinlemelisin?"

"Neyi dinlemeliyim söylesene? Eren'i nasıl cani cani öldürdüğünü mü? Bizi nasıl ölüme ittiğini mi? Ya da nasıl bu kadar duygusuz ve karaktersiz biri olduğunu mu? Hangisinden başlamak istersin?"

"Yaprak ben bu durumun burata geleceğibi düşünemedim."

"Düşünemedin öyle mi düşünemedin anlıyorum evet"

Bunları söylerken ayağa kalkmıştım. Pars'ın üstüne doğru yürürken annem ve kızlar beni tutmaya kalkıştılar.

"Bırak!"

Uzun zamandır ilk defa bu kadar sinirliydim.

"Sen" dedim göğsüne vurarak.

"Sen katilsin. Sen duygusuz pisliğin tekisin. Ve sen hiçbir duyguyu haketmeyen iblisin ta kendisisin. Ne söylersen söyle, ne yaparsan yap seni affetmeyecek insanlar bıraktın arkanda. Zeliş abla hiçbir şeyi bilmiyor. Anne de öyle değil mi? Sen bu hayattaki hiçbir şeyi haketmeyen iğrenç bir insansın. Yerinde olmak istemezdim. Ama şuan Eren'in yerinde sen olsan bu kadar üzülmezdim. Acıyorum sana. Kalpsiz biri olarak yaşamak nasıl birşey acaba? Git burdan. Git ve bir daha geri gelme. Ben senin yüzünden iki kişiyi kaybettim. Biri canım, diğeri en yakınım. Biri mezarda, diğerinin nerde olduğunu bile bilmiyorum. Ve den buraya gelmiş hiçbir şey isteyerek değildi diyorsun. İsteyerek olmasa ne yazar. Hayatımın en kötü yazını geçirdim. Neden? Sırf senin çocuksu tavırların, düşüncelerin yüzünden. Şimdi ne dersen de pek bir önemi yok."

İçimde ne varsa döktüm ortaya. Kimsede ne konuşacak söz , ne de yanıma gelip teselli edecek güç kalmıştı. Ve garip olan da bu konuşmayı ilk andan daha sakin ve duygusuz bir şekilde yapmamdı. Mahalleden gelip geçen insanlar şimdi ne olduğunu anlamaya çalışsalar da anlayamayacaklardı. Mahallenin büyükleri de dışarıya çıkmıştı. Olanları onlar da izlemiş ve bırakmışlardı beni. Şimdi benim yanıma gelmiş evlerine getirmiş ve öylece boşluğa dalmış bakıyorlardı. Kimsede birşey konuşacak güç yoktu. Bitkin , yorgun, isteksizdi herkes. Şimdi ne olacak diyorlardır içlerinden eminim. Ama ben de bilmiyordum.

Yağmur ve Gamze beni alıp dışarıya çıkarmışlardı. Bu sırada Serkan olanları Enes'e anlatıyordu. Enes'in gözleri kızarık ama korkutucu bakıyordu. Bir an göz göze geldik. İşte o 3 saniyelik arada acı dolu gözlerle baktı bana. Başımı öne eğip kızlarla eve girdim.

Ben koltuklardan birine uzanırken, Gamze de diğerine yattı. Yağmur o sırada mutfağa gidip kahve yaptı.

Kendimi durduramadım o an ve gözyaşlarıma hakim olamadım. İşte tam o an herşey bitti dedim. Herşey bitti, ben bittim.

Harbiden ne olacaktı şimdi?
Hayat devam mı edecekti?
Ya da edebilecek miydi?
Evetse, nasıl?
Hayırsa, ne yapacaktık?

Acımız daha tazeydi belki de 4 gün olmamıştı vefatı. Peki ya Umut ne yapacaktı? Daha küçücüktü ve abisini sorup duruyordu. Her seferinde farklı bir yalan söylemek herkesi üzse de ona bunu anlatamazdık.

Dağılmıştık, baya baya dağılmıştık. Ve üzücü bir haber daha. Gamze ve Yağmur 2 aya kadar taşınacaklardı. Ben, bizim burdan gideceğimizi düşünürken onlar gidiyordu. Şimdi onlarsızda çekilmezdi burası. Pas bizim evin çaprazında oturuyordu. Burdan gitmesi gereken biri varsa oydu. Bizden biri değil!

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Pars'ın ağzından:
İçini tamamen dökmesini bekledim. Ben olayın bu raddeye geleceğini düşünememiştim. Belki de o an düşünemedim. Ya da Yaprak'ın dediği gibi çocuksu bir tavırla yaptım bunu. Onların canını tehlikeye attım ve belki de içlerinde beni en çok seven kişiyi öldürdüm. Ama ben isteyerek yapmamıştım, öleceğini düşünmemiştim. Herşey yolundaydı. Birden ölüm haberinin gelmesi herşeyi değiştirmişti. Enes'in o gün bana vurması aklımı başıma getirse de herşey için çok geçti. Ama Yaprak'ın dediği gibi kalpsiz, duygusuz biri değildim. Ben en büyük sevgimi ona vermişken bu onu hiç görmedi. Her seferinde diğeriyle daha yakındı. Her zaman onlarla ilgilenir onlarla konuşurdu. Be yokum gibi davranır , hiçbir zaman umursamazdı. Ben o gün yanlarından ayrılırken onun hepimizi bir araya toplayışı aslında hepimize değer verdiğini gösteriyordu. Belki de yolun başından söylemeliydim herşeyi ona.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Enes'in ağzından:
Pars' a söylediklerini Serkan'dan öğrenip onun önümden geçip hiçbir şey söylememesi canımı yakmıştı. O bu kadar üzgün, bu kadar bitkinken , şimdi ne yapacağım diye düşünürken ben onun yanında değildim. Birbirimize en çok ihtiyacımız olduğunda yoktuk işte. Olanları dinlerken birden ne kadar güçlüymüş dedim içimden. Ne kadar güçlüymüş ki karşısında onu gördüğünde bile kendine hakim olabildi. Ne kadar güçlüymüş ki benimle küstüğünde dayanamayan Yaprak yok artık.

Gözlerindeki duygusuz bakışlar onun ne kadar yorulduğunu ama bir o kadar değiştiğini gösteriyordu. Seni eski haline getirecektim. Şuan düşündüğüm tek şey oydu çünkü alışkın değildim, hiçkimse değildi. Hak vermek gerekse de o bu şekilde olmamalıydı. Kimsede olmayan o neşesiyle geri gelecekti.

Umarım beğenirsiniz. Yorum ve voteleriniz bekliyorum. 👋

İHANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin