Selin
Vay Emre bey. Getirdin beni okula sen yoksun ortalıkta. Seni bi bulıyım ben haşat edicem haşat.
Aaa Maviş çocuk.
-Selammm!!
Ali:Selam. Aa sen miydin?
-Evett! Ne broşürü bu?
Ali:Kamp var. Sende gelsen çok güzel olur aslında.
-Eğer çok istersen gelirim.
Ali:Çok çook isterim.
-O zaman bende gelirimmm!!
Gülümseyerek birbirimize baktık.
Ali:Ben çok yoruldum ya. Biraz oturucam sende gelsene.
-Tamam geliyim. Hem konuşuruz.
Kafeteryaya indik.
Ali
Çok masum bi kız. Nazlının yaptıklarını hakkettiğini düşünmüyorum. Şimdi özür dilicem.
-Bişey içmez misin?
Selin:Bi kahve alırım.
-Tamam ben alıp geliyorum.
Gittim aldım ve geldim.
-Buyur.
Selin:Teşekkürler.
-Aslında ben... lafımı bitiremeden o konuşmaya başladı sonra aynı anda "özür dilerim" dedik.
-Özür dilemesi gereken benim.
Selin:Yok ne özürü yaaa. Hem benim de dilemem lazım.
-Aslında Nazlıyla konuşman lazım. Ama o hayatta özür dilemez.
Selin:Sorun değil yaa. Ben kin tutmam. Ne zaman bu Kamp.
-Yarın akşam.
Selin:Kaç gün kalıcaz.
-3 gün.
Selin:Ben hemen hazırlanıyım o zaman.
-Ben bırakırım seni eve.
Selin:Emreyi bulsam ben giderim.
-Boşver Emreyi ben bırakırım.
Selin:Iyi madem bırak beni eve. Mavişş!!
-Önden buyrun hanımefendi.
Böyle böyle eve gittik.
Selin:Beni evde bekler misin eşyalarımı hazırlayıp seninle gelicem.
-Burda da beklerim.
Selin:Hayır yaa eve gell!
-Iyi Tamam.
İçeri geçtim. Oturma odasında bekledim onu. Sonra ayak sesleri duydum. Oturma odasına girdi. Ama Selin değil...