Selamın aleyküm arkadaşlar. Bölüm biraz geç geldi ve kısa oldu ama size söz veriyorum bir dahaki bölüm daha uzun olacak.
İyi okumalar...
Umut sanki "yokluğumda hasretimi çekiyormuşsun duyduğuma göre" deyip eski kalıcılığına devam etmeye gelmiş gibi. Bana gülerek ve göz kırparak "yanımda senin için umudun şekil almış halini de getirdim." diyor. Ama yanlış, o geldiği için umut gelecek cesareti buldu kendinde.
Yüzümdeki aptal sırıtışa engel olmaya çalışıyorum. Gözlerimin şaşkınlıktan büyüdüğünü ve içten içe bununla ilgili dalga geçtiğini de biliyorum.
İçinde bulunduğum durumu unutmuş gibi bir halim vardı. Onu görünce dünya durmuş, dertler yok olmuştu.
Uzun süren sessizlik sonucunda bana balkonun kapısını açmam için işaret etti. Beynim ve mantığım yerini kalbime bırakmıştı. Kalbim ise tüm dengemi bozacak kadar vücudumu ele geçirmiş gibiydi.
Kapıyı açtığımda hemen içeri geçti. Odam buram buram o kokmaya başladı. Kalbim umduğu huzuru yaşarken yüzüm unuttuğu gülümsemeyi tekrar bulmanın sevinciyle gülümsüyordu.
Ama olmadı... Hiçbir şey hiç bir acı unutulamaz değil mi? Unuttuk deriz bazen artık hatırlamıyorum deriz ama işte bir anlık bile aklımızdan geçince sanki o acıyı yaşadığımız ilk günmüş gibi gelir bize. Şuan olduğu gibi...
Neden geldiğini,nasıl geldiğini bilmiyorum. Bilsem bile bir şeyler değişir mi emin değilim.
Gerçekler beynimde yankılanırken umut sessizliğe gömüldü, yüzümdeki gülümseme anında soldu ve kalbimin diretmesini kulak ardı ederek, duygularımı saklamaya çalışarak, yeniden tüm denge kontrolümü mantığıma devretmiştim. Yüzüm yere eğikti şimdi. Belki benim suçum yoktu ama yaşın yanında kuru da yanıyordu.
Gözlerimin mutluluktan dolmasını istiyordum şimdi ne kadar bakmak istesem de onun gözlerine bakamadığımdan değil.
"Elif.."
Sesi midemde ki kelebekleri tekrar aktif hale getirmişti. Beraberinde hüznü de...
"Neden geldin?"
Bunu söyleyebilmiş miydim cidden.
"Ben... Seni bu odaya kapattıklarını duydum ve o yüz..."
Şaşkın şaşkın suratına baktım.
"Sen nereden biliyorsun ki?"
"Aslında..." Kapıdan kilit sesleri gelince bakışlarımı sesin geldiği yöne çevirdim.
"Elif. Aklın başına geldi mi? Gelse de bir şey ifade etmiyor ama olsun."
Yağız'ın sesiyle hemen harekete geçtim.
"Saklan."
"Ne?"
"Ali Yağız geliyor saklan diyorum neyini anlamıyorsun?"
"Saklanmam."
"Sebebini sormayı sonraya erteliyorum. Şuan yalvarıyorum Saklan."
"El.."
"Beni seviyorsan..."
Durdu. Şuan bana anlam yükleyebileceğim bakışlarla bakıyordu ama yanlış zaman!
"Lütfen."
Dolabı işaret ederek kedi bakışları yolluyordum.Bıkkın bir nefes verdi ve gayet yavaş adımlarla yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÖL YAĞMURUM
SpiritualAşk insanın hayattan gelen en güzel emrivakisidir ve aşk hayatın planlara dayalı kısmında olmayacak kadar delice bir duygudur... Öldürmek istediği kıza tutunan genç bir adam ve hiçbir şeyden haberi olmayan masum bir kız... Genç kız, adamın kurumuş ç...