Uzayın ağzından;
Herkes filmi izlerken bakışlarımı çiseme çevirdim. Gözlerini kapattı ve elini kalbinin üstüne koydu. Gözünden yaş akınca ayağı kalkıp yanına gittim. Kimse endişelenmesin diye kulağına fısıldadım.
-"İyi misin?"
-"Kimseye çaktırma. Sadece burdan çıkar lütfen iyi değilim." Kafamı hafifçe salladım.
-"Ben kantine gidiyorum geliyo musunuz? Çisem istersen sana hastanenin kantinini göstereyim."
-"Olur." Diye cıvıldadı. Çok iyi rol yapıyordu. O halini görmesem hiç şüphelenmezdim. Ayağı kalktı ve odadan çıktık. Kendini duvara yasladı ve aşağı doğru kaydı. Ellerini başının üstüne koymuştu. Yanına oturdum.
-"Doktorun yanına gidelim." Sesim garip çıkmıştı. Bana baktı.
-"İyiyim. Endişelenme uzay. Geçer birazdan." Kafamı kaşıdım. Mavi gözlerinde acıyı görüyordum. Ona sarıldım o ise ağlamaya devam etti. Bir süre sonra daha derin nefes almaya başladı. Ona baktığımda uyumuştu. Kucağıma alıp hastanenin diğer ucuna yürümeye başladım. İnsanlar bize tuhaf bakıyorlardı. Odasına geldiğimde kapıyı açtım ve içeri girdim. İçeride bir çocuk vardı. Kuzeni olandı sanırım. Çisemi görünce hemen ayağı kalktı. Endişeli gözlerle bana baktı.
-"Endişelenme sadece uyuyakaldı film izlerken." Derin bir nefes aldı. Çisemi yatağa yatırdıktan sonra bana döndü.
-"Sen kimsin?"
-"Ben Çisemin hastaneden arkadaşıyım." Kafasını olumlu anlamda salladı. Bende odadan çıktım. Genelde abisi ve diğer kızla birlikte gelirdi. Şimdi tek gelmişti. Odaya geri döndüğümde Çisemin arkadaşı bana baktı.
-"Çisi nerde?"
-"Odasında dinleneceğini söyledi." Film bitmişti. Melodi dorukla bana sarıldı ve Kumsalla birlikte dışarı çıktılar. Uzun zamandır hastalığım baş göstermiyordu. Bu iyi mi kötü mü karar veremedim. Aslında doruk söylüyordu hastalığımın birkaç gündür olmadığını. Hastalığımı en kısa zamanda Çiseme anlatmalıydım. Yoksa fark etmeden onu incitebilirdim. Kendimi yatağıma attım ve düşünmeye başladım. İleriyi,geleceği...Çisemin ağzından;
Uyandığımda başımda Mert vardı. En son Uzayın omzunda ağlıyordum. Hafifçe doğruldum. Mert bana döndü.
-"Senle konuşmaya gelmiştim. Nasılsın?"ona gülümsedim.
-"İyiyim." Kalbimin ağrısı geçmişti.
-"Anlat bakalım. Hastalığın ne oldu? Rüyandaki çocuğu ne yaptın?"
-"İnanmayacaksın Mert ama ben rüyamdaki çocukla karşılaştım ve o da beni tanıdı." Gözleri kocaman oldu.
-"Nerde karşılaştın?"
-"Burda. Hastanede. O da bir psikolojik sıkıntıdan dolayı burdaymış."
-" Yoksa seni getiren o çocuk muydu?"
-"Muhtemelen evet."
-" Peki hastalığın?"
-"Arada ağrıtıyor biraz ama geçiyor. Hem hastanedeyim." Kafasıyla onayladı. Yatağa oturup bana sarıldı. Bende ona sarıldım.
-"Senin için endişeleniyorum çisem."
-"Korkma Mert iyiyim. Cidden hastanede mutluyum." Benden ayrılıp gülümsedi.
-"Hastaneyi yatmayı kabul etmeseydin onla tanışamıcaktın ha." Dedi.
-"Aslında daha erken hastaneye yatsaydım onunla daha erken tanışırdım."
-" Keçi " dediğinde dil çıkarıp.
-"Tavuk" dedim. Çocukluktan kalma bir şeydi. İnatçı olduğumdan keçi derdi bana. Bende böceklerden korktuğu için o zamanlar tavuk derdim. Tabii daha sonra böcek korkusunu yendi ama olsundu.
-"Bi kere artık korkmuyorum. Ama sen hâlâ keçisin." Ağız taklidini yaptım. O da yüzünü buruşturdu. O sırada içeri Melodi girdi. Merti görünce geri çıkmaya yeltendi ki onu durdurdum.
-"Melodi gelsene." Tebessüm edip girdi. Kumsal dışında kimseyle doğru düzgün konuşmadığından çekiniyordu. İçeri girdi.
-"Kumsal gitti. Sen uyuduğundan rahatsız etmek istemedi. Bende sana bakmaya gelmiştim." Gülümsedim.
-"İyi yapmışsın." Koltuğa oturdu ve ellerini dizlerinin üstüne koydu. Sıkıntıyla nefesini dışarı verdi. Mertten rahatsız olduğunu belli etmemeye çalışıyordu. Yüzündeki yalan gülümsemeden anlaşılıyordu. Mertte farketmiş olacak ki ayağı kalktı.
-"Benim gitmem gerek. Yine gelirim güzellik." Yanağımdan makas alıp çıktı. Mertin abimden hiçbir farkı yoktu benim gözümde. Hatta abimden çekindiğimde ona giderdim. Mert abime kıyasla daha anlayışlıydı. Mert çıktığında melodiye döndüm. Kızarmıştı sanki. O an jeton düştü. Sağolsun kendisi köşeliydi de biraz geç düşüyordu. Melodi Mertten hoşlanmıştı sanırım. Bu konun üstüne düşücektim tabi ki ama ilk Mertinde Melodiyi fark etmesi gerekti. Melodiye umut vermek istemiyordum çünkü. Hiç bir şey anlamamış gibi konuştum.
-" Üzerime bişey mi dökülmüş. Neden bana bakıp sırıtıyorsun?" Kafasını iki yana sallayıp gözlerini kapattı. Daha çok kızarmıştı.
-" Dalmışım öyle. Aklıma Uzayın söylediği komik fıkra geldi de."gülümsedim. Öğretmen taklidi yapıp boğazımı temizledim.
-"Neymiş o güldüğün şey anlat da bizde gülelim." Eliyle başını kaşıdı.
-"Şey.... Bir adam... Evet bir adam varmış... Sonra... Sonra... Ölmüş." Ben onun bu haline kahkaha atarken o gözlerini kaçırıyordu.
-"Ben gitsem iyi olur. Ocakta yemeğim var da." Dediği şeyle gözleri büyüdü. Ve koşarak odadan çıktı. Bu kız fazla saftı. Onun bu haline gülerken kapı açıldı.
-"Ne gülüyorsun salak salak?" Kaşlarımı çatıp kapıya döndüm. Uzay gülümseyerek bana bakıyordu. Onu görünce bende gülümsedim.
-"Melodiye gülüyordum. Herneyse." Yanıma geldi.
-"Biraz konuşsak olur mu?" Meraklanmıştım.
-"Tabii" dedim. Koltuğa oturdu bende yataktan kalkıp koltuğa geçtim.
-"Sana herşeyi anlatmanın zamanı geldi." Ciddi bir şekilde ona bakarken derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAYDA KAYBOLAN ÇİĞ TANESİ
Teen FictionBütün felaketler üst üste yığılabilir mi? Çisem en sevdiği hobiyi yaparken yani koşarken hayatının gerçeğini öğrendi. Bir felaketi atlatamadan diğer felaketi yüklenmek zorunda kaldı. Size de olmuyor mu? Sanki tüm kötü olaylar o ayı,günü,yılı beklemi...