Nazlı
Savaş'ın karşısına öyle mal gibi oturdum. Açıkçası söylemekte zorlanıyodum. Sadece boş boş yüzüne bakıyodum. Bu olaydan sıkılmış olmalı ki lafa o girdi.
S:Nazlı eğer bana aşık olmadığını falan söyliceksen rahat söyle. Saygı duyarım.
-Aslında tam tersi.
S:Nasıl yani?
-Beni hiç kesmeden dinle anlatıcam.
S:Tamam.
-Aslında başlarda sana çok gıcık olmuştum. Bana arıza deyip durduğun için çıldırıyodum. Bide nasıl olduysa her yerde karşılaşıyoduk. Buna dahada sinir oluyodum. Ne kadar karşılaşsak da Adam akıllı konuşamamıştık hiç. Kolyemin kaybolması bi işaret olmalıydı ki bizi yakınlaştırdı. Ardından senin başlattığın sevgili oyunuyla daha yaklaştık. Aramıza giren şeyler oldu. Kavgalar falan. Çünkü ikimizde inatçıydık. Sonra Ülkü falan geldi. Bide çocuğun çıktı. Ben Baran yüzünden kimseyi görmüyodum. Bana gelip aşık olduğunu söylemen beni uyandırdı ve bişey farkettim.
S:Ne fark ettin?
-Meğerse bende sana aşık olmuşum.
Bişey demeden öylece baktı. Bi tepki versin istiyorum. Bana bi cevap versin. -Aşık oldum dedim Savaş. Cevap versene.
Yine cevap alamadım.
-Cevap vermiyosun demekki. Bende şarkı söylerim o zaman. Belki üstümüzden bir kuş geçeerr. Kanadından bir tüy düşer. İner döne dönee gök...
Kendimi Savaşın dudaklarında buldum. Onun öpücüğüne onun gibi karşılık vermeye çalıştım. Öyle karşılık verince birbirimizi sömürürcesine öpmeye başladık.
Kapının çalmasıyla durduk.
-Ben bi kapıya bakıyım.
Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm manzara beni şok etti.
Karşımda annem ve Tuğçe'nin annesiyle küçük kız kardeşi vardı.
-Anne!
A:Kızım.
-Neden kapıyı çaldın ki sen?
A:Camları açık görünce biri vardır diye tahmin ettim. Ne işin var bakıyım burda?
-Arkadaşımdan notları alıcam. Sessiz bi yere gidelim dedim.
A:Kimmiş o arkadaş?
-Boşver anne. Biz gideriz şimdi.
A:Hayır kalıyosunuz. İlk onunla tanışıcam sonra yukarda notları alırsın.
-Ama an...
İçeri girdi. Savaş hemen ayağa kalktı.
A:Meraba canım.
S:Sizede meraba.
A:Nazlı'nın nerden arkadaşısın sen?
Annem çok açıksözlü biridir.
S:Okuldan. Aynı okuldayız.
A:Adın?
S:Savaş. Savaş Aras.
A:Sen Mehmet Aras'ın oğlu musun?
S:Evet.
A:Benim eşimin çok iyi arkadaşıdır Mehmet Bey.
S:Tesadüf.
A:Siz çok küçükken seninkiyle benimkini evlendiricem derdi hep baban kızım.
-Şaka mı bu?
A:Değil. Ama şimdi kararını bilemem. Babamın beni sevdiğim kişiyle evlendirmek istemesi kulağa hoş geliyordu.
A:E hadi siz notlarınızı verin birbirinize.
Beraber bahçeye çıktık. Elime sus olsun diye yukarda bulduğum bi kaç defteri aldım.
Yanyana oturduk. Deftere bişeyler karalıyodum.
S:Baban geleceği falan mı görüyo?
-Aslında Hayır. Ama bu isabet olmuş.
S:Aradaki engeller de hesaba katılsın mı?
-Hayır katılmasın. Sadece sen ve ben.
S:O zaman bencede isabet olur. Özellikle de sen ve ben tek başımıza bi odada ve gece.
-Neyi ima ettiğini anlamadım sanma ama senin düşündüğün kadar kolay bi kız değilim.
S:Savaş deyip kollarıma atladığında bu lafı sana yediricem.
-Ben öyle bişey yapmıcam sende yediremiceksin.
S:Uyuz musun sen?
-Arızayım. Arıza.
S:Tamam arıza kız.
Dudağımdan öptü. Biraz kızardım.
-Camdan annem görseydi nolurdu acaba?
S:Sevdiceğimi öpüyorum derdim.
-Ben onaylamazsam bunu. Nasıl kanıtlıcaksın?
S:Çillerini ve yüzünün kırmızılığını görmüyo musunuz? Derdim.
-Tamam sus uyuz.
Savaşın telefonu çaldı. Çekinmedi yanımda açtı.
S:Emre beni uğraştırma Bro söyle anneme Savaş onunla evlenmicek onun sevdiği var de.
E:Manyak mısın lan? Haşlar beni annen.
S:Hadi bay kardeşim baay.
Telefonu kapadı.
Bişey güneşin bize doğru gelmesini engelliyodu. Kafamı kaldırdığımızda gördüğümüz manzarayla şok olduk.
Melek hanım gelmişti.
M:Yürü Savaş!
Savaş Melek hanımı kenara aldı. Meraktan onları dinledim.
S:Bak anne sustum sustum bindin tepeme. Ben o kızla evlenmiyorum bunu sok kafana ve eğer eve yani kendi evine geri dönmezsen seni kovmak zorunda kalıcam.
M:Çocuk nolucak Savaş?
S:Ister o baksın ister ben. Fark etmez hiç. Şimdi git anne.
Sanırım kurtulmuştuk. Melek Hanım çıktı ve gitti. Bizde oturmaya devam edip annemlerin gitmesini bekledik.