Deniz elimi tutup beni kumsala doğru sürükledi. Ayakkabıları çıkarıp kumlarda koştuk. Ayaklarımız suya değince durduk. Üstündeki ceketin cebinden kağıt ve iki kalem çıkardı.
-"Buraya unutmak istediğin herşeyi yaz Çisem. Hepsini yaşanmamış sayalım." kafamla onu onayladım. Kağıdı elime aldım. İlk yazdığım şey hastalığım olmuştu. Kendimi tutamadım. Ağlamaya başladım. Denize baktığımda onunda gözleri dolmuştu. Kağıtları küçük gemiler şekline getirdik ve onları denizin üstüne bıraktık. Deniz onların üstlerine yakıcı bir sıvı döktü. En son gemiyi kibritle yakarak denize bıraktı. Ve tüm gemiler alev aldı. Kumlara el ele oturup gemileri izlemeye başladık. Ben tekrar ağlamaya başlayınca Deniz bana sıkıca sarıldı.
-"Herşey geçti. Sakin ol. " yanağını öpüp ondan ayrıldım. Göz yaşlarımı silip gülümsedim.
-"Hadi artık,eve gidelim. Bu kadar duygusallık yeter." O da gülümseyip kalktı. Kumlu ayaklarımıza ayakkabı giymedik ve tüm yolu yalın ayak yürüdük. Eve vardığımızda her yerimiz kumdu. Abim kapıyı açıp bize baktı. Deniz direk eve gideceğinden sarılıp yola devam etti. Bende abim öylece bakarken içeri girdim.
-"Bu halin ne Çisem?"
-"Kumsala gidip Denizin orda oturduk." Abim kahkaha atmaya başlayınca ben anlamadığımı belli ederek ona bakıyordum.
-"Denizle beraber kumsala deniz kenarına gittiniz ha?" Yine gülmeye başladı. Anladım burda Deniz ve Kumsalın arkadaşım olmasına ve Denizle denize gitmemizin çok saçma olduğuna vurgu yapıyordu. Onu takmayıp banyoya koştum. Soğuk suyu açıp yıkandım. Üstümdeki kumlardan kurtulduktan sonra banyodan çıktım. Pijamalarımı giyip salona indim. Herkes uyumuş olmalı ki kimse yoktu. Küçük ışığı açıp mutfağa yöneldim. Su içerken salondaki ışık kapandı. Salona doğru yürüdüm ve ışığı tekrar yaktım. Lamba patlamamış olacak ki yanıyordu. Suyu masaya bıraktım. Yine ışık kapandı. Ben böyle şeylerden korkmadığım için salla pati diyerek yukarı çıktım. Abimin odasına girdim. Uyuyordu. Parmak ucunda yanına yaklaşıp yanağından öptüm. Sonra kendi odama geçtim. Yatağıma uzandım. Ama uykum yoktu. Telefonumu elime aldım. Kulaklık takıp müzik dinlemeye başladım ve gözlerimi kapadım. İleriyi düşünmeye başladım. Ne kadar bunun aklıma gelmesini istemesemde hastalığım son evrelerini ve öldüğümü görüp duruyordum. Rahatsız olup yine uyandım. Yatakta oturur pozisyona geldim. Terlemiştim. Gördüklerimin yalan olduğuna inandırmaya çalışsamda kendimi bunların gerçekleşeceğini biliyordum. Odamın kapısı açıldı. İçeri 1 saat önce mışıl mışıl uyuyan abim girdi.
-"Abi. Neden uyandın?"
-"Bilmiyorum. İçimde bir huzursuzluk var Çisem."
-"Benimde." Bakışlarını bana çevirip yatağa oturdu. Sımsıkı sarıldı.
-"Terlemişsin prenses. Kabus mu yine?" ağzından kaçırdığı şeyle kıpırdandı.
-"Yine derken? Daha önce gördüğümü ve sana anlattığımı hatırlamıyorum."
-"Sorunda bu ya neyse prenses. Hadi uyu sen."
-"Abi bu gece beraber uyuyalım mı?"bana bakıp gülümsedi. Kafasını olumlu anlamda salladı. Yanıma uzandı. Abime sarıldım. Aklıma az önceki konuşma takılmıştı. Düşünmeye başladım. Sorun neydi? Geri sardım kafamda. Ona hatırlamıyorum demiştim. Böyle bir an yaşanmış ama ben unutmuş olmalıyım.
-"Bu sahneyi bir yerden hatırlıyor musun Çisi?"
-"Evet"diyip gülümsedim.
.................
Yaklaşık 5 yaşındaydım. Annem ve babamdan gizli korku filmi izlemiştik abimle. Ve gecenin bir vakti korkudan titriyorduk. Abim 6 yaşındaydı ve ne kadar korkmuyorum diye diretsede korktuğunu belli ediyordu. Odama gittim ama uyuyamıyordum. Bir süre sonra abim girdi içeri. Korkudan terlemiştim. Biraz konuşup sarılarak beraber uyumuştuk.
.................
12 sene sonra yine aynı yerdeydik işte. Benim odamda ikimiz sarılarak uyuyoruz. Ama bu sefer uyuyamamızın sebebi korku filmi değildi. İkimizde uyuyamıyorduk çünkü bir sıkıntı vardı ve bu ikimizide etkilemişti. Abim saçımı okşarken gözlerimi kapadım. Uykum hâlâ yoktu ama onunda ben uyumadan uyumayacağını biliyordum. Etraf sessizdi. Abimin kalp atışlarını duyabiliyordum. Sessizliği bölen çalan telefon oldu. Abim pijamasının cebindeki telefonu alıp ekrana baktı. Babam arıyordu. O sırada benimde telefonum çaldı. Benide annem arıyordu. Birbirimize şaşkınca baktık. Aynı anda telefonu açıp kulağımıza götürdük.
-"Alo" telefonda duyduğum sesle bağırıp ağlamaya başladım. Abimse olamaz diye sayıklayıp duruyordu. Telefonu kapadığımda onun boynuna sarıldım ve bağıra bağıra ağlamaya başladım. Abimde ağlıyordu hatta hıçkırarak. İçeri İzgi ve Mert girdi.
-"Ne oluyor gecenin bu saatinde"diyen Mert bizi görünce sustu. Verdiğim cevapla oldukları yerde kaldılar. Bunun olduğuna inanmak istemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAYDA KAYBOLAN ÇİĞ TANESİ
Teen FictionBütün felaketler üst üste yığılabilir mi? Çisem en sevdiği hobiyi yaparken yani koşarken hayatının gerçeğini öğrendi. Bir felaketi atlatamadan diğer felaketi yüklenmek zorunda kaldı. Size de olmuyor mu? Sanki tüm kötü olaylar o ayı,günü,yılı beklemi...