Bölüm 36 = Bu Gece Bizim Olsun

11.7K 375 37
                                    

Poyraz ile Alinin bizi çağırdığı mekana vardığımızda Ali ile Zeynep çoktan mekana ulaşmış içeceklerinden yudumluyorlardı. Garsonlar etrafta fır dönüyor ve klasik canlı müzik söyleyen orta yaşlarda bir bayan vardı. Eteği soldan sağa doğru ayaklarına kadar uzanıyordu. Hafif kalçasını oynatarak müziğe eşlik ediyor ve mümkün olduğunca kendisine bakan herkesle göz teması kurmaya çalışıyordu. 

Bizimkilerin yanına vardık. Hemen "Selam arkadaşlar tanıştırayım bu Poyraz kuzenim, türkiye'ye tatile geldi" diyerek Poyrazı üstünkörü bizimkilerle tanıştırdım.  Zeynep üstüne oldukça şık ve bir o kadarda sade siyah uçları dantelle diz üstü gece elbisesi giymişti. "Bu Zeynep" diyerek Poyraza önce Zeynepi sonrada karşısında oturan Aliyi göstererek "Buda Ali" dedim. 

Ali Poyraz ile tokalaşmak için ayağa kalktığında kırmızı dar pantolon üstüne tüysüz göğüsleri gözükecek şekilde V yakalı beyaz t-short giydiğini fark ettim. Boynuna sarı fular takmıştı. Ali ile yaklaşık 2-3 aydır tanışık olmamıza rağmen hiç fular taktığını görmemiştim. 

"Tanıştığıma memnun oldum gençler" diyerek bizde yuvarlak masanın etrafına oturduk. Poyraz Zeynep'in yanına bende Alinin yanına oturdum.

Zeynep "Azra bize senin ona geleceğinden haber vermemişti" diyerek tanışma faslından sonra sohbeti başlattı.

Poyraz bana imalı bir bakış attı "Aslında kendisini bir gece önceden aradım fakat bir türlü telefonlarına bakmadı hanım efendi."

Ali "Zaten telefonu neden kullanıyor bizde çözemedik daha" diyerek gözlerini devirdi.

Zeynep "Ne kadar daha buradasın?" diye sordu Poyraza.

"Pazar akşamı geri dönüyorum."

Poyraz ile Zeynep konuşurken Ali dirseği ile beni dürtüp "Senin suratın neden beş karış ve yapışık ikizin Yağmur hangi alemde?" diye sordu.

"O Ömer ile beraber bugün, hiç konuşmadık onunla" diye itiraf ettim. Ömer ile beraber olduklarını zaten biliyordu, sadece hiç konuşmamamız bizim için gerçekten çok zordu. Biz saat başı mesajlaşır yada iki üç saate bir telefonla beş dakikada olsa görüşürdük. "Neyse ne, kendi hayatı. Kiminle takılıp takılmayacağını bana soracak hali yok ya."

Ali suratıma boş boş bakmaya başlayınca "Ne" diyerek kaş göz işareti yaptım ona.

"Yok bir şey" diyerek Poyrazı baştan ayağa süzdü. "Şeker çocukmuş."

Bende Poyraza bakarak "Öyledir" dedim ve Aliyi dirseğim ile dürttüm. "Gitmeden sizinle tanıştıra bildiğime sevindim."

Ali oturduğu yerde bacak bacak üstüne atarak "Sen bizimle dışarı çıkmasaydın biz sana gelir ayak üstü de olsa tanışırdık zaten" dedi tekrardan Poyrazı süzerek.

Poyrazda Alinin ona baktığını fark etmiş olacak ki. Aliye bakıp önce gülümsedi sonrada bana tip tip bakmaya başladı. Boğazımı temizledim ve Aliye dönüp "bana da senin içtiğinden söylesene" dedim.

Ali kaşlarını devirip "Emin misin, çarpmasın sonra?" diye sordu.

"Yok ya çarpmaz herhalde."

"Tamam o zaman" diyerek elini havaya kaldırıp garsonu masaya çağırdı. Ali bütün siparişleri verdi ve oda Zeynep ile Poyrazın sohbetine katıldı. 

Ben bir türlü aklımı onlara veremiyordum. Sürekli Berk ile tartışmamız gözümün önünde canlanıyor gibiydi. Neden her şey illaki bu kadar zor olmak zorundaydı ki. Eğer Berkin sevgilisi olmasaydı belkide herşey daha farklı olurdu. Başımı olumsuz anlamda salladım. Berk gerçekten hoş, yakışıklı, çalışkan ve bir o kadarda gizli saklılarla dolup taşan biriydi. Onu ilk gördüğümde ne kadar sinir olduğum geldi aklıma. İster istemez kendi kendime gülümsedim. Otel lobisinde bana o boş bakışları, demek beni tanıdığı içindi o bakışlar. Kim olduğumu biliyordu ve aynı evde yaşayacağımızı da. Eğer bana orada üvey abim olacağını söyleseydi her şey nasıl olurdu diye düşünmeden edemiyordum. Ona abi gözüylemi bakardım yoksa sadece bir arkadaş mı? Bu sorularım belki bir ömür cevapsız kalacaktı fakat cevabını bildiğim tek bir sorunun gerçeği de beni çileden çıkartıyordu. Oda kesinlikle benim şuan Berkten hoşlandığımdı. Hatta ne hoşlanması, abayı yaktım desem yeridir. 

Biri Bizi Durdursun (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin