Sadece birkaç günde yüz yirmi üç okuma ve çok mutlu oldum arkadaşlar. İyi ki varsınız :)))
‘’İşte yeni evimiz!’’ Annem anahtarı kapının deliğinden çıkarıp ardına kadar açtı. Havaalanından sonra hemen eve gelmiştik. Oturduğumuz mahalle güzeldi ve okulun birkaç sokak ötesindeydi. Evdeki eşyalarımız yerleştirilmişti. Sadece bu ev biraz daha büyük ve güzeldi. Bahçesi vardı ve kocamandı. Bahçede salıncak, oturmak için küçük hasır masa ve sandalyeler vardı. Kapıdan içeri girip birkaç adım attım. Fotoğraf çerçeveleri bile yerleştirilmişti. Dolabın içi de doluysa sanırım şaşırmazdım.
‘’Güzelmiş.’’ Dedi babam o da bu kadarını beklemiyordu. ‘’Bavullarımız nerede?’’ diye sordu ardından.
‘’Odalarımızda!’’ Annem mutfaktan seslenmişti. Onun yanına gidip mutfağa göz attım. Eski mutfağımızdan kat kat büyüktü ve duvar yerinde sürgülü camekan vardı. Sürgüyü çekip bahçeye çıkabiliyorduk. Dolabı açtım. Boştu. Sıcak çikolata hayallerim şimdi suya düşmüştü.
‘’Eşyalarını dolabına yerleştir Nora.’’ Dedi annem. Kafamı sallayıp itiraz etmeden mutfaktan çıktım ve merdivenlere yöneldim. Son basamağı da çıkınca holde odamı aramaya başladım. Üç kapı vardı. İlk iki kapıda odamı bulmuştum. Biri annem ve babamın diğeri benim odamdı. Kendi odamı bulduğum için öteki odaya bakmadım ama bir tarafım öteki kapıyı da açmamı söylüyordu.
Aç o kapıyı.
İç sesimi dinleyip kapıya doğru ilerledim ve kolunu sıkıca tutup açtım. Burası bir oda değildi. Kapkaranlıktı ve aşağıdaki bodruma giden –öyle tahmin ediyorum- tahta merdivenler vardı. Elimi yandaki duvara yaklaştırıp dayadım ve aşağı yukarı doğru sürtmeye başladım. Işığın düğmesine benzer sert bir şeye elim çarpınca bastırıp ışıkları açtım. Birden gözlerim kamaşmıştı, karşımda bir süliet gördüm. Aniden irkilip sarsıldım ve kalçamın üstüne düştüm. Tekrar baktığımda yoktu. Sanırım gözlerim karanlığa alışmıştı ve ışığı açtığımda bir hayal görmüştüm. Sarı ışık her yeri aydınlatmasa da karanlık olmasını engelliyordu. Ayağı kalktım ve duvara tutunarak merdivenlerden aşağı dikkatlice indim. Her adım attığımda merdivenler gıcırdıyordu. Son basamaktan da indiğimde etrafıma dikkatlice baktım.
Burası korkutucuydu.
Bir adım attığımda kendimi sertçe yerde buldum. Acıyla inledim, ayağım bir şeye takılmıştı ve canım çok yanmıştı. Ayağımın takıldığı şeye baktım. Bu demir bir zincirdi. Dikkatlice ayağa kalktım. Burası garip bir şey kokuyordu. Kesici aletler ve pencerelerin kenarlarında garip bir toprağa benzer şey vardı. Hafifçe yaklaşıp parmağımı toza değdirdim ve dudaklarıma götürdüm, bu kekikti. Etrafıma dikkatlice baktım. Her pencere kenarında merdivenlerin her basamağında kekik vardı. Dikkatlice adım atarak tekrar etrafıma bakındım. Beyaz bir derin dondurucu vardı. Yanına yaklaştım ve elimi yavaşça üstüne koyup hızlıca kaldırdım.
Boştu.
Kalp atışlarım hızlanıyordu. Kapağında tırnak izlerine benzer, ama herhangi bir kadın tırnağının yapamayacağı çizgiler vardı ve derin dondurucunun kilidi vardı. Kilit yere düştüğünde korkarak irkildim az daha derin dondurucunun içine düşüyordum. İçine de baktığımda o tırnak izlerinden vardı. Burada ne yapmışlardı böyle? Kafamı yan tarafa çevirdim. Tasmalar, zincirler, bıçaklar burası bodrumdan daha çok işkence odası gibi bir yerdi. Arkamı döndüğümde babamı gördüm ve yerimden sıçrayarak derin dondurucunun içine düştüm. Kapakta üstüme kapanmıştı. Nefes alışverişimi düzene sokmaya çalışırken babam gelip kapağı açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Feel Me.
Fantasy*TAMAMLANDI* Nora Williams, on yedi yaşında yaşadığı sahte dünyanın içindeki gerçekliğin farkında olmayan biricik bir genç kız. Sevgilinizin ve en yakın dostlarınızın birer kurt adam olduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız? Ya da annenizin bir büyücü...