Bölüm 33 = Hazırlık.

8.9K 374 20
                                    

Gözlerimi açtığımda Annem yatak odamın kapısında dikilmiş beni seyrediyordu, "Hayrola?" dedim yatakta doğrulmaya çalışarak.

"Telefonuna neden bakmıyorsun?" diye çıkıştı birden.

Bilgisayar masama baktım ve orada olduğunu görünce "Sarjda" dedim Anneme.

" Poyraz aradı beni az önce ve senin dün akşamdan beri telefona bakmadığını söyleyip üstüne de sana güzelce sövdü" dedi bu konunun onu rahatsız etmiş gibi.

Poyraz hiç tanışmadığım amcamın oğluydu. Evet belki amcamla hiç tanışmamıştım ama oğluyla oldukça içli dışlı sayılırdık. Her sene garanti bir kaç kere bize gelir ve kalırdı. "Ne dedi?" diye sordum gözlerimi ovalayarak.

"Bir kaç günlüğüne istanbula gelecekmiş ve bizde kalıp kalamayacağını sordu."

"Ve sen ne dedin?" diye sordum. Eskiden biz bize yaşarken sorun olmuyordu gelip bizde kalması ama şimdi her şey daha farklıydı.

"Tabi kide bizde kalabileceğini söyledim Azra ne dememi bekliyordun, o senin kuzenin."

"Ayyyyyy" diyerek çığlık attım ve yataktan hızla fırlayıp Annemin üstüne atladım. "Çok teşekkür ederim Anne. Ne zaman geliyor?" diye sordum hemen.

"Bugün, ben onu havalimanından alacağım."

"Ay hemen onun en çok sevdiği yemekleri yapmam lazım" diyerek dolabıma yöneldim. Tabi kide en güzel kıyafetlerimi de giymem gerekiyordu. Kuzenim ola bilirdi ama çocukluğumdan beri bana seni alacağım deyip durması beni benden alıyordu. Ne zaman gelse sabah akşam gezerdik ve gece gizlice yatağıma gelip "Kuzen beni de yanına alır mısın" derdi. Tabi kide onu yatağıma sokmazdım ama yere yatak açıp onunla saatlerce konuşarak uyuya kalırdım. Babam ne zaman türkiye ye gelse onuda birlikte getirdi. Poyraz bazen, artık Amerikadan sıkıldığını söyleyip gizli gizli istanbula kaçardı. Oda benim gibi pek baba tarafı ile arası yoktu fakat biz iki kuzen nedense çocukken bir türlü tanışmıştık işte. Babam her zaman Aile bağları önemli dese de kendisi söylediklerini pek uygulamazdı. Gerçi hakkını da yemeyeyim şimdi, Poyrazı kendi oğlu gibi büyütmüştü. Her zaman onu yanına çağırır yaptığı işi ona da öğretmeye çalışır ve onuda iyi bir meslek sahibi yapmaya çalışırdı. En azından benim bildiğim kadarıyla bu iş böyleydi. 

Üstüme sarı yazlık elbisemi giydim ve altıma da ince ten çorabımı geçirdim. Saçlarımı yanlardan arkaya doğru topladım ve arkadan serbest bıraktım. Makyajımı filan her şeyimi yapıp odadan çıktım. Geçen hafta hastaneden çıktığımızdan beri Berk ile tek bir kelime bile konuşmamıştım. Daha doğrusu konuşamamıştık. Gülru sabahları geliyor ve geceleri gidiyordu. Utanmasa burada yatılı da kalırdı.

Merdivenlerden aşağıya inerken sofrada kimsecikler yoktu. "Herkes kahvaltısını yaptı mı?" diye bağırdım evin içinde.

"Evet,"

"Hı Hı,"

"Çoktan" gibi sesler geldi evin dört bir yanından.

"Peki" diye mırıldandım kendi kendime ve sofrayı toplamaya başladım.

Ahmet amca oturma odasından bana seslendi "Sen kahvaltı yapmayacak mısın kızım?"

Masadaki kahvaltılıkları doldurduğum tepsimi dolabın yanına doğru götürürken "Poyraz gelecekmiş bugün ona en çok sevdiği yemekleri yaparken karnımı doyururum ben Ahmet amca sen merak etme" dedim.

Merdivenlerden koşuşturma sesi duydum ve hiç çaktırmadan şöyle bir arkama baktım. Ömer oldukça şık giyinmiş bir şekilde yanıma doğru geldi. "Nasıl olmuşum?"

Biri Bizi Durdursun (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin