Uzaya baktım. Hastalığını anlatacağını duyduğumda meraklanmıştım. Boğazını temizleyip anlatmaya başladı.
-"Annemi ve babamı 5 yaşımda kaybettiğimde ciddi bir sarsıntı geçirdim. Psikolojik sorunlar yaşamaya başladım. Bir kaç yıl sonra ben 10 yaşındayken kız kardeşimide kaybettiğimde iyice kötü oldum. Abim sürekli vurup kırdığımı söylüyordu. Halbuki ben böyle birşey yapmadığıma emindim. Genelde odamda yatağıma oturur saatlerce duvarı izlerdim. Ama abimin söylediğine göre ben bazen evdeki eşyaları kırıyormuşum ve çevreye zarar veriyormuşum. Ben ona inanmadım. İnanmak istemedim çisem." Anlatırken ağlıyordu. Benimde gözlerim dolmuştu. Derin bir nefes daha alıp devam etti.
-"Bir gün abim ben herşeyi yıkıp dökerken sinirden gözüm dönmüş halimi videoya almış. Bana izlettiğinde inanamadım. Düşünsene çisem, videodaki sensin ama bu yaptığını hatırlamıyorsun. Kontrolde edemiyorsun."
-"Biliyorum uzay ama benimki daha farklı. Yaşıyorum ama unutuyorum. Hiç olmamış gibi." Kafasını sallayıp devam etti anlatmaya.
-"Abim bunun üzerine beni bir psikologa götürdü. Psikolog bunun bir hastalık olduğunu söyledi. Çift kişilik yani çift karakterlilik. Bunun en kolay anlatımı aynı bedende yaşayan birbirinden habersiz iki ruh. Kabullenmek istemedim. Benim yapmadığımı onlarada anlatmaya çalıştım. Abim bana itiraz etmedi. Ben inanmadan beni hastaneye yatırmak istemediğini söyledi. Eğer hastalığımı kabullenmeseydim hastanede hayatımın çürüdüğünü düşünecektim çünkü. Bana her gün o halimin videolarını çekti. Bazen sakindim. Ama ben gibi davranmıyordum. Abime sen kimsin diye soruyordum veya adımın Aras olduğunu söylüyormuşum. Bir süre sonra kabullendim ve hastaneye yatmayı kabul ettim. Anlayacağın Aras ve Uzay olarak bu bedeni paylaşıyoruz ve eğer bir gün sana zarar vermeye kalkarsa lütfen ben olmadığımı bil. Çünkü Arası kontrol edemiyorum." Islanan yanaklarımı elimin tersiyle sildim. Oda göz yaşlarını sildi.
-"Keşke anlatmasaydın." Dedim. O günlere dönmüş ve üzülmüştü. Kabuk bağlayan yarasının kabuğunu sökmüştü.
-"Hayır. Anlatmalıydım çünkü eğer bir gün Aras olarak karşına çıksaydım ve seni incitseydim işin içinden çıkamazdım." Ayağı kalkıp odadan çıktı. Çok zor olmalı diye düşündüm. Demek rüyamda beni tanımayan ve kovan Arastı. O kesinlikle Uzay değildi. Aynı görünselerde asla Uzayla aynı bedeni paylaştığı için onu Uzay olarak yargılayamazdım. Her ikisi farklı insanlardı benim gözümde. Odadan çıkıp bahçeye indim. Hava kararmıştı. Üzerimdeki hırkaya sarıldım. Yaz ayındaydık soğuk değildi sadece hafif bir rüzgar vardı. Ağaçların altındaki banka doğru yürüdüm. Bahçede çok kimse yoktu. Hatta 2 hasta dışında kimse yok demek daha doğru olur. Banka ulaştığımda oturdum. Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. Şehir ışıklarından çok gözükmeyen yıldızlara baktım. Aralarından hâlâ kendini belli edenler vardı. Gözlerimi kapattım. Derin bir nefes aldım. Bahçedeki hanımellerinin kokusu ciğerlerime dolduğunda havayı geri verdim. Aklımda Uzay vardı. Yani Aras. İkisinide düşünüyordum. Uzay Arasın varlığından haberdardı ama Aras Uzayın varlığını bile bilmiyordu. Söylediğine göre Aras kimseyi tanımadığından dinlememiş. Yanımdaki karatıyı hissetsemde gözlerimi gökyüzünden ayırmadım.
-"Öğrendin sanırım." Doruğu sesinden tanıdım. Konuşmak gelmedi içimden sadece kafamı salladım. Hâlâ yıldızları seyrediyordum.
-"Aras bizi tanımıyor çisem. Zarar verebilir. Dikkat etmelisin. Uzayı her gördüğünde yanına gitmen tehlikeli olabilir. Bilekliğine bak tamam mı?"
-"Ne için?"
-"Bilekliğindeki kırmızı ışık yanıp sönerse korkmana gerek yok ama kırmızı ışık yanıp sönmezse yani sadece kırmızıysa o Aras. O zaman ona yaklaşma."
-"Bu bileklik hastalığını nasıl anlıyor ki?"
-"Hastalığı anlamıyor. Doktorlar kimseye zarar vermesin diye Aras olarak gezindiğinde bilekliğin ışığını açıyorlar. Yani herşey onların kontrolünde. Son zamanlarda Aras ortalıklarda yok. Doktorlar iyileşebileceğini söylüyor."
-"Umarım iyileşir." Doruk iç çekip fısıldadı.
-"Umarım." Gözlerimi gökyüzünden çekip Doruğa baktım. Yavaşça ayağı kalkıp -"Görüşürüz" dedim ve hastaneye doğru adımladım. Hastaneye girdiğimde yoğun beyaz ışıktan dolayı gözlerimi kıstım. Bir an sendeleyince kenardaki hasta bekleme sandalyelerine tutundum. Gözlerim bulanıklaşmıştı. Kendimi sandalyeye atıp gözlerimi kapadım. Sonra gözlerimi ovdum açtığımda hâlâ bulanıktı ama eskisinden iyiydi. Bir kaç dakika gözlerim kapalı sandalyede oturdum. Fazla ışıktan olmuş olmalıydı. Yavaşça ayağı kalktım ve yürümeye başladım. İlk biraz sendelesemde şuan iyiydim. Odamın kapısına geldiğimde kapıyı açmak yerine karşı odaya yöneldim. Kapısını tıklatmadan açtım. Melodi kulaklık takmış müzik dinliyordu. O kadar yüksek sesle dinliyordu ki ses buraya kadar geliyordu. Kulağıma dolan tanıdık melodi ile gülümsedim. Günah benim dinliyordu. Ve hafifçe mırıldanıyordu. Gözleri kapalı olduğundan beni fark etmedi. Sesi çok güzeldi. dayanamadım onu videoya aldım. O sırada Melodinin kapısı tekrar açıldı. İçeri Kumsal girince şaşırdım.
-"Bu gece yanında olayım dedim. Odadanda yoktun buraya geldim. Burda olacağını tahmin etmiştim."gülümseyip ona sarıldım. Melodi ise şaşkın şaşkın bize bakıyordu. Onun yanına gidip yatağına çıktık. Melodiye videoyu izlettim. Gülümsedi. Yatağa yanlamasına yatıp saçlarımızı yataktan sarkıttık. Ayaklarımızı da duvara yasladık. Melodi ayağı kalkıp kamerayı ayarladı ve geri aynı şekilde yerleşti. Fotoğrafı eline aldığında gülümsedi. Çok güzel olmuş. Fotoğrafı gördüğümde benimde yüzümde gülümseme oluştu. Hastane normal hayatımdan daha eğlenceliydi. İşin en iyi tarafı okul yoktu. Hastalığımdan dolayı özel bir belgem vardı ve eğer iyileşirsem okula kaldığım yerden lise 4 den devam edicektim. Belkide iyileşemezdim,kim bilebilir ki? Her an ölüm kapıda değil mi zaten?Gerçekten çok mutluyum. 750 kişi olmuşuz. Ben hikayemi yayınlarken sadece fazla boş zamanım olduğundan başlamıştım ve 750 kişiye varacağını zannetmiyordum. Kimine göre küçük bir rakam olabilir ama benim için cidden çok fazla bir rakam. Lütfen desteğinizi eksik etmeyin. Eksiklerimi belirtirseniz çok sevinirim.😊😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAYDA KAYBOLAN ÇİĞ TANESİ
Teen FictionBütün felaketler üst üste yığılabilir mi? Çisem en sevdiği hobiyi yaparken yani koşarken hayatının gerçeğini öğrendi. Bir felaketi atlatamadan diğer felaketi yüklenmek zorunda kaldı. Size de olmuyor mu? Sanki tüm kötü olaylar o ayı,günü,yılı beklemi...