Selamın aleyküm dostlar. Biliyorum bölüm gecikti ama 2 günlük bir İstanbul yolculuğu yapmak zorunda kaldım. İnanın bölümü yolda tamamladım. İnşallah beğenirsiniz.
İyi okumalar...
Düşüncelerimi istila eden bir çift göz var... Hayatımda bulunan hem mutlu hem de en hüzünlü anlarımın mimarı bir çift kara göz... Şimdi hangi tanımlandıramadığım duyguyu konuk ediyor zamanımın en onsuzluk kısmında bilmiyorum. Belki özlem, belki korku... Belki de hepsinin toplanıp bir kavram altında tutulan bi hissiyat.
Zamanın en onsuz kısmı... 2 haftadır bu zaman dilimi içerisine hapsolmuş gibiyim. Bunun nedeni ise bana mavi gözleriyle daha önce hiç rastlamadığım, bilmediğim bir bakışla bakan babam. Haklı. Yerden göğe haklı. Ama en azından bir kere bile olsa beni dinlemesi gerek. "Ben hala senin kızınım baba." Demem gerek. "Ben hala senin yetiştirdiğin Elif'im..."
"Baba... Yalvarırım dinle. Eğer hak vermezsen tamam razıyım her cezaya. Ama beni bu şekilde cezalandırma. Susma baba. Allah aşkına susma."
Yakarış dolu kelimelerin ardından yumuşayan siniri hafta boyunca uğraştığım şeye ulaştım demekti.
" Ben her şeyi en başından anlatacağım. Ama dinle. Dinle ki içimde ki bu ağırlığı al."
Yatağımın boş kalan yerine de kendi oturunca bakışlarını karşıdaki dolaba çevirip bekledi. Fırsattan istifade hemen başladım anlatmaya.
"Baba ben aslında halama gitmedim."
Hayretle bana döndü. Sonra devam et der gibi baktı ve tekrar dolaba sabitledi bakışlarını.
"Aslında Ali... Ali beni kaçırdı. Ama bunun sebebi malesef Yağız..."
Yüzünü dönmese de bu sefer yan duruşundan bile anlaşılıyordu hayret nidasi koparmamak için zor tuttuğu kendini.
"...Yağız hani 2 yıl kadar bir süre gelmemişti eve. Arayıp tarayıp bulamamıştık hani. O sırada meğersem Ali'lerin şirketinde işe girmiş. Daha sonra Ali'nin kardeşine kafayı takmış ve ne yapıp edip evliliğe ikna etmeyi başarmış. Asıl amacı ise şirketin başına geçmek. Bir gün Yağız bu kızı aldatıyor. Tabi kız bunu öğrenince ağabeysine söylüyor ve ortaklık mıdır nedir bozuluyor. Buna çok sinirlenince..."
Her şeyi tüm çıplaklığıyla anlatırken söyleyeceğim şeyi söyleyip söylememek arasında tereddütte kaldım. Bu yaptığım... Ah evet! Doğruydu.
"... Sinirlenince kimsenin olmadığı bir sırada eve gidip kızı sakat bırakmış."
Babamın yumruk olmuş eline uzattım elimi ama tutmaya cesaret edemeden çektim. Bu çok çok berbat bir histi. Ömrü hayatım boyunca bu denli kötü hissetmemiştim kendimi...
"Sonradan anne babaları da trafik kazasında ölmüş. Kız... Yani Elif dayanamayıp intihar etmiş. Ali de bunu yapanın Yağız olduğunu yaklaşık 4-5 ay önce öğrenmiş ve kısasa kısas deyip beni kaçırdı. Ama kendi ağzından söyledi pişmanlığını. Zaten hiçbir şey yapmadı. Serbest bıraktı beni. Billahi bir şey olmadı."
Babam beklenilmeyecek bir sakinlikle ayağa kalktı ve bana dönüp "Onu buraya çağır." Dedi.
Nedenini sormak için ağzımı açmıştım ki "Özrün en büyüğünü borçluyuz." Diye susturdu.
Şaşkınlıkla bakarken biranda onaylarken buldum kendimi. Ne yani! Bugün? Ali? Bize? Buna kalp dayanmaz!
İçimden babama sarılmak gelirken soğuk tavırları hem gerilememe hemde içimin burkulmasına sebep oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÖL YAĞMURUM
SpiritualAşk insanın hayattan gelen en güzel emrivakisidir ve aşk hayatın planlara dayalı kısmında olmayacak kadar delice bir duygudur... Öldürmek istediği kıza tutunan genç bir adam ve hiçbir şeyden haberi olmayan masum bir kız... Genç kız, adamın kurumuş ç...