28. BÖLÜM

6.6K 454 31
                                    

Selamın aleyküm arkadaşlar. Yeni bölüm biraz uzun bir zaman sonra olsa da geldi. Beklettiğim için kusura bakmayın :) Bu konu hakkında zaten gerekli açıklamayı yapmıştım.

Finale çok az kaldı. Bu hikaye gerçekten benim için bir dönüm noktası oldu. Kendimden bir parça gibiydi. Yazarken bir hobi olarak değilde ihtiyaç olarak yazdığımı hissettim. Ayrılık zor olacak ama her başlangıcın bir sonu vardır. Bu bir veda değil. Yeni karakterlerim zihnimin bir köşesinde, sizinle tanışmak için sabırsızlanıyor... Beğenmeniz ümidiyle...

İyi okumalar...

Bıkkınlıkla nefes verip Ali'ye döndüm ve ısrar ve inatla giyme diye direttiği 3. elbisemi de beğenmediğinde "Ali artık gitsek. Bak geç kalıyoruz." dedim.

Annemin Ramazan'ın son gününden bir önceki gün çağırdığı iftara gideceğimiz sırada üzerime giydiğim borda, yazlık boydan elbisemi beğenmediğinden lacivert elbiseyi zorla giydirmişti. Onu da beğenmeyince koyu yeşil tonlarında bir elbise giymiştim. Şimdi bunu da beğenmeyince artık başka elbise giymeyeceğimden emin olduğum bir bakış yollarken, hızla şalımı da bağlayıp Ali'nin bir şey demesine fırsat vermeden elinden tutup aşağı indirdim.

"Elif-"

"Ali, yabancı bir yere değil anneme gidiyoruz. Neyin inatı bu?"

"Bak karıcım bu elbise o güzel yüzünü ve gözlerini ne kadar ortaya çıkardı farkında mısın bilmem ama ben gayet iyi farkındayım. Kötü olan bunun farkında olan yalnızca ben olmayacağım."

"Yanımda olacağın için bir sorun arz etmiyor bu durum?"

"Evet ama annemde yanımızda olacak ve ben onun yanında kimseyi dövmek istemem."

Merdivenlerden indiğimizde sinirle homurdandı ve "Tüm dolabını yakacağım en sonunda."

"Yak da gör."

Dudaklarımı kemirirken elinden tuttuğum elimden tutup beni kendine çekti ve yaklaşarak "O dudaklarını kemirerek kırmızılığını iyice belli etme çimen göz. Yoksa annem bile durduramaz beni."

Her yaklaştığında kesilen nefesim bu alışkanlığını hala terk edememiş olmasıyla beraber bunu yalnızca kendi içimde saklayamıyor Ali'nin de fark etmesini sağlıyordu. Ve yandan gülüşüyle utangaç olduğumla ilgili bir şeyler söyleyip kızaran yanaklarımı izliyordu.

Başımı onaylar biçimde salladıktan sonra arabaya doğru yöneldik.

Arabaya binince aklıma yeni geldiği için "Söylemeyi unuttum annem sadece bizi davet etmemiş." Dedim.

"Hah tam oldu! Tek de değiliz. Kimmiş?"

"Samira'yı ne zamandır görmüyormuş, Özgür'de olmazsa olmaz dedi."

"Bunlar bizim kuyruğumuz mu?"

"Ali!"

"Yanımızdan ayrıldıkları mı var?"

Gülerek basan sıcakla camı açtım. Ali göz ucuyla bunu fark etmiş olacak ki torpidodan siyah bir gözlük çıkarıp bana uzattı.

Artık sinir bozucu olmaktan çok gülme isteği uyandıran bu halleriyle elindeki gözlüğü alıp taktım.

Evimize 20 dakika kadar uzaklıkta olan annemlere gelince hızlıca aşağı inip kapıyı çalmaya başladık.

Annemin telaşla "Geldim, geldim!" diyen sesimi duyunca ikimizde gülümsedik. Anneme sıkı sıkı sarılırken merdivenlerden inen Can'a da aynı şekilde sarıldım. Can'ın 3-4 aydır gerek babamın ölümü gerek her şeye rağmen girdiği üniversite sınavıyla çöken yüzü bugün gülümserken bende bu görüntüyle içten bir tebessüm sundum.

ÇÖL YAĞMURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin