Bölüm 57 = Anlaşma

5.9K 265 23
                                    

Gözümü açtığımda tozlar içinde kaybolmuş bir odanın içinde buldum kendimi. Yatakta doğruldum ve etrafıma bakındım. Güneş çoktan batmıştı ve yatağımın yanında ki küçük yuvarlak gece lambası odayı aydınlatıyordu. Oda gerçekten küçüktü ve iki adet kapısı vardı. Yataktan kalktım ve bana en yakın olan kapıyı açtığımda tuvalet ve duş kabini gördüm. Bu kapıyı kapatıp bu sefer ötekine gittim ve kapıyı açtım.

Aslında kapının nedense içimde açılmayacağına dair bir his olmasına rağmen kapı birden açılınca oldukça şaşırarak etrafıma bakındım. Üst ve alt kata inen merdiven ve üç adet daha benim kapıma benzeyen kapı vardı.

Bir kaç adım daha attım ve birden yerde yansıyan gölgemin yanında bir gölge daha belirince çığlık atarak arkama döndüm. Siyah takım elbise giyinmiş iri yarı adamın teki bana bakarak "Günaydın efendim umduğumuzdan daha erken uyandınız babanız sizi bekliyor" dedi.

"Arkadaşlarım nerede?" diye sordum hemen. Şuan ne babamı görmek istiyordum nede başka birini, bizi çok pis bir şekilde oyuna getirmişlerdi.

"Buraya sadece siz ve kuzeniniz Poyraz bey getirildiniz efendim" dediği gibi bir adım geri gitti ve bana hemen çaprazlamadaki odayı işaret etti.

"Poyraz orada mı?" diye sordum. En azından o burada neler olduğunu biliyordur.

"Evet efendim" dediği gibi ona başımla teşekkür ettim ve hemen çaprazlamamdaki odaya yürümeye başladım. Yerler çok güzel bir şekilde kırmızı halı ile serilmişti ve evin içinde ki mobilyalar ne kadar toz içinde olsalar da oldukça şık ve pağlı şeyler olduğu belliydi.

Poyrazın bulunduğu odanın kapısına geldiğimde bir iki kere tıklattım ve beklemeden açtım. Poyraz yatakta yarı baygın bir halde buldum.

"Poyraz" diyerek yanına gittim ve yatağa oturarak onu hafiften sarmaya başladım. "Poyraz kalk." Onu dürte bildiğim kadar dürttüm fakat mırıldanıyor ama bir türlü gözlerini açıp tepki vermiyordu.

"Ona sana verilenden biraz daha fazla dozajda bayıltıcı sprey vermiş olma olasılıkları yüksek."

Babamın sesini duydum fakat duymamazlıktan gelerek uyumak ile uyumamak arasında olan Poyraza bakmaya devam ettim. "Lütfen kalk" diye fısıldadım.

"Azra gel de seninle konuşalım kızım."

"Benim seninle konuşacak hiç bir şeyim yok, bizi oyuna getirdiniz" diyerek Poyrazın elini sıkıca tuttum.

Birden babamın sol koluma dokunduğunu hissettim. "Hadi kızım gel, Poyrazda uyanınca yanımıza gelecektir" dediğinde istemsizce Poyrazın elini bıraktım ve ayağa kalkıp babamla göz göze geldim.

"Arkadaşlarım nerede?"

"Takıl peşime" diyerek birden yürümeye başladı.

İstemsizce de olsa odadan çıktım ve onun peşine takılıp merdivenlerden bir kat yukarı çıktık. Merdivenler bile son derece hoş bir kırmızı kumaş ile döşenmişti. Duvarlar gümüş renginde kağıt ile kaplanmış kenarlıklar ise Altın rengiydi tabi merdivenlerin tutacakları da.

Üst kata çıktığımızda ne koridor vardı nede başka bir şey, direk çalışma odasına çıktık ve odanın yarısı terasa açık boydan camlarla kaplıydı.

"Burası neresi?" diye sordum hemen.

Babam ise çalışma masasının karşısında ki sandalyeyi bana göstererek kendisi de hemen karşısına oturdu. "Burası benim yazları kullandığım çalışma odam, genelde pek gelmem ama acil durumlar için her zaman bilinmedik bir yer bulundurmak iyidir."

Biri Bizi Durdursun (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin