Şarkı: Zara Larsson - Bad Boys
O saçma gecenin üstünden bir hafta geçmişti ve ben tam da istediğim gibi Kerem'i hiç görmemiştim. Tabi bunda özellikle ortak kafeteryadan uzak durmamın etkisi de büyüktü. Kızlar önceleri bu tavrımdan ve partiden eve ani dönüşümden biraz şüphelenseler de zaten partilerden çok hoşlanmadığımı bildiklerinden başımın ağrıdığı gibi birkaç klasik bahane sonrası konuyu kapatmışlardı.
Huzur dolu ama bir o kadar da yorucu geçen hafta sonrasında kızlara, bu hafta sonu evden çıkmayı düşünmediğimi, bütün hafta sonu televizyon önünde tembellik yapmaya karar verdiğimi söyleyip bana sataşmamalarını özellikle vurgulamıştım.
Bir cumartesi klasiği olarak öğlene kadar uyuyup huzur dolu günüme sakin bir kahvaltıyla başladım. Ardından film izlerken kimsenin bölmesini istemediğimden ailemdeki herkesi arayıp uzunca bir süre onlarla sohbet ettim. Sonra da markete uğrayıp abur cubur stoklarımı tazeledim.
Eve döndüğümde en sevdiğim pijamalarımın kirli sepetinde olmasına hayıflanıp başka bir çift pijama giyerek biriken kirlilerimi makineye attım. Onların yıkanmasını beklerken de vakit nakittir diyerek hafta içinde aldığım notları temize çektim.
Sonunda çamaşırları asıp televizyonun karşısına geçtiğimde akşam olmuştu zaten. Bütün ışıkları söndürüp, öğrenci apartmanında yaşamanın güzelliğinden faydalanarak ses sistemini olabildiğince yükseltip ilk sıradaki korku filmini başlattım.
Dördüncü filmimi izlerken baş roldeki kıza savurduğum küfürlerin arasında mısırımın bittiğini fark edip aceleyle mutfaktan yeni bir paket almaya gittim. Ben salona döndüğümde filmdeki kız da odasından çıkmış çalan kapıyı açmak için aşağı iniyordu.
"Sersem kadın! İnatla aç o kapıyı ama tamam mı! Sonra niye öldüm?"
Kapının sert bir şekilde üst üste çalmasıyla yerimde sıçradım. "Yuh! Nasıl gerçekçi bir efekt yapmışlar öyle! Sanki benim kapım çalınıyor." Birkaç saniye sonra filmdeki kapı açıldığı halde kesilmeyen kapı sesiyle filmi durdurup sessizce bekledim.
Gerçekten de benim kapım çalıyordu. Telefondan saate bakıp gecenin ikisi olduğunu görünce gerildiğimi hissettim. Bu saatte haber vermeden bana gelebilecek kimse aklıma gelmiyordu. Koltuktan kalkıp dış kapıya yaklaştım.
"Kim o?"
Kapının diğer tarafından tanıyamadığım boğuk bir ses gelince izlediğim filmlere küfredip ne yapmam gerektiğine karar vermeye çalışırken korkuyla mutfaktan en kocaman bıçağımı kaptım. Bıçağı arkama saklayarak diğer elimle yavaşça anahtarı çevirip kapı kolunu aşağı indirdim. Kapıyı birkaç santim araladığımda yüzünü kapatan kapüşonu yüzünden dışarıdakinin kim olduğunu bile göremeden kapının hızla itilmesiyle ufak çaplı bir çığlık atıp panikle arkamda sakladığım bıçağı ona doğrultmaya niyetlenmiştim ki ben daha ne olduğunu anlayamadan içeri giren kişinin bıçağı tutan elimi bileğimden kavrayıp döndürerek bıçağı düşürmemi sağladıktan sonra beni kendine çekmesiyle sırtım hızla onun göğsüne çarptığında ağzımdan acı dolu bir inleme döküldü. Adamın sert tutuşundan kurtulmak için çırpınırken aynı anda çığlık atmak için ağzımı açtığımdaysa sesimin çıkmasına dahi fırsat vermeden diğer elini de ağzıma kapadı. İliklerime kadar işleyen korkuyla kalbim yerinden çıkacak gibi atarken inatla debelenmeye devam ediyordum ama adam benden çok daha kuvvetli olduğundan bu çabalarım hiç bir işe yaramıyordu. Ayağıyla kapıyı iterek kapattıktan sonra kısık sesle konuştu.
"Sakin ol Duru. Benim. " Debelenmeyi bırakıp kaşlarımı çattım. Bu sesi bir yerden tanıyordum sanki ama.. Aynı anda gözlerim kocaman olurken "Kerem!" diye haykırdığımda eli hala ağzımın üstünde olduğundan sadece homurtu şeklinde bir ses çıkmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/66380643-288-k774593.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Külleri ✔
Fiksi RemajaMizah ve romantizmin, gizem ve macerayla buluştuğu bu hikayede unutulmaması gereken tek bir şey var. Bir gün ışığı asla bir artiste boyun eğmez!?