"Mayıs?"
Cevap vermek yerine sadece burnumu çektim. Burun çekiş sesim banyonun bütün duvarlarında yankılandı.
"Mayıs iyi misin? Ne oldu?"
Sesi yavaş yavaş korkuyla harmanlanmaya başlamıştı.
"Kaya mı bir şey yaptı? Mayıs cevap ver!"
Sesimin ne kadar kötü çıkacağını umursamadan, ağlamaktan tıkanmış burnumla "Neden gittin?" dedim. Sadece bunu diyebilmiştim. Cevap veremedi sadece iç geçirdi. Şimdi o da ağlıyordu. "Neden gittin anlamıyorum. Senin yanında olmamamıza izin vermedin sonra da siktir olup gittin. NEDEN?"
Banyonun kapısını da kapadığım için mutluydum. Aşağı ses gitmesini istemezdim. "Mayıs bak zamanı gelince yemin ederim her şeyi anlatacağım ama şimdilik lütfen sorma." Bunları o kadar çaresizce söylemişti ki daha çok ağlamaya başlamıştım.
"Amına koyayım Kaya da geri döndü. Rüzgar bin kere aramış görmedim merak etmiş eve gelmiş. Çocuğa ne diyeceğim? Eski sevgilimle biraz zaman geçirmek istedim bu yüzden de aramalarının hiçbirini takmadım mı? Etrafımdaki herkesi yavaş yavaş uzaklaştırıyorum kendimden."
"Sen mi ben mi? Tartışmayalım istersen." Gözlerini devirdiğini hayal edebiliyorum. "Mayıs şu anda kapatmam gerek ama seni aradığım zaman telefonu açmanı istiyorum tamam mı? Rüzgar'a da biraz dinlenmek ve rahatsız edilmek istemediğini söylersin. Bak canını sıkma, her şeyin bir çözümü var. Büyük ihtimal kafan biraz iyi o yüzden bu kadar dağıldın. Banyo yap ve bir Türk kahvesi içip uyu, lütfen. Dinliyorsun dimi beni?"
İlk başta kafamı salladım ama sonradan beni göremeyeceği aklıma geldi ve "Tamam anne dediklerini yapacağım." dedim. Görüşürüz derken ikimizde gülümsüyorduk.
Gece bir buçuğa geliyordu ama ben mutfakta içtiğim Türk kahvesinin telvesiyle oynuyordum. Yaklaşık yarım saattir uykumun gelmesini bekliyordum ama adeta ant içmişcesine gelmiyordu. "Mayıs? Yatmadın mı sen?" Babamın sesiyle yerimden sıçradım. Cidden gecenin bir saati hiç ses çıkarmadan dolaşmak haz mı veriyordu? "Korkutmak istememiştim." diye devam etti ve elindeki boş bardağı lavabonun yanına koydu. "Uyuyamadım." dedim.
"Yarın okulun yok mu senin?"
"Baba bugün cumartesi."
Sonradan hatırlayıp kafasıyla beni onayladı. "Ben yatıyorum. Sen ne yapıyorsun burada böyle?" dedi. Akşam akşam ne kadar da konuşkansınız baba bey.
"Uykumun gelmesini bekliyorum." Gülümserken midemden bir şeylerin yukarı çıktığını hissedip boğazımı temizledim. Kafasını salladı ve mutfaktan çıktı. Cevap vermeden çıktı gitti. Takılmayışın zirvesinde yürüyordum resmen. Fincanı lavabonun kenarına bıraktım ve odama çıktım. Çoktan ışığı açıktı. Ne oluyor... Odama tedirgin adımlarla girdiğimde babamın yatağımın başlığına sırtını dayamış bir şekilde oturduğunu gördüm. "Hadi gel. Ne zamandır baba kız saç oynama seansı yapmıyoruz."
Yaklaşık 5 senedir... Baba kız saç oynama seansı, uykum olmadığı ya da uyuyamadığım zaman babamın ben uyuyana kadar saçlarımla oynaması ve olan sorunları ona anlatmamı içeren bir tür olaydı. Ama şimdi oturup da adama nasıl diyeyim Kaya geldi diye. Size bir şey diyeceğim ve şaşırmayacaksınız. Babamda Kaya'yı sevmiyordu. Evet, evet alkışlamanıza gerek yok. Bu seansa hazır mıyım tam olarak bilemiyorum çünkü bayağı bir birimize uzak kalmıştık ve bunu bir anda yapmak biraz tuhafıma gidiyor. Yine de karşı çıkmadım ve yanına gidip yatağa yattım. "Anlat bakalım. Farkında değilim sanma, hayatında bir şeyler oluyor ve Dolunay'da gitti. Bana anlatabilirsin." dedi kadifemsi sesiyle ve bir yanda da saç uçlarımla oynuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Güneşi
Teen FictionGüneş artık batıyordu, daha ne kadar dibe batacağını düşünürken gökyüzündeki yıldızlar birer birer görünmeye başlamışlar. Hissedebiliyordu, artık koca gökyüzünde tek değildi.