Sabır.
Beş harf, iki hece, tek kelime.
Sabır.
Gözlerimi ilk dersten beri telaş içinde ezberlemeye çalışıp bir türlü başaramadığım lanet kağıttan kaldırıp saate çevirdim.
13:25
Daha yirmi dakika vardı. George' un sürekli mırıldandığı lanet olası şarkıdan kurtulmam için koca bir yirmi dakika vardı.
Tamam anlamadınız, anladım. Saçma bir cümle oldu ama susmanızı öneririm, fazla sinirliyim.
İlk iki dersim fizik olduğu için fizik laboratuvarındayım ve benimle birlikte bu dersi George ve çok sevdiğim arkadaşım (!) Jennifer' da alıyor.
Ne güzel değil mi? Sevgilimi elimden almak isteyen bir kaltak ve bozuk plak gibi sürekli aynı şarkıyı mırıldanan dostum ile aynı sınıftayım.
Elimdeki "Beni o güçlü hafızan ile yalayıp yut Nora!" diye bağıran kağıda acıyla baktım. Gözlerimi sıkıca yumup sinirle George' un kolunu cimcirdim.
'Aov!' diye bir ses çıkarıp kolunu ovuşturarak bana döndü George.
"Açık ve öz konuşacağım Georgie. Elimdeki kâğıt pazar günü, yani iki gün sonra gelecek konsey üyeleri için ezberlemem gereken son kâğıt parçası. Eğer bu kağıdı ezberleyemezsem ve onların önünde rezil olursam ilk önce annem beni öldürür. Sonra yarışmada bir halt bilmediğim için ben kaybederim ve bir kazığa diri halde oturtulup ateşe atılırım. Ondan sonra da Skyler ilk önce o büyücüleri ve sonra da seni öldürür. Yani ikimiz de ölürüz. Anladın mı?"
Çok sakin ve doğru bir şekilde konuştum. George gözlerini ve ağzını bir karış açıp bana bön bön baktı. Sonra da açık olan yerlerini yavaşça kapatıp kafasını salladı.
"Çenemi kapatacağım." deyip kafasını hızla aşağı yukarı salladı.
"Teşekkür ederim George." deyip omzuna elimi koydum ve sıktım.
George aslında tamamen benim için yanıma oturmuştu. Jennifer kesinlikle bir pislik yapıp benim sinirimi bozacaktı ve işler kötüleşecekti. O da beni sakinleştirmek için yanımda duracaktı. Tahminen ben Jennifer' ın sarkık burnuna yurmuğumu geçirirken beni tutacak ya da sınıftan çıkaracaktı. Tüm plan buydu işte.
Gözlerimi George' dan çekip bana sinsi bir gülümseme ile bakan Jennifer' a çevirdim. Gözlerimiz birkaç saniye buluşunca alayla devirip bakışlarımı kağıdıma çevirdim ve tekrar okumaya başladım.
Onunla uğraşıp zaman kaybedemezdim.
Nathan Anlatıyor;
Ellerimi Rebecca' nın saatlerdir duvardan duvara çarptığım saçlarından çekip kot pantolonuma sildim.
"Bana yeni bilgiler lazım gerizekalı! Nora' nın büyücü yarışmasına hazırlandığını bende biliyorum. Bana Skyler pisliğine tam belden bir hamle yapıp hem Nora' yı hemde onu devirmem için yeni şeyler söyle!" diye bağırdım.
Rebecca ağzındaki kanı tükürüp ayağa kalkmaya çalıştı.
"Biri var..." dedi fısıltıyla ve acıyla inledi.
"Kim o biri!" diye bağırıp karın boşluğuna bir tekme atacakken Oliver beni kolumdan tutup çekti. Ona dişlerimi sıkarak baktım.
"Jennifer diye bir kız." deyip tekrar tükürdü ve soluklandı. Epey dayak yemişti.
"Kör kütük Skyler' a aşık. Onu Nora' nın elinden almak için her şeyi göze alır." Deyince suratım da sinsi bir sırıtış belirdi.
"Eğer kızı kendi tarafina çekmeyi başarırsan zehir gibi aklınla Nora ve Skyler' ı halt edebilirsin." dedikten sonra dudaklarındaki kanı sildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Feel Me.
Fantasy*TAMAMLANDI* Nora Williams, on yedi yaşında yaşadığı sahte dünyanın içindeki gerçekliğin farkında olmayan biricik bir genç kız. Sevgilinizin ve en yakın dostlarınızın birer kurt adam olduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız? Ya da annenizin bir büyücü...