-"Bana bağıran sendin. Kanser olabilirim ama gerçekle hayali ayırt edebilecek haldeyim." Gözlerini pörtleterek bana baktı.
-"Sen kanser misin?"
-"Evet" dediğim şeyle gözlerini biraz daha büyüttü.
-"Gözlerini yerinden çıkarmayı mı deniyorsun?"güldü ama yüzünde acıma duygusu görüyorum.
-"Bana acımanı istemiyorum.ııı şeyy... Sana ne diyeceğimi bilmiyorum."
-"1.sana acımıyorum sadece beni üzdün kanka. 2.bana yakışıklı gözleri kamaştıran beyaz prens veya müko kankam diyebilirsin."
-"Buldum sana camış diyeceğim."
-"Camış ne çisem yaaa"
-"Karışma camış ben öyle istiyorum."güldü bende güldüm. Rüyamdaki çocukla arkadaş olmuştum. Cidden deliriyorum. Acaba şizofren mi oldum?
-"Camış ben şizofren mi oldum?"
-"Saçmalama kızıl"
-"İntikam diyorsun?" bana kızıl denmesini sevmiyordum ama ses çıkarmadım. Heyy!şuan bir şey farkettim.
-"Camış o kadar gerçek gibisinki kolumu sıktığında cidden morarmıştı." İlk biraz şaşırdı. Sonra düşünmeye başladı.
-"Ben cidden özür dilerim kızıl" ben bunu pişman olması için söylememiştim.
-"Aslında bunun için söylemedim bi önemi yok."omzuma vurdu. Ama birşey unutmuştu. Çok güçlüydü ve ben cılızdım. Vurunca yere devrildim. İkimizde anırmaya başladık. Sonra camış kolumdan tutup kaldırdı.
-"İyi misin çisem? Çok azıcık sert vurmuş olabilirim."
-"İyiyim camış."birden nefes alamadım. Yine başlıyoruz. Ben öksürürken camış sırtıma vurmaya başladı. Bir fayda etmiyordu.
-"Çisem,çisem bana bak kanka. İyi olucaksın." Canım kankam yaa... Yine bir ses yankılanmaya başladı.
-" Hastanın etrafını açın"
Gitme vaktin sanırım dedi ve elimi tuttu. "Ben burdayım Çisem şimdi git" dedi. Öksürmekten nefes alamayacak dereceye gelince gözlerimi açtım. Yüzümde bir maske ve karşımda telaşlı arkadaşlarım ve abim vardı. Deniz elimi tutuyordu. Abim gözlerimi açar açmaz sarıldı.
-"Çisem çok korkuttun bizi." Ah be abim! Hastalığımın ilerleyen dönemlerinde ne olacağını bilmiyordum. Bana acıyorsunuz diye tribe girip onlardan uzaklaşmayacağım tabi ki. Ben sıkıntılı zamanlarda arkadaşlarım ve ailemle zaman geçirmeyi,onlara derdimi anlatmayı tercih ederim.
-"Korkmayın abi çünkü kanser olduğumu biliyorsunuz ve alışmanız gerek." Üçüde başını olumlu anlamda salladı. Bugün taburcu olmanın verdiği sevinçle el çırptım. Ruh hali çok çabuk değişen bir insandım.
-"Yehuuuuu bugün çıkıyorum." Ne kadar Deniz ve abim mutsuz olsada Kumsalda el çırpıp zıplamaya başladı. Abim lafa girdi
-"O zaman ben doktorla konuşmaya gidiyorum." Dedi ve çıktı. Kumsal Denizide odadan kovdu. Hazırlanmamda yardım etti. Zevkli arkadaşım hastanede bile şık olmam gerektiğini söyleyip dolabımdan getirdiklerini önüme koydu. Saçlarım zaten açıktı sadece taradık.
-"Bak çisem kural 1:hastane olsa bile öyle baygın baygın gezemezsin. Şık ve güzel olucaksın. Kural 2: hep mutlu ol üzülme çünkü bende üzülüyorum." Ona sarıldım. Süslü illa bu kadar şeker olmak zorunda mıydı? Kol kola odadan çıktık. Abimle Deniz koridorda bizi bekliyordu. İkiside bana baktı ve ıslık çaldı.
-"Prenses geri dönmüş değil mi Çağrı?"
-"Katılıyorum Deniz. Sana hasta olmak yakışmıyor çizi" abim çisi kısaltmasını iğrenç bir takma isme dönüştürmüştü saolsun. Yüzümü buruşturdum. Hep beraber hastaneden dışarı çıktık. Arabaya bindik. Radyoyu açtım. Yaşasın müzik dinlemek. Radyoda mor ve ötesi-Yaz çalıyordu. Sesi sonuna kadar açtım. Bende şarkıyı söylemeye başladım. Kumsalla şarkıyı berbat ederken abim ve Deniz şarkının mahvolmasını engelleyip sesimizi bastırdılar. Eve varmıştık. Hepimiz bizim eve girdik. Koltuklara yayıldık. Kimseden çıt çıkmıyordu. Çok sıkıldım. Ne yapabilirim? Buldum tabi ki resim yapacağım. Koşarak odama çıktım. Geri geldiğimde elimde beş tane ağzına kadar dolu bir kalemlik ve birkaç tane resim kağıdı vardı. Deniz koltukta uyumuş,Kumsal oje sürüyor,abim playstation oynuyor. Bu sahneyi Hayal edebilir misiniz? Bende masaya oturup resim çizmeye başladım. O kadar dalmışım ki abim "goooolll!" Diye bağırınca anca ayıldım. Camış ve benim resmimi çizmiştim. Bunu çerçeveleyip odama asmalıyım. Son dokunuşları yaptım. Tam olarak camışın beni düşürdüğü sahneyi çizmiştim. Çok güzel olmuştu. Ben resmi alıp odama çıktım. Eski resimlerden birini çıkarıp bu fotoğrafı koydum. Kumsal içeri girdi. Beraber yatağa oturduk. Çerçeveyi farketti.
-"Bu kim? " camışı gösteriyordu.
-"Bilmem" dedim. Yalan söylemiyordum ki.
-"Öylesine yani? Tanıyosan ayarla dicektim. Baya karamtaşmış:) kafa salladım. Kumsal gitmesi gerektiğini söyleyince bende resmimize bakarak uyudum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAYDA KAYBOLAN ÇİĞ TANESİ
Novela JuvenilBütün felaketler üst üste yığılabilir mi? Çisem en sevdiği hobiyi yaparken yani koşarken hayatının gerçeğini öğrendi. Bir felaketi atlatamadan diğer felaketi yüklenmek zorunda kaldı. Size de olmuyor mu? Sanki tüm kötü olaylar o ayı,günü,yılı beklemi...