Multide Uzay ve Lavinya var :)
-------------------------------------------------
Zil çaldığında sınıfa girmiştim bile. Sıramda öylece oturuyordum. Uzay yavaş adımlarla sınıfa girdi ve yanıma oturdu.
5 dakika olmuştu ve hala benimle konuşmuyordu. Gerçi benimde konuşmak için bir adım attığım söylenemezdi. Hoca derse girmiş ve bizi boş bırakmıştı.
Ah hadi ama şimdiye kafasını omzuma koyup telefonundan oyun oynaması gerekiyordu. Neden elleri cebinde sadece karşıya bakıyordu ki?
"Ne oldu Uzay?" Dedim sesimin bıkkın çıkmamasını isteyerek. Sonuçta ona bir şey yapmamıştım ya da kötü bir şey dememiştim. Neden böyle davranıyordu ki? Sevgilim değildi ve eğer Rüzgarla konuştuğum için böyle yapıyorsa ergenliğin boyutunu aşmış diye düşüneceğim. Bu soruyu sormamı bekliyormuş gibi hızlıca bana döndü. "Sen git ben geleceğim deyip gelmeyen benim çünkü değil mi? Ve ergenler gibi davranmıyorum tamam mı?" Evet karşımda bir Edward Cullen var. Acaba ben evdeyken de benim düşündüğüm şeyleri anlayabiliyor mudur?
"Ergen gibi davranıyorsun demedim zaten." Gözlerini devirdi ve baş parmağının yanındaki kalkmış deriyle oynamaya başladı. "Bak onunla konuşmanda falan değilim. Sadece insanlar bir şey dediklerinde genelde onları yaparlar Mayıs. Geleceğim dedin bahçeye gelmedin. 2 senedir ilk defa okul bahçesine çıkıyordun ve Rüzgar'ın yanı yerine bizim yanımızda olmanı tercih ederdim." diye uzun bir açıklama yaptı. Evet belkide onların yanında olmalıydım ama neden bu kadar büyüttüler ki bunu?
"Tamam bir sonraki teneffüs sizin olacağım." Dedim gülümseyip. Bana gülümseyerek karşılık verdi, omzuma kafasını koydu ve beraber telefonda oyun oynamaya başladık. Bu kadar basitti insanların gönlünü almak, bir kaç güzel söz biraz naz...
Çıkış zili çaldığında herkes çantalarını alıp hızlıca sınıftan çıktı. Hiçbir zaman eve koşarak giden biri olmadım. Evde sizi neyin beklediğini bildiğinizde, eve gitmek yerine okulda kalmayı tercih ederdiniz.
"Geliyor musun Moon'a?" Diye sordu Uzay yakalarını düzeltirken. Aslında pek modum da değildim. Sabah erken uyanmak bana fazlasıyla ağır gelmişti ve istediğim tek şey biraz uykuydu. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Suratımı ne kadar somurttuğumu göremesem de tahmin edebiliyordum.
"Eğer sonradan kararını değiştirirsen seni içeri almayız." Dedi ve gülmeye başladı.
"Bende kapıya kamp kurarım ama kararımı değiştireceğimi pek sanmıyorum." Dedim onun gülmesine karşı koyamayıp gülerek.
Okuldan çıktığımda kapıda Sezgin abiyi göremedim. Biraz daha bekledim ama gelmiyordu bir türlü. Sinirli bir şekilde burnumdan soludum ve etrafıma taksi bulmak için bakındım. Hani işin düştüğünde olmazlar ama sadece öyle takılırken karşına çıkarlar ya nası sinir oluyorum ona... Kulaklıklarımı taktım ve okulun kaldırımından yürümeye başladım. Sezgin abi gelmeyecek anlamıştım.
Belki ana yola çıkarsam taksi bulabilirdim. Çünkü nedense ailem okuluma saatlerce uzak bir yere taşınmak istemişlerdi ve oraya kesinlikle yürüyerek gidemezdim.
Kafamı eğmiş müzik dinleyerek yürürken birden karşımda biri durdu. Hızlar kafamı kaldırdım. Rüzgar.
"Mayıs yarım saattir sana korna çalıyorum sen hariç bütün herkes baktı. Onu da geçtim ismini en az 20 kere söylemişimdir. Arabanın teki yola çıksa ezilecek olsan en son fark eden sen olursun." Dedi tek bir nefeste. Sadece gözlerimi oynatarak sağa ve sola baktım. Herkes bize bakıyordu. Okuldan bir kaç kızda fotoğrafımızı çekiyorlardı. Tekrar ona baktığımda saçlarını düzeltti ve "Nereye gidiyorsun?" Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Güneşi
Teen FictionGüneş artık batıyordu, daha ne kadar dibe batacağını düşünürken gökyüzündeki yıldızlar birer birer görünmeye başlamışlar. Hissedebiliyordu, artık koca gökyüzünde tek değildi.