Gözlerimi hafifçe araladım. Mavi gözlü kız gideli yarım saat kadar olmuştu, bana dinlen demişti ama yapamıyordum. Josh' ı merak etmekten kendimi alı koyamıyordum. Skyler da şu anda benim gibi meraktan ölmüş olmalıydı. O daha da meraklıdır kesin. Hem kardeşi, hem de sevgilisi kayıp. İç sesim her ne kadar Skyler' a haber vermeyip hata yaptığımı söylese de ben yalnız giderek çok iyi yaptığımın farkındayım. Onu da tehlikeye atamazdım. Hem kendimde çok iyi bir iş yapmıştım. O üç tane omeganın canını okumuştum. Eğer yorgun düşmeseydim Nathan' ın da fişini çekebilirdim. Ama bu sefer anneme haksızlık etmiş olurdum.
Üstümdeki mavi pikeyi kaldırıp yatağımın yanında duran kırmızı terliklere çıplak ayaklarımı geçirdim. Doğrulup derin bir nefes aldım ve ayağa kalktım. Kapıya doğru yürüyüp kolu sıkıca kavradım. Enteresan bir şekilde o kıza güveniyordum.
Dışarı çıkıp uzun koridora baktım. Merdivenler hemen sondaydı. Ama Josh bu odaların birinde olabilirdi.
Önüme çıkan ilk odanın kapısını çaldım. Ses gelmeyince yavaşça açtım. Boş bir odaydı. Sadece bir yatak ve dolap vardı. Pencerelerde ise tül beyaz perdeler.
Odadan çıkıp bir başka kapıya yürüdüm. Yavaşça tıkladım. Ses gelmeyince açmak için hamle yaptım. İçerisi öteki oda ile aynıydı. Ev sanki kullanılmıyordu. Kısa bir zaman dilimi için alınmış, geri bırakılacakmış gibi bir hali vardı.
Odadan çıktım. Geriye döndüğüm de baştan aşağı simsiyah giyinmiş uzun boylu ve suratında kar maskesi olan -erkek olduğu vücudundan çok belli oluyordu- biriyle karşılaştım.
Yine mi kar maskesi? "Senin yatağında olman gerekmiyor mu?"
Tahmin ettiğim gibi erkekti. "Josh' ı görmek istiyorum."
Kahverengi gözleri beni baştan aşağı süzdü. Sonra da arkasını dönüp merdivenlere doğru yürüdü. Merdivenlerin başından aşağı seslendi. "Rose yukarı gel."
Mavi gözlü kıza mı sesleniyordu? Adı Rose muydu?
Birkaç saniye sonra merdivenlerde bir hareketlilik oldu. Sonra da tahminlerim doğru çıktı. Mavi gözlü kız -Rose- yanımıza geldi. Yüzünde hala kar maskesi vardı.
"Bir sorun mu var?" diye sordu. Konuşmak için hazırladığım sırada yerime çocuk konuştu.
"Sevgilisini görmek istiyormuş." dedi. Salak, bari bilip bilmeden konuşma.
"O benim sevgilim değil."
"O onun sevgilisi değil." Rose ile aynı anda konuşmamız tuhafima gitmişti. Ah, şey bunu o nereden biliyordu?
"Bunu nereden biliyorsun?" diye sordum.
Rose gözlerini bana çevirdi. "Senin hakkında çok şey biliyorum. Gerçek sevgilinin kim ve ne olduğunu biliyorum mesela."
Gözlerim istemsizce irileşti. "Bunları nasıl öğrendin peki?"
Cevap vermedi. Bu sefer o çocuk konuştu. "Konumuz kim neyi nasıl öğrendi bunu bulmak değil. Ona Josh' ı gösterecek miyiz?"
Aslında konumuz tam olarak bu.
"Sondaki oda." dedi Rose bana bakarak. "Sen benimle gel Troy."
Çocuğun adı da Troy' du demek. Troy ve Rose merdivenlere doğru yürürken bende onların peşinden son odaya doğru yürüdüm. Onlar merdivenlerden inerken bende odaya girmek üzereydim. Ama Troy' un duyduğum sesiyle yerimde kaldım.
Troy, Rose' a "Onun kuzeni diye her şeyi yapmasına izin mi vereceğiz?" gibi bir şey diyordu.
Yakalanmamak için Josh' ın kaldığı odaya girdim. Bu oda da aynıları gibiydi. Sadece Josh burada nefes alıp veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Feel Me.
Fantasy*TAMAMLANDI* Nora Williams, on yedi yaşında yaşadığı sahte dünyanın içindeki gerçekliğin farkında olmayan biricik bir genç kız. Sevgilinizin ve en yakın dostlarınızın birer kurt adam olduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız? Ya da annenizin bir büyücü...