Yanımızda oturan kıza bakarken uzay bana döndü.
-"Melodi bu Çisem. Çisem bu da Melodi."gülümsedim. Sıcak kanlı bir kıza benziyordu. Uzay söze devam etti.
-"Ben Melodi ve Doruk hastanede tanıştık. Kardeş gibiyizdir. Eminim yakında sende bize alışırsın. "Kafamı salladım. Doruk diye bahsettiği çocuk yanımıza geldi. İlk bana baktı sonra Uzaya.
-"Yeni geldin sanırım."diyip saçını kaşıdı. Gülümsedim.
-"Çisem ben."elimi uzattım. O da elini uzattı.
-"Bende Doruk." Bu kez melodi atladı lafa.
-"Ee hastanede isen bir hastalığın olmalı. Seninki ne?"başımı önüme eğdim.
-"Ben kanserim. Yani beynimde tümör var." Melodi elini omzuma koydu.
-"Benimde kalbimde doğuştan bir delik var. Strese gelemem."sevecence gülümsedi.
-"Ben sinir hastasıyım ve kontrol edemiyorum. Ama arkadaşlarıma yamuk yapmam." Kafamı salladım. Uzayı zaten az çok tanıyordum. Doruk ve melodide çok sevecenlerdi. Uzay hastalığını söylemedi. Melodi kolumdan tuttu.
-"Hadi gidiyoruz." Nereye diyemeden beni ağaçlıkların oraya götürdü ve bir merdivenden çıkmaya başladı. Peşinden gittim. Küçük şirin bir ağaç evin içine girdik. Cidden çok güzeldi. Hastanenin böyle bir imkan tanıdığına inanamıyorum.
-"Sabahları abimin odasında buluşuruz. Sonra birlikte buraya geliriz. Genelde günü burda geçiririz. Yakında bu duvarda 4 ümüzün resmi olucak."
-"Abi?" Diye sordum.
-"Uzaya abi derim. Ara sıra doruğada. Abiden kastım uzay." Kafamı salladım. Ağaç eve doruk ve uzayda girdi. Uzay mavi mindere doruk yeşil mindere melodi mor mindere oturdu. Kırmızı minderede ben oturdum. Kenardaki kutulardan birini alıp yanımıza geldi melodi. Doğruluk cesaret kutusuydu. Böyle bir oyun kutusu mu varmış diye düşünmeden edemedim.
-"Oynayalım mı?"diye sorduğunda herkesten onay almıştı. Ellerini çırpıp kutuyu açtı. İçinden çıkan halıyı yere serdi. İçinden siyah bir şişe çıktı. Onu da tam ortaya yerleştirdi. Ve ikili sıra halinde kartları yere koydu.
-"Şişeyi çeviriyoruz falan filan. Buraları biliyosunuz. Doğruluk derseniz bir kart seçiyosunuz ve ordaki soruyu soruyolar cevaplıyosunuz. Cesarette aynı şekilde. " gözlerimi açıp kapattım. Tamam anlamında. Şişe döndü. Uzay ve dorukta durdu. Doruk sordu uzay c dedi. Doruk c den bir kart seçti.
-"Her nerede isen ayağı kalk ve kız gibi çığlık at." Uzay ayağı kalktı ve tiz bir çığlık attı. Ellerinide birşeyden korkmuş gibi iki yana salladı. Bu haline güldüm. Zor bişey değildi. Geri oturduğunda tekrar şişe çevrildi. Melodi sorucak ben cevaplayacaktım. Doğruluk dedim. Bir kart çekti.
-"Hayatındaki en kötü ay?" Burukça gülümsedim.
-"Geçen ay ve bu ay." Bana baktılar. Uzay elini omzuma koydu. Birtek o olanları biliyordu. Gözlerim dolunca kafamı kaldırıp tavana baktım. Tahta tavanda bir çiviyi gözüme kestirdim. Yamulmuş ve çıkık duruyordu. Gözlerimi çividen ayırıp yere baktığımda oyunu topluyorlardı. Oyunu topladıktan sonra kendi koltuklarına yerleştiler ve bana baktılar. Uzay-"onlara anlatabilirsin." Dediğinde kafamı salladım. Onlara herşeyi anlattım. Anlatırken ağlıyordum. Melodi yanıma gelip kollarını bana sardı.
-"İstersen devam etme." Dediğinde anlatmaya devam ettim. Uzay yanıma gelmiş elimi tutuyordu. Doruk ise yere oturmuş bana birşeyler söylüyordu. Sanırım yeni tanıştığımızdan dokunmaya çekinmişti. Eminim yakında bende onların kardeşi gibi olacaktım. Ağlamam dindiğinde hepsine teker teker sarıldım. Ve ağaç evden çıkıp hastaneye yürümeye başladım. Melodiyle odalarımız karşılıklıydı ama uzay ve Doruk psikolojik tedavi gördüğünden hastanenin farklı bir tarafındaydılar. Uzayın hastalığını hâlâ bilmiyordum. Sadece ruhsal bir sorunu vardı. Melodi bana sarıldıktan sonra odasına girdi. Bende derin bir nefes alıp odama girdim. Uyumaya çalışsamda uyuyamadım. Odadan çıkıp melodinin kapısını tıklattım. "Gel" sesini duyduğumda içeri girdim. Yatakta oturmuş televizyon izliyordu. Tüm hastaların odasında duvara monte televizyon vardı. Elindeki cipse baktım. Yanına oturmamı işaret edince yanına oturdum. Bana da cips uzattı. Cips vazgeçilmez bir yiyecekti benim için gülümseyip aldım.
-"Hastanede cips mi veriyorlar?"
-"Aslında hayır ama Doruk hafta sonları dışarı çıkabiliyor. Bir çanta dolusu abur cubur getirir benim için. Biraz da ağaç ev için. "
-"Neden sadece Doruk çıkıyor ki?"
-"Uzay hastalığını yakın zamanda sana anlatır. O hastaneden dışarı çıkamıyor. Bense kızım ve kimsesizim diye çıkarmıyorlar. Ayrıca daha 17 yim. Doruk sinirlenmediği sürece normal ve 18 yaşında. O yüzden tek o çıkabiliyor. Ama her zaman değil. Cumartesi günleri 3 saatliğine. Bizim istediklerimizi alıyor ve geliyor." Kafamı salladım. Berber cips yiyip televizyon izledik. Gece yarısına kadar televizyon izleyip sıkılınca uyumaya karar verdik. Onunla kalmamı teklif edince kabul ettim. Açıkçası daha alışamamıştım ve odama gidince uyuyamayacağımı biliyordum. Tek kişilik yatağa sıkıştık. Çok sevecendi ve ona kanım kaynamıştı. Saçma saçma gülümserken uyuya kaldık. Beni en çok üzen şeyse artık Uzayı rüyamda görememek oldu. Gerçeği mi yoksa rüyadaki halimiz mi daha iyi bunu zaman gösterecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAYDA KAYBOLAN ÇİĞ TANESİ
Teen FictionBütün felaketler üst üste yığılabilir mi? Çisem en sevdiği hobiyi yaparken yani koşarken hayatının gerçeğini öğrendi. Bir felaketi atlatamadan diğer felaketi yüklenmek zorunda kaldı. Size de olmuyor mu? Sanki tüm kötü olaylar o ayı,günü,yılı beklemi...