Multideki Oğuzhan. Vote ve yorum gelse çok seviririm azıcık :)
------------------------------------------
Okuldaki en sıkıcı gündü sanırım. Bizimkilerle aramda garip bir soğukluk vardı. Ve nedenini bilmiyordum. Gerçi soğukluktan çok herkes kendi içine kapanmış sadece sessizce etrafı izliyordu. Ya da siz buna soğukluk da diyebilirsiniz. Lavinya'nın yanına oturmuş parmaklarımla oynuyordum. Dolunay bugün okulda yoktu. Daha ikinci günden gelmemeye başlamıştı.
Hala benimle konuşmamaları canımı sıkmaya başlamıştı. Acaba Dolunay'ı arayıp sorsam mı neden benimle konuşmadıklarını. Hayır Mayıs, bu işi kendin halledeceksin. Sonuçta onlar senin arkadaşların. Derin bir nefes aldım ve oturduğum yerden kalktım. Bir kaç merdiven aşağıya indim ve onlara döndüm, böylece hepsini görebiliyordum.
Hepsinin teker teker gözlerinin içine bakarak "Ne bu ruhsuzluk? Neden konuşmuyorsunuz?"dedim. Gözlerim Poyraz'ın kırgın gözleri ile buluştuğunda sadece yutkundum. Oğuzhan'da kafasını başka yöne çevirdi. Bu hareketlerden konuşma işini yine Uzay'a bıraktıklarını anlayabiliyordum. Ne yapmış olabilirim diye düşünüyorum ama bir şey bulamıyorum. "Bak Mayıs biliyorum değişmeye çalışıyorsun ama sana Rüzgar'a kapılmamanı söylediğimde ciddiydim ama sen okulun ilk günü onunla eve dönüyorsun ve o akşam onun arkadaşlarıyla Moon'da oturuyorsun. Onlardan uzak durman için sana bir sürü neden verebilirim-" Gerçekten takıldıkları konu bu muydu?
"Ver o zaman Uzay! Hiçbir şey demiyorsunuz ve sürekli bir olay konusunda konuşup duruyorsunuz." Uzay sinirle gözlerini kapadı bir kaç saniye öylece durdu. "Sana, olan şeyi anlatmamamız gidip onların grubuyla takılman gerektiği anlamına gelmiyor." Bunu o kadar sinirli söylemişti ki bir an için onlara ihanet ettiğimi düşünmeme neden olmuştu. "Uzay sen bu konu hakkında ciddi misin? Onlarla nasıl kendinizi bir tutarsınız? Ayrıca ben oraya siz oradasınız diye gittim." Saç diplerimin alev aldığını hissedebiliyordum. Onları ektiğimi düşünüyorlardı.
"Belkide bizi aramalıydın?" Diye Oğuzhan mantıklı bir seçenek sundu ortaya. "Belkide." Dedim sadece. Bir an için sessizlik çöktü bahçeye, kimse konuşmuyordu. Ayrıca anlatacak mısınız şu mühim olayı? Çünkü cidden ergenler gibi triplere girip benden bir şeyler saklıyorsunuz."diye yakındım. Ben onlardan bir şey saklamıyorsam bu özeni onlardan da beklerdim. "Benim Kıvanç'ın yanına gitmem gerek." Dedi Lavinya, oturduğu basamaktan kalktı ve okulun içine doğru ilerledi ve gözden kayboldu.
Elimi kaldırdım ve Lavinya'nın kaybolduğu yönü gösterip "İşte tam olarak bundan bahsediyorum." Dedim hayal kırıklığıyla başımı sallarken. Cevap vermelerini beklemeden sinirle arkamı onlara dönüp bahçeye bakmaya başladım. Onlardan öğrenmezsen Rüzgar ya da Berk'ten öğrenebilirdim ama kesinlikle bu olayı bugün öğrenecektim. Onlara karşı her zaman açık oldum ve bu takındıkları tavır artık canıma tak etmişti. 5 dakika boyunca bahçeye bakındım ve sonunda Berk'in turuncu kafasını gördüm ve o tarafa yürümeye başladım.
"Rüzgar'ı gördün mü?" Dedim direk gözlerinin içine bakarken. "Hayır bugün okula gelmedi." Dedi kuşkuyla bana bakarak. Sinirle bütün nefesimi dışarı bıraktım bir anda. Zaten ihtiyacım olduğunda hiçbir şey yolunda gitmezdi. "Bir sorun mu var?"dedi Berk. Yardım etmek istiyormuş gibi bir hali vardı.
Aslında bu konuyu Berk'e de sorabilirdim ama Berk'ti, istediğimi almak o kadar da kolay olmayabilir. Sonuçta onlarında içine karıştığı bir konuydu 'saklanılan olay'.
"Aslında var ama şimdi sana sorsam benden de karşılığında bir şey isteyecek misin? Ona göre soracağım." Dedim. Hafifçe güldü ve "Hayır istemeyeceğim, sanırım. Bana soracağın ilk sorun olacak ve de diğer insanlar gibi gelip bana yalakalık yapmadın. Gönder gelsin hazırım." Dedi. Verdiği cevaba bende güldüm. Yalakalık kesinlikle benim işim değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Güneşi
Genç KurguGüneş artık batıyordu, daha ne kadar dibe batacağını düşünürken gökyüzündeki yıldızlar birer birer görünmeye başlamışlar. Hissedebiliyordu, artık koca gökyüzünde tek değildi.