Yüzüme serpilen buz gibi suyla kendime geldim. Birisi saçımdan çekmiş başımı havaya dikliyordu.
"Sonunda uyandı herif abi."
Oturduğum yerde kıpırdamaya çalıştım fakat ellerimin ve ayaklarımın bağlı olduğunu anlayınca gözlerimi bir iki kere kısıp sağıma soluma bakındım. Eski püskü bir odanın içinde iki tane adam dikilmiş bana bakıyorlardı. Birisinin elinde sigara ötekinin de su bidonu vardı. Bidonu yere atıp saçımdan çekiştirmeyi bıraktı.
"Kimsiniz lan siz?" dedim fakat sesim zar zor çıkmıştı. Bir kaç kere boğazımı temizlemek zorunda kaldım.
"Bu gece geçici Azrailin olacağız gibi duruyor."
"Kimsiniz? Kimin adamlarısınız?"
Elinde sigara olan yavaşça yanıma geldi ve "Burada soruları sen değil biz sorarız aslanım" diyerek sigarasını açık olan sol koluma bastırdı.
Birden irkilerek kolumu geri çekmeye çalıştım fakat nafile, pezevenkler sıkı bağlamışlardı. Kolumda ki sızı bir müddet sonra yavaş yavaş geçmeye başladı ama derimin üzerinde hala yanan külleri hissede biliyordum.
"Geleceğin avukatı demek sensin ha" diyerek sigarayı söndüren adam etrafımda yürümeye başladı. "Kasların kuvvetliymiş ama zekanın pek olmadığı haberini aldık."
"En azından ben kendi zekamı kullanıyorum sen ise birilerinin köpeğisin ve onların dedikleriyke havlıyorsun, en azından ben senin gibi köpek değilim."
Adam sol çeneme sağlam bir yumruk attı ve saçlarımdan tutup başımı havaya dikledi. "Ulan gavat, köpek diye senin anana babana derler, kim bilir ne boklar karıştırdın da kendi kendine ölüm davetiyesi çıkarttın."
"En azından kendi geleceğim için uğraşıyorum milletin şamar oğlanı olmak için değil."
Adam tekrardan bana bir yumruk attı ve bu sefer çenemde ki sızının yanında birde çatlama sesi duyuldu odanın içinde.
"Abi dur ne yapıyorsun patrondan daha haber gelmedi, onu hırpaladığımızı öğrenirse canımızı okur."
"Ammada ödleksin lan sende, kaçmaya çalıştı zor kullandık bizde demeyi beceremiyorsun burada ne halt yemeye duruyorsun? Siktir git dışarıda patronu ara adamın uyandığını haber ver, o ne yapılacağını söyler sana" diyerek tekrar bana döndü ve "Gerçi senin gibilerin buradan anca ceseti çıkar ama neyse" diyerek kahkaha attı ve yerde ki bidonu alıp odanın ucunda ki musluğa doğru yürüdü ve bidonu doldurmaya koyuldu.
Odanın içini tamamen küf kokusu kaplamıştı ve her taraf leş gibiydi. "Adam dövmeye ne kadar maaş alıyorsunuz bari parası iyi olsa köpekliğin" diye sordum. Adamı konuşturmam ve kışkırtmam lazımdı ki bana en azından nerede olduğum hakkında veya kimin adamı olduğu hakkında ufak bir bilgi versin.
Azra ve Gülruyu en son baş başa bırakmıştım acaba durumları neydi? Benim geri dönmediğimi ve dönmeyeceğimi anladıklarında inşallah ortalığı ayağa kaldırmamışlardır.
"Senin hayalindeki maaş kadar var" diyerek su dolu bidonu getirdi ve dizlerimin üstüne koydu. "Sen benim maaşı bırakta soracağım sorulara cevap ver, kimin için çalışıyorsun? Çünkü bu iş üniversite öğrencisi işi değil."
Başımı kaldırıp adamın gözlerine baktım. "Anan için çalışıyorum sana söylemedimi" dedim sırıtarak.
Saçlarımdan tuttuğu gibi başımı suyun içine soktu. Kulaklarım suyun üstünde olduğu için "Eğer bugün senin ölüm emrin çıkarsa, bil ki ölümün benim elimden olacak" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biri Bizi Durdursun (TAMAMLANDI)
General Fiction"Seni o otelin lobisinde ilk gördüğüm gün asla senin ile ilgili böyle düşüncelere sahip olabileceğimi düşünmezdim. Sadece aksi ve mızmız kızın tekiydin benim gözümde, ama birde şimdi sana bakıyorum ve karşımda kalbime asla söz geçiremediğim bir kız...
