''Baba!''
Evin dış kapısından içeri girer girmez taşıdığım çantaları yere atıp babama doğru koştum ve boynuna sıkıca sarıldım. Sanki nefes almasını zorlaştırıyor gibi içimde bir his vardı ve babamın anneme attığı garip bakışları hissediyordum. Lanet olsun babamsız bir hayat düşünemiyorum ben, o olmazsa... Bilmiyorum.
''Nefes alamıyorum...Nora.'' Kollarımı ondan zorlukla çektim ve parmak uçlarımda yükselip yanaklarını öptüm. ''Bu sevgide neyin nesi böyle? Alt tarafı iki gün ayrı kaldık.''
İki gün, evet bu babamın zaman diliminde iki gün.
''Özledim.'' Omuzlarımı silktim. Çantalarımı alıp merdivenlere yöneldim ve odama çıktım. Kapıyı açmadan önce içimde bir burukluk oldu. Skyler' ın odasına ve onun kokusuna çok alışmıştım. Sanki başka bir dünyaya geçmiş gibi hissediyordum.
Bir şey olursa, bana ihtiyacın olursa bağır çığlık at seni bulurum.
Kendimi gülümsemekten alamayıp odamın kapısını açtım ve içeri girdim. Sanki okuldan eve gelmiştim. Odam da hiçbir değişiklik yoktu. Hep burdaymışım gibiydi. Odama girip kapıyı arkamdan kapattım ve elimdeki eşyaları yatağımın üstüne bıraktım. Pencereye ilerleyip perdeyi çektim ve camı açıp pencereden hafifçe sarkarak sokağı izlemeye başladım. Bakışlarımı biraz daha yukarı çevirmemle sırıtan George' yi görmem bir oldu.
''Az sark birazdan düşeceksin.'' diye gülüp ona takıldım. Tabii sesim fısıltı gibi çıkıyordu ama o beni kesinlikle duyuyordu. Serseri sırıtışıyla kafasını salladı ve sanırım elini cebine atıp telefonunu çıkardı. Birkaç dakika sonra cebim titredi. Elimi cebime atıp telefonu çıkardım ve ekran kilidini açıp George' dan gelen mesajı okudum.
'Sen kendine bak ilk önce.'
Gülmekten kendimi alamadım. ''İlla laf sokacaksın değil mi? Her neyse, ne var ne yok?'' Telefonu elimde çevirerek atacağı mesajı beklemeye başladım. Elimden titrediği sırada tam düşürecektim ama son anda tuttum. George bu halime kahkahalarla güldü. Ona dil çıkararak mesajı açtım.
'Hiçbir şey yok, dolunay sıradan geçti. Dün gece ki ulumayı duydunuz mu?'
Duymaz mıyız? Resmen tehlike çanı gibiydi. ''Evet duyduk, tanıdığın birine mi ait? Skyler kim olduğunu bulamadı.''
George eline tekrar telefonu aldı. Bu sefer temkinli bir şekilde bekliyordum. Elim titreyince hızlıca mesajı açtım. Teknolojinin sınırlarını zorluyoruz.
'Hayır ama bir kurt kadın ulumasına benziyordu. Bunu nasıl tahmin ettiğimi sorma, Maggie tahmin etti. Dişiler arası bir özellik olduğunu zırvaladı. Okula gelecek misin detaylı konuşuruz?'
Arkamı dönüp duvardaki saate baktım. 12:20 ''Hazırlanıp çıkıyorum sokağın başında bekle.'' George onaylarcasına başını sallayıp içeri girdi. Pencereyi kapatıp perdeyi çektim ve içeri girdim. Üstümdeki kıyafetleri çıkarıp bavulumdan bulduğum siyah üstünde beyaz puantiyeleri olan elbiseyi ve siyah üstünde siyah dantel işlemeleri olan kilotlu çorabımı çıkardım. Üstüme geçirdikten sonra banyoya girip saçlarımı taradım. Dalgalarını kremle dolgunlaştırarak hafif bir makyaj yaptım ve hangi ders kitaplarının bile olduğunu bilmediğim çantamı alıp odamdan çıktım.
''Ben okula gidiyorum.'' Askılıktan deri ceketimi alıp üstüme geçirdim. Bunların altına hangi ayakkabı olurdu ki? Hayatımda bir ilk yapıp siyah platform topuklu ayakkabılarımı giydim. Evden kendimi attığım gibi tüm dengemi toplayarak yürümeye başladım. Becerebiliyorum bi işi.
Uzun bir ıslık sesi duymamla kafamı kaldırdım. George bana sırıtarak bakıyordu. ''Cadılıktan prensesliğe terfi ha?''
''İltifat olarak kabul ediyorum Georgia.'' Gözlerimi kıstım. George kafasını salladı ve yürümeye başladı. Tabi peşinden bende. ''Azıcık beklesene, yürüyemiyorum bunlarla.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Feel Me.
Fantasy*TAMAMLANDI* Nora Williams, on yedi yaşında yaşadığı sahte dünyanın içindeki gerçekliğin farkında olmayan biricik bir genç kız. Sevgilinizin ve en yakın dostlarınızın birer kurt adam olduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız? Ya da annenizin bir büyücü...