Şurada multi de bir Berk varmış.
--------------------------------------------
Yavaşça ilerledim ve yatağımın kenarına oturdum. Hala hiçbiri bir şey demiyordu. Bana bakmayı da kesmişlerdi önlerine bakıyorlardı.
5 dakika geçmesine rağmen kimse bir şey anlatmamıştı. Sinirle aldığım nefesi ağzımdan verdim ve ayağa kalkıp soyunma odasına doğru ilerledim. Çocuk gibiler. Söylemedikleri şeyi eninde sonunda öğrenecektim. Çantamı dolapların yanına attım ve krem rengi pijamalarımı aramaya başladım. Onlara artık baskı yapmayacaktım. Ne zaman canları isterse anlatsınlar. Umarım canları yakın bir zaman da ister çünkü cidden benden bir şey saklamaları hiç hoşuma gitmiyor.
"Mayıs anlatmak zorundayız biliyoruz ama-" Poyraz'ın cümlesini yarıda kestim ve "Anlatmak istemiyorsanız sorun değil ama gerçekten şu anda çok yorgunum." Dedim.
Neden pijamalarım ayakkabı bölümünde? Sabah bunları pufun üstünde bıraktığıma eminim. Anne... Dönüp Poyraz'a baktım. Kafasını salladı ve tekrar odama döndü.
Soyunma odasından çıktığımda Dolunay yatağıma yatmış karnında ritim tutuyordu. "Sanırım Lavinya'ya baget almamız gerek. Hemde şu kaç haftadır arayıp bulamadıklarından." Dedi. Lavinya müzik bölümündeydi ve müzik bölümündekilerin piyano dışında bir tane daha alet çalma hakkı vardı. Lavinya bateriyi, Dolunay'sa elektro gitarı seçmişti. Ve Layinya en az 2 haftadır her telefonla konuşmamızda aradığı ama bulamadığı bagetlerden bahsediyordu. Kafamı salladım ve kendimi yatağa bıraktım. "Ne oldu benle ilgilenme işini sana mı bıraktılar?" Gözlerini devirdi ve kafasını sallayıp "Hayır ben kendim kalmak istedim Lavinya da kalacaktı ama Kıvanç hastalanınca onun yanına gitti." Dedi.
Kıvanç Lavinya'nın sevgilisi. Farklı bir şehirdeydi ve sırf Lavinya için buraya taşınmıştı bu sene. Aralarındaki aşk elle tutulamaz, gözle görülemezdi ama üçüncü bir kişi olarak kesinlikle onların nasıl hissettiğini hissedebilirsiniz.
"Eee Rüzgar Beyle ne yaptınız?" Dolunay'ın sorusu sessizliği bozmuştu. "Bir şey yapmadık sadece beni yolda görmüş ve eve bıraktı." Dedim. Çünkü asıl olan da buydu. Biraz durdu ve masama baktı. Neden bu kadar dalgın? Bana anlatmadığı bir şey var bunu bariz bir şekilde tavırlarından anlayabiliyordum. "Peki şu çocuk Teoman. Düşündün mü ne yapacağını?" Aslında cidden o tamamen aklımdan çıkmıştı. Belkide bir şey yapmamalıydım. Şu intikam ve kavga işlerinden fazlaca sıkılmıştım.
"Bilmiyorum ki sence ne yapmalıyız?" Sonuçta Rıza baba ve ekibinin bir parçası Dolunaydan bahsediyoruz her türlü fikri vardır. "Bana bir fikrim varmış gibi bakma. Bu seferde benim aklımda bir şey yok." Dedi ellerini teslim olmuş bir şekilde kaldırırken. Kimsenin fikri yoksa bence bırakmalıyız.
Hayır Mayıs.
Uff tamam sen sus.
Teoman yakışıklı bir çocuk yani gördüğüm kadarıyla ve adım kadar eminim etrafında bir sürü kız vardır. Evet biliyorum sadece iki kez gördüm iki görüşümde Rüzgar sayesinde olmuştu. Teoman Rüzgar'ın arkadaşı. Bir dakika o zaman Dolunay'ın onu bulması o kadar da zor olmadı. Sonuçta geçen sene aralarında bir şeyler geçmiş. Bu kız beni mi kekledi araştırıyorum ayağına? "Dolunay." Telefonundan başını kaldırmadan "Hı?" Diye cevap verdi.
"Teoman Rüzgar'ın arkadaşı." Gözlerini kocaman açıp alayla "Hadii canıımm." Dedi.
Evet Mayıs sadece onu dersen tabi dalga geçer.
"Yani sen bu çocuğu geçen seneden tanıyorsun." Kesin tanıyor nası da hemen telefonu bıraktı. Yüzünü buruşturdu ve bana döndü. "Sence o çocuğu geçen seneden tanısam şu Rüzgar'ın yanındaki çok bilmiş turuncu kafalı çocuğu öper miydim?" Dedi. Nası?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Güneşi
Novela JuvenilGüneş artık batıyordu, daha ne kadar dibe batacağını düşünürken gökyüzündeki yıldızlar birer birer görünmeye başlamışlar. Hissedebiliyordu, artık koca gökyüzünde tek değildi.