Selamın aleyküm canlar 😊 Yeni bölüm biraz geç geldi farkındayım ama uzun bir bölüm bekliyor sizi. Umarım seversiniz :)
Elimden alınan telefonum, evden dışarıya neredeyse adımını atamayan ben ve 5 gündür Ali'yi göremeyince kendinde eksiklik hisseden kalbim. Ah ne güzel bir hafta geçiriyorum değil mi? Hayallerimi süsleyen 1 haftanın ardından bu 5 gün tokat gibi gelmişti.
Yatağımda oturmuş kitabımı okurken son cümlesini de az önce okuyup kitabı nihayete erdirince 5. günün 4. kitabını da kütüphanemin okunan kitaplar bölümüne yerleştirmiştim.
Her karakterde biraz kendimi bulmam kitap aşkımı körüklüyordu. Yeni hayatlar, yeni insanlar... Birde o büyülü maceraların sonuna gelince bunların hiç yaşanmamış olduğu gerçeğini hatırlamak...
Kitaplar yeni hayatlara açılan birer pencere görevini görürken her bir kelimesini yazanlar bu hayatların mimarı oluyor...
O gün eve gelince annem elindeki fotoğrafları gösterip bir açıklama beklediğini söyledi. Bunlar Ali ve benim fotoğraflarımız olmasıyla beraber birbirimize yakın olduğumuz fotoğraflar olunca hayli zor oluyor açıklaması. Annemin eline nasıl geçmiş hiçbir fikrim yok.
Hasılı annem önce sakin sakin dinlemişti tabi ama sonra bunun cezasını çekeceksin diyerek beni bu hapis hayatına mahkum etmişti.
İlk günleri Can'ı kafaya alan Ali bir şekilde haber gönderse de annemin öğrenmesiyle Can bile bir şey yapamıyordu. Bu işin en iyi tarafı ise Can ve Ali'nin kurduğu bağdı. Can Ali'den bahsederken Yağız'da bulamadığı ağabeyliği bulduğunu söylüyordu. Buna şüphesiz çok mutlu oluyordum ama annemin katı kuralları herkese çatmama sebep olduğundan aklı selim düşünme yetimin bir bölümünü devre dışı bırakmıştım.
Ağzımın kuruduğunu fark edince şu içmek için aşağı indim. Annem kapının orada biriyle konuşuyordu ama pek umursamayarak mutfağa geçtim. Suyumu içtikten sonra tekrar odama çıkacakken merdivenlerin ilk basamağına adım attığımda duyduğum sesle yerimde çakılı kaldım.
Sol yanımın eksik parçası olan bu ses Ali'den başkasının sesi değildi.
"Size az bile. Hem kızımı kaçır, gönül hırsızı ol. Sonra gelip yalvar."
"Efendim ben kızınızı seviyorum ve onunla evlenmek istiyorum... Zaten evliyiz sadece kağıt üstünde de evli olacağız."
Ali ne demişti böyle! Benim duyduğum şeyi annemde duymuştu değil mi! Az sonra burası annemin sesiyle 7.8 şiddetinde deprem meydana getirebilecek derecede sarsılabilirdi.
"Ne! Sizin aklınız yerinde mi! Sen deli Elif deli! Aklınızı mı kaçırdınız siz!"
Olaya müdahale etmemin vakti gelmiş bulunmaktadır. Gazamız mübarek olsun.
"Anne?"
Sesimi duyunca kapıyı biraz daha araladı ve Ali'nin solgun, zayıflamış yüzüyle karşılaştım. Özleyen yanıma şuan onun boynuna atlamamak konusunda zor söz dinletiyordum.
"Elif bu adam ne diyor!"
Gözlerimi Ali'den çekip anneme çevirdim. Resmen neon ışınları saçan bakışlarının altında az sonra idam cezasına çarptırılacak bir mahkum kadar çaresizdim.
Bir Ali'ye bir bana bakan gözlerini önündeki merdivende sabitleyip hiddet dolu sesiyle "İkinizde içeri geçin!" Diye bağırdı.
Ben kurbanlık koyun misali ellerim önümde bağlı, kafam yere eğik bir şekilde içeri geçerken göz ucuyla gördüğüme göre Ali her zamanki dik duruşundan taviz vermeyerek ilerliyordu. Annem ise arkamızdan söylene söylene bizi takip ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÖL YAĞMURUM
Tâm linhAşk insanın hayattan gelen en güzel emrivakisidir ve aşk hayatın planlara dayalı kısmında olmayacak kadar delice bir duygudur... Öldürmek istediği kıza tutunan genç bir adam ve hiçbir şeyden haberi olmayan masum bir kız... Genç kız, adamın kurumuş ç...