Bölüm 32 = Hastane

8.1K 351 8
                                    

Uyandığımda saat sabahın altısıydı. Yataktan zorla doğruldum ve yatak ucunda ki hastane terliği yerine kendi ayakkabılarımı ayağıma geçirip ayağa kalktım. Annem sandalyeye başını dayamış çok rahatsız bir şekilde uyuyordu. Üstünde ki ince pekiyi biraz daha yukarıya doğru çektim ve açıkta kalan omuzlarını da iyice örttüm. Odadan yavaşça çıkmaya çalıştım. Vücudum biraz halsizdi fakat ağrılarımın çoğu kaybolmuştu. Koridora çıktığım gibi arkamdan kapıyı usulca kapattım. Koridor sabahın bu saatinde boştu. Duvara tutuna tutuna WC yazan yere girdim ve hemen kendimi bir aynanın önüne attım. At kuyruğum tamamen yamulmuştu. Çenemde bir kaç adet morluk vardı fakat bunlar geçici şeylerdi, beni asıl şok eden ise alnımda dikişti. "Has siktir" dedim aynada kendi kendime. Alnımın sağ köşesinde dikiş bandanası vardı. Derin bir nefes alıp verdim. Bu iz asla gitmeye bilirdi. Belki saçımı kah kül kestirip o isi görünmez kıla bilirdim ama hep orada olma olasılığı vardı. Bana dünü hatırlatacak o günün hatırası. Hemen saçımdaki tokayı çektim çıkartım ve tekrardan sıkıca at kuyruğu yaptım. Üstümü başımı da elimle düzelttikten sonra elimi yüzümü sabunlu su ile yıkadım. Tuvalette ihtiyacımı da gördükten sonra koridora tekrardan çıktım ve hemşire odası yazan odanın kapısına tıkladım. Kapı daha bir kaç saniye geçmeden açıldı. "Azra hanım yataktan niçin kalktınız?"

"Ben Benimle birlikte bu hastaneye gelenlerin kaldığı odaya soracaktım?" dedim dik durmaya çalışarak. Hemşire odasından çıktı ve "Sadece beş dakika" dedikten sonra kolunu koluma kenetleyip "Ben sizi götürürüm" diyerek çekiştirmeye başladı.

"Teşekkür ederim" dedim bende. Oldukça nazik bir bayandı.

Asansör ile bir kat aşağıya indik ve hemşire hemen koridorun ilk kapısını açıp bana içeriyi gösterdi. "Alkolik olanlar burada, diğeri bir kat altta. Bu arkadaşlarınızla görüştükten sonra sizi oraya da ben götürürüm. Beş dakikaya sonra sizi almaya gelirim" diyerek gitti.

Açık olan kapıdan Sandalyeye yaslanmış bir şekilde gözlerini bana dikmiş esneyen Ahmet amca ile karşılaştım. "Günaydın" dedim fısıltıyla.

"Sana da günaydın, kendini daha iyi hissediyorsun dur umarım?"

"Evet, daha iyiyim."

"Annen uyanık mı?"

"Hayır, o uyuyordu ben odadan kaçarak çıktım. Yoksa asla göndermezdi beni biliyorsun" diyerek elimde olmada gözlerimi devirdim. Annem her zaman bana karşı çok sıkı kurallı ve korumacı olmuştu, ama artık büyümüştüm ve bu duyguları yaşamak istemiyordum.

"O zaman ben ona bir kahve alıp yanına gideyim" diyerek oturduğu sandalyeden kalkıp yanıma doğru yürüdü. Elleri ile kolumu sıvazlayıp alnımda ki dikişli yaranın hem yan tarafına bir öpücük kondurdu ve gitti.

Adam kesinlikle kız çocuklarına hasretti. Hayatı boyunca böyle bir hareketi hiç yapmadığını biliyordum, çocuklarına çok bağlı ve tam bir sert baba örneğiydi fakat yinede kız çocuklarına olan özlemini bir türlü anlayamıyordum. Beynimi birden istila eden bu bir sürü kız çocuk senaryolarını bir köşeye itip bir kaç adım daha attım ve Ömer ile Yağmurun yatakları görüş hizama geldi.

Yağmurun yatağının ayak ucuna oturdum. Başını kaldırıp hemen bana baktı. "Azra" dedi şaşırmış gibi.

"Efendim canım" diyerek serum takılı olan elini avucumun içine aldım.

"Dün senin yanına gelmeyi çok istedim ama almadılar, nasıl oldun kendini nasıl hissediyorsun" diyerek yatağında doğruldu.

"Ben iyiyim sen nasılsın."

"Bilmiyorum, sersem gibiyim sanki" diyerek gözlerini bir kaç defa kırpıştırdı

"Dünden kalma olduğundandır o."

"Annemi haberi var mı?" diye sordu tereddütle.

"Hayır Anneme senin için onun imza atmasını istedim, hastane ne dedi bilmem ama."

Yağmur önce Ömere baktı sonra bana doğru biraz daha eğildi "Dün neler oldu? Ben neden bir şey hatırlamıyorum."

"Kaza yaptık" dedim ve durdum. Acaba olanları olduğu gibi Yağmura anlatmalı mıydım, yoksa önce Berk ile konuşup ağız birliği yapıp ondan sonra mı olanlar hakkında konuşmamız gerekirdi, "aslında" diyerek söze başladım. "Bunlar hastanede konuşulacak konular değil, evde her şeyi daha detaylıca konuşa biliriz" diyerek konuyu uzatmaması için dua ettim.

"Olur" diyerek iç çekti ve tekrar Ömere baktı.

"Yağmur" diyerek onun bana odaklanmasını sağladım. "Ömerle aranızda ne var?"

Yağmur bana doğru eğilerek "Bende bilmiyorum" diye fısıldadı. "Dün ben paket teslimatında iken bir garson vardı bana bir kokteyl ısmarladı, ben kokteylimi içerken de Ömer geldi ve biz arkadaşlarla buradayız deyip beni masalarına davet etti. Ortamları çok hoş görünüyordu bende onlara katıldım, oyunlar oynadık vs. bayağı bir eğlendik, sonra ben çok kaçırdım galiba" diyerek dudaklarını büzüştü.

"Ben sizi bulduğumda öpüşüyordunuz" dedim imalı bir şekilde.

"Evet" derken yüzü aydınlandı birden. "Hayatımın devamını onunla geçirebileceğime dair yeminler ede bilirim şuan ama açıkçası onun aklı başına geldiğinde daha benimle görüşüp görüşmek istemeyeceğine emin değilim."

"Neden ki?" diye sordum şaşırarak. Yağmurdan bu tarz şeyler hiç duymamıştım, o normalde erkeklere takıl geç gözü ile bakardı.

"Bende bilmiyorum, birbirimizi tanımıyoruz bile" diye ekledi. Sonra ona bakıp tekrar bana baktı. İkimizde beraber kıkırdamaya başladığımızda Odanın kapısı açıldı ve beyaz önlüklü beni az önce buraya getiren hemşire bana bakıp "Vakit doldu" dedi.

"Tamam geliyorum" diyerek Yağmurun ayak ucuna oturduğum yatağından kalktım ve onu alnından öpüp "Sen benim tek kardeşimsin" diyerek yanından ayrıldım. Hemşirenin koluna girdiğim gibi tekrar Yağmura dönerek. "Serumun bittiği gibi odama gel."

***

Bir kat daha aşağıya indiğimde bu sefer hemşire bana kapıyı gösterdi fakat açmadı. "Beş dakika" diyerek yanımdan tekrar ayrıldı. Elimle at kuyruğumu düzeltim ve kapı kulpunu ola bildiğince yavaşça çevirdim.

"Gerçekten özür dilerim Berk ben böyle olacağını düşünmemiştim" İçerken Gülru'nun sesi geliyordu. O kız ne zamandan beri buradaydı.

"Sorun değil, bir daha kine daha dikkatli davranırız."

"Berk ya sana bir şey yapsalardı, ben sensiz asla yaşayamazdım."

"Gülru abartma." Berkin sesi çok bitkin geldi kulağıma.

"Seni seviyorum Berk, Lanet olsun ki seni seviyorum. Biliyorum bu yaptığımız şey bana çok yanlış geliyor, hazır çıkma şansımız varken çıkalım bu işten. Bırakalım bu saçma sapak işleri, bulaşmayalım artık, geleceğimize odaklanalım."

Daha fazla bu konuşmayı dinleyemeyecektim. Kapıyı araladığım gibi geri kapattım. Tık diye bir ses gelmişti kapatırken ama bunu umursamadan hızlıca asansöre doğru yürümeye başladım.

Ben onun için endişelenmiştim, ben onun için canımı tehlikeye atmıştım, ama o ne yapıyordu ben iki kat yukarıda hastane odalarında sürünürken o aşağıya sevgiliyle muhabbet ediyordu. Bir an ayakta duramayacağımı sanıp duvara tutundum.

"Azra hanım" diyerek birisi koluma girdi. Dönüp baktığımda beni buraya getiren hemşire kız bana kocaman gözlerle bakıyordu. "Görüşmeniz çabuk bitmiş."

"Uyuyordu rahatsız etmek istemedim" diyerek tutunduğum duvara yaslandım. "Bu serumlar insanın beynini bulandırıyor galiba."

Hemşire gülümsedi. "Aslında sizler için ne kadar önemliyse de insana kafa buldurdukları doğrudur."

Hemşireye bakıp burukça gülümsedim. En azından bugün birileri için gün güzel geçiyordu.

Biri Bizi Durdursun (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin