16.BÖLÜM

37 9 0
                                    

Gülümseyerek sokağa baktım. Arkası dönük Kuzeyi gördüğümde çok özlediğimi fark ettim. Koşarak arkadan sırtına atladım. Bana bakmadan sırtından indirdi beni.
-"Bak kızım kimsin nesin? Neden burdasın? Git diyorum sana anlamıyor musun?" Yine ters olduğunu anladım ve onun dediğini yapıp ondan uzaklaştım. Kuzeye güveniyordum. Bir süre sonra yanıma gelip oturdu.
-"Yine kızdım değil mi sana?" Başımı olumlu anlamda salladım. Ama üzgün değildim.
-"Özür dilerim."
-"Üzülmedim camış. Bunun bilerek olmadığını söylemiştin. Nedenini söylemek zorunda değilsin." Gülümsedi.
-"İyi ki varsın. Zamanı gelince anlatacağım. "
-"Seni ve ailemi özledim. Onlar yok ama."
-"Bak kızıl moralin bozulsun istemem ama öldüklerini biliyorsun değil mi?"
-"Biliyorum Kuzey. Ama sende gerçek değilsin."
-"Gerçek olmadığımı nerden çıkarıyorsun? Asıl sen gerçek değilsin belki." Kafam karışmıştı.
-"Sen beynimin bana oynadığı bir oyun değil misin?" Diye sordum.
-"Belki de ben değil sen öylesindir." Söylediklerini anlamadım ve uzatmadım.
-"Gerçek ismini neden söylemiyorsun?"
-"Bilmem. Kuzey ismini sevdim." Gerçek adını merak etsemde onun üstüne gitmek istemiyordum. Zamanı gelince anlatacağını söylüyorsa öyle yapardı. Etrafıma bakındım. Pis bir sokak değildi. Ama temizde sayılmazdı. Sokağın başında annemi gördüm. Ayağı kalktığımda Kuzey elimi tuttu.
-"O sadece hayal çisem. Her ne olursa olsun bunu unutma." Elimi çekip koşmaya başladım. Anneme sarıldım. Ama bir anda kollarım boş kaldı. Ortada ne annem vardı ne de onun hayali. Gözlerimi yumdum. Yere çöktüm. Gözlerimi açtığımda burda olmasını diledim. Açtığımda karşımda Kuzey vardı. Yanıma oturup bana sarıldı. Etrafta garip sesler yankılandı. Kırılma sesleri geliyordu.
-"Gitme zamanı kızıl." Gözlerimi kapattım. Daha sıkı sarıldı.
.........................
Uyandığımda odamdaydım. Hatırladığım en son şey mezarlıktan eve döndüğümüzdü ve ben hemen uyumuştum. Ayağa kalkıp odamın kapısını açtım. Biraz başım dönüyordu. Merdivenlerden aşağı yavaşça indim. Yerde kırılmış eşyaları gördüğümde onlara basmadan salona doğru yürüdüm. Abim başını elleri arasına almış sayıklıyordu. Yanında Kumsal ağlıyordu. Bir yandan abimi durdurmaya çalışıyordu.
-"Ne oluyor burda?" Diye soran ben değildim. Arkamı döndüm içeri ellerinde torbalarla giren Mert ve İzgiyi gördüm. Abim beni yeni fark etmişti.
-"Çisem odana çık. " diyen abime döndüm.
-"Abi?"
-"Soru sorma çisem odana çık."  Ona karşı çıkmadım çünkü çok çaresiz görünüyordu. Elleri kanamıştı ve gözleri kıpkırmızıydı. Damarları belirginleşmişti ve ela gözleri sinirle ışıldıyordu. Mert kolumdan tuttu.
-"Hadi gel güzelim." Dedi ve yukarı çıkmaya başladık. Başım daha fazla dönünce sendeleyip mertin koluna daha sıkı sarıldım.
-"Sakin ol çisem. Çağrının birşeyi yok. Sadece yaşadıkları ağır geliyor. " yavaşça odama doğru yürüdük. Odamdaki küçük koltuğa oturdum. O da yanıma oturdu. Ellerimle yüzümü kapattım. Başım felaket dönüyordu.
-"İyi misin?" Kafamı hayır anlamında salladım. Bir insanın başına daha beter ne gelebilir ki? O kadar acıyı bir anda taşıyabilir mi kalp?
-"Başım çok dönüyor Mert. " ellerimi tuttu.
-"Ne zamandır yemek yemiyorsun?"
-"Bilmiyorum 2 gündür sanırım. "2 gündür sadece izginin bana zorla yedirdiği birkaç lokma ekmeği saymazsak birde ilaçları hiçbir şey yemiyordum. "Bekle" diyip aşağı indi. Ayaklarımı uzattım. Gözlerimi kapattım. Kendimi deli gibi dönüp kendini koltuğa atmış ve dönüyorum diye bağıran çocuklar gibi hissediyordum. İçeri elinde tepsiyle Mert girdi.
-"Çağrı gibi yapamasamda benimkilerde lezzetlidir."dedi. Burukça gülümsedim. Kaşığı eline alınca;
-"Ben yerim" diye çıkıştım. Kaşığı elime aldım. Bir kaşık içtim çorbadan. Çok lezzetliydi. Ama krema yoktu. Onun yerine içindeki karabiber lezzet katıyordu. İkinci kaşığı içecektim ki elimle birlikte kaşıkta tepsiye düştü. Mert bana baktı. Elimi kıpırdatmaya çalıştım. Olmuyordu. Sonra sağ kısmımı tamamen hissetmediğimi fark ettim. Bahçedeki gibi olmuştu. Derin bir nefes aldım. Ama zorlanıyordum. Mert ne olduğunu kavramaya çalışıyordu. Sadece "Kumsal" diye fısıldadım. Bu başıma geldiğinde doktorun yanında o da vardı ve böyle durumda yapılması gerekeni biliyordu. Mert koşarak aşağı indi. Birkaç dakika sonra Kumsal elinde bir kutuyla içeri girdi. Anladığım kadarıyla kas gevşetici iğne vardı içinde.
-"Ben iğne yapamam"dedi Kumsal. Mert elinden iğneyi aldı. Kas gevşetici çektiğim acıyı hafifleticekti ve farketmeden kastığım kaslarımın fazla sıkılmaktan zarar görmesini engelleyecekti. En azından doktor böyle söylemişti. Mert sağ koluma iğneyi yaptığında saniyeler içinde hissetmesemde elime yaptığım baskı azalmıştı. Kumsalın gözleri kıpkırmızıydı. Uyumak için gözlerimi kapattım. Tek hatırladığım Kumsalın Merte
-"Biz ne yapacağız"demesiydi.

UZAYDA KAYBOLAN ÇİĞ TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin