Sokakta dolanırken Kuzeyi gördüm. Onu görünce bütün sözlerimi unuttum. Koşarak ona sarıldım ve ağlamaya başladım. Ters tarafında bile olsa umrumda değildi. Bana sarıldığında onun gerçek kuzey olduğunu anlayıp daha sıkı sarıldım. Birkaç dakika böyle kaldık. Sonra kuzey beni kendinden ayırdı ve gözlerime baktı.
-"Ne oldu sana çisem?" Gözlerimi yumdum. O beni anlardı. Hatta beni en iyi o anlardı. Binanın girişine oturduk. Elini elimin üstüne koydu destek vermek istercesine. Derin bir nefes alıp anlatmaya başladım.
-"Kuzey,ben dün gece annemi ve babamı kaybettim. Ben onlara üzülürken annemin hamile olduğunu ve kız kardeşimide kaybettiğimi öğrendim. Kanser zaten son zamanlarda ağırlaşmaya başladı. Abim daha fazla üzülmesin diye çaktırmamaya çalışıyorum ama canım çok yanıyor. Uyumadan önce güçlü olucam diye söz vermiştim ama yine ağlıyorum. Kendimi ne zaman toparlayacağım ben?" üzgünce bana bakıyordu. Hiç bir şey söylemedi sadece sarıldı. Bu herşeyden daha iyiydi. Henüz bu olayın üstüne Deniz ve Kumsalla konuşmamıştım. Haberleri bile yoktur muhtemelen. Ben ağlarken sokağın başında o küçük kız belirdi. Bize doğru yaklaştı. Göz yaşlarımı sildim.
-"Ben ailemi kaybettim. Gördünüz mü?" Ona döndüğümde şaşkınca bana baktı. Yaklaşık 9 yaşında gözüküyordu.
-"Sen parkta ağlayan ablasın." Dedi. Başımı salladım. Kuzey olayı kavramaya çalışıyordu.
-"Senin ismin ne?"diye sordum. Alacağım cevaptan korkuyordum. Eğer Çağla ise o benim kardeşimdi ama ben şizofrenliğe doğru yol alıyordum. Ama şizofrenlik umrumda değil. O benim kardeşimse eğer...
-"Çağla Taner" dediğinde ona sıkıca sarıldım. Hayal bile olsa bana destek olmak için burdaydı.
-"Biri bana bir şey anlatacak mı ?" Diyen kuzeye döndüm. Bir yandan ağlayıp bir yandan gülümsüyordum.
-"Kuzey bu benim kardeşim. " kuzey gözlerini açıp bana baktı. Çağlaya döndüm. Avucunun içini öptüm.
-"Çağla ben Çisem ablanım."
-"Sen Çisemsin. Annem senden bahsederdi. Birde abim var Çağrı. En çok ona benzediğimi söylüyor." Yanağını öptüm. Hayal bile olsa mutluydum. Eksik yanlarımı bu sokak tamamlıyordu. Önce Kuzey sonra Çağla.
-"Gitmem gerek "dedi çağla.
-"Neden?"dedim sesim çatallaşmıştı.
-"Bak annem çağırıyor " dedi ve koşmaya başladı. Kafamı sokağın ucuna çevirdiğimde annemi ve babamı gördüm. Ayağı kalktım. Tekrar baktığımda yoklardı. Umutsuzca geri oturdum.
-"Kuzey ben deliriyorum sanırım." Geçti diyerek avutmaya çalılırken ben sadece delirdiğimi düşünüyordum.
-"Artık bu sokakta annen baban hatta kız kardeşinde var. Hangimizi yanında istersen." Dediğinde gülümsedim. Onları hayal olarak hatırlayacaktım ama özlem gidermiş olacaktım. Hiç sahip olamadığım kız kardeşimle tanışıp onunla oynayacaktım. Başıma çok keskin bir ağrı girince kuzeyin elini sıktım. Sonrası karanlık.
......
Uyandığımda Deniz yanıbaşımda uyuyordu. Biraz onu inceledim. Sonra telefonumu elime aldım. Kilitli ekranda birbirine kenetlenmiş bizimkileri ve selfie çeken beni görünce gülümsedim. Güçlü olacağım. Kendim,abim,ölen ailem için. Abim sakin olamaz çünkü hastalık benim ve bu beni onun kadar ürkütmüyor. 1 yıl belkide daha az bir sürede aileme kavuşacaktım. Ama abim,5 kişilik aileden geriye tek o kalacaktı ve beni de kaybetmek istemiyordu. Bu yüzden güçlü olmaya çalışıyordum. Telefonu yerine koyup yavaşça ayağa kalktım. Denizin üzerini örttüm ve dolabımdan kıyafet aldım. Banyoya girdim. İlk soğuk bir duş aldım. Sonra saçlarımı kuruttum. Kızıl saçlarımı tarayıp serbest bıraktım. Göz altlarımın morarıklığını ve cildimin solukluğunu hafif bir makyajla kapattım. Sonra üzerimi giyinip banyodan çıktım. İzgi ve Mertten ses yoktu. İzginin odasına girdiğimde Mert ve İzgi telefonla ilgileniyorlardı. Her ikisinde de kulaklık vardı. Geldiğimi fark etmediler. Bende kapıyı hafif aralık bırakıp onları izlemeye başladım. Birkaç dakika sonra Mert kalkıp İzgiye sarıldı. İzgi ağlıyordu. Onlarda en az bizim kadar üzülüyordu bu duruma. İçeri girdim. İzgi hemen arkasını dönüp göz yaşlarını sildi. Ve yalandan gülümsedi. Mertte gülümsüyordu.
-"Mertte bana komik bi yazı okutuyordu." Dedi İzgi. Kafamı sallayıp yanlarına oturdum. Yerde oturuyorduk. Elimden destek alıp kımıldanmak istedim. Ama yine sağ kolumu hissetmiyordum. Bunu onlara söylemem gerekti. Yoksa 3 dilahşörleri karşıma almış olurdum. Ve bunu tabi ki istemezdim.
-"Şimdi size söylediğim şeyle panik yapmıyorsunuz. Ben şu an sağ kolumu hissetmiyorum." İzgi hemen ayağa kalkıp "mert çabuk ambulansı ara" "Çisem iyi misin?" Diye sorular sormaya başladı. Mert ambulansı arayacakken durdurdum.
-"Ambulanslık bir durum yok Mert. Doktor böyle şeyler olacağını söylemişti." aramakta ısrar etselerde kabul etmedim. Ayağa kalktım ve abimin odasına yürümeye başladım. Sağ kolum benden bağımsız hareket ediyordu ve bu çok sinirimi bozuyordu. Odaya girdim. Odada abim yoktu ama bir not vardı. Aklımdan birkaç seneryo geçmeye başladı. Lütfen bunu yapmış olma abi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAYDA KAYBOLAN ÇİĞ TANESİ
Teen FictionBütün felaketler üst üste yığılabilir mi? Çisem en sevdiği hobiyi yaparken yani koşarken hayatının gerçeğini öğrendi. Bir felaketi atlatamadan diğer felaketi yüklenmek zorunda kaldı. Size de olmuyor mu? Sanki tüm kötü olaylar o ayı,günü,yılı beklemi...