Tuğçe
Sonunda geldik. Bu çantayla nerdeyse yere yığılıcaktım.
Çantayı kenara koydum. Nazlının yanına gittim.
-İyi misin?
Nazlı:Hayır değilim.
-Özür dilerim. Bana daha fazla küs kalma.
Nazlı:Senin suçun değilki. Şimdi dank etti kafam.
Sıkıca sarıldık birbirimize.
-Ohh be!! Özledim seni. Bişey sorucam kıyafet nerden buldun?
Nazlı:Selin seçti.
-Karıştırıyım mı çantanı?
Nazlı:Karıştırrr.
Aliden çantayı aldım. Nazlının yanına çimene oturdum.
-Ohaaa çok güzel bunlar.
Nazlı:Kıyafet işte.
Arkadan biri gelip yanımıza oturdu. Aaa Selinmiş.
Selin:Tarzdan anlıyosun.
-Anlamak değilde. Modaya bayılıyorum diyelim.
Nazlı:İsterseniz ben gidiyim.
Selin:Neden ya otur.
Nazlı:Ben tarzdan anlamam.
Selin:Anlatırız o zaman.
-Aynen biz sana anlatırız.
Nazlı:Bu güzel doğada sizin bahsettiğiniz yapay güzellikleri dinleyemem.
-Mızmız Nazlı.
Nazlı:Hııı mızmız ayağım acımasa koşarak kaçardım şuan.
Selin:Neden ya bence moda güzel bişey.
Nazlı:Yapayyy!!
-Hıhı sen öyle san.
Arkadan Müdür bağırdı.
Müdür:Görev dağılımı yapıyorum toplanın.
-Nazlı sen yürüyebilir misin??
Nazlı:Yürürüm ya.
Nazlının kalkmasına yardım ettik müdürün yanına gittik.
Müdür:Herkes gelirken kimle oturduysa onun yanına geçsin.
Emre yanıma geldi kolunu omzuma attı.
-Öhöm öhöm!!
Emre:Pardon.
Herkes sustu ve müdürü dinlemeye başladık.