9.BÖLÜM

74 13 0
                                    

Sokak yine eski haline bürünmüştü. Sessizdi ,böylesini sevmiyordum. Ben cıvıl cıvıl olmasından yanaydım. Etrafta camışı arıyordum. Ah!ona kısa zamanda yeni bir ad vermeliyim. Çünkü camış demek ciddi zamanlarda fazla saçma geliyor. Onu yine aynı binanın girişinde gördüm. Yanına gittim. Ağlıyordu. Bu fazla ilginçti. Dışarıdan erkekler ağlamaz klasiğine girecek bir erkek gibi duruyordu. Beni görünce göz yaşlarını silip bana döndü. Gülümsedi. Görmediğimi sanıyordu ama görmüştüm. Aslında sormazdım ama çok meraklı bir insandım.
-"Seni gördüm camış,ağlıyorsun. Ne oldu?" İtiraz etmedi. Bir süre düşündü sonra bana sarıldı ve ağlamaya devam etti. Sustum. Bende sarıldım. Hatta bende ağladım. Bugüne kadar ağlamak isteyip ağlayamadığım zamanlar için ağladım. Ayrıldığımızda salya sümük olmuştuk. Gözlerimizi silip burnumuzu çektik. Ben konuşmadım o sessizliği bozmak istedi. Boğazını temizleyip
-"Naber çisi?" Dedi.
-"Sence nasılım?" burukça gülümsedi.
-"Seni de üzdüm. Gerçi ben birşey demeden hıçkırarak ağlamaya başladın ama..." Fazla garipti yani bu benim rüyamdı ve rüyamdaki hayali çocuğun bir hayatı vardı.
-"Neden ağlıyorsun?"
-"Abimi bir trafik kazasında kaybettim. Annemle babamı kaybettiğim gibi. 5 kişilik aileden geriye tek ben kaldım. Abimi dün kaybettim. Annem ve babam ben 5 yaşındayken öldü. Birde küçük kız kardeşim vardı. O da ben 10 yaşındayken ölmüştü. Kimsesiz kaldım. Sadece bu sokak ve sen varsın." Duraksadım. Belki o da gerçekti aynı benim gibi rüyalarımız nedense bizi buluşturuyordu. Belki de bu hayal şizofrenliğin en büyük belirtilerinden biriydi. Onun adına üzülmüştüm. Elimi elinin üstüne koydum.
-"Unutma camış, ben bir kanser hastasıyım ve birgün bende olmayacağım. Teselli etmekten çok gerçeklerle yüzleşmen gerek. Güçlü ol." kafasını salladı. Gözünden bir damla daha yaş aktı.
-"Sende bırakmak zorunda mısın? Tek huzurlu yer bu sokak ve sen. Sende gidersen tek arkadaşımıda kaybedeceğim. Sende benim ilk ve tek arkadaşım olduğunu unutma olur mu?" bende onayladım.
-"Sana ciddi yerlerde camış demek istemiyorum. Bu yüzden sana kuzey diyeceğim. Tabii eğer bir adın yoksa. "
"Hayır. Senin koymanı istiyorum. Peki neden Kuzey?"
-"Kutup yıldızı hep kuzeye götürür insanı. Ve insanlar kaybolduklarında kuzeye yani kutup yıldızını takip ederler. Sende benim kaçıp geldiğim rüyalarımsın. Bu yüzden sana Kuzey diyeceğim. " etkilenmişe benziyordu. Islık çalıp alkışladı.
-"Sana bugüne kadar aptal dediysem kusura bakma. Bilgin çıktın haberimiz yok." Gülümsedim o da gülüyordu. En çok benim gibi dengesiz olmasını seviyordum. Abisini unuttuğunu sanmıyorum ama dediğim gibi güçlü durmaya çalışıyordu.
-"Kuzey bazen senin gerçek olmandan şüpheleniyorum. Rüyamdasın benden bağımsız hareket ediyorsun ve bir yaşantın var. Fazla garip değil mi?"
-"Belkide varımdır. Belki hiç olmamışımdır. " kafamı karıştırıyordu. Anlam vermesemde sustum. Kuzeyle boş sokakta yürümeye başladık. Bu sefer kuş cıvıltıları doldu kulağıma. Uyanacaktım.
-"Camış bir daha geldiğimde seni eski haline dönmüş görmek istiyorum" tamam deyip el salladı. En son duyduğum şey
-"Görüşürüz ilk ve tek arkadaşım."
........................
Uyandığımda kimse yoktu. Bende yatak keyfi yapmaya karar verdim. Baş ucumda duran şişeden bir yudum aldım. Dil çıkaran emojili yastığıma sarıldım. Elime telefonumu aldım. Kumsala Denize günaydın mesajı atıp telefondan kitap okumaya başladım. Bir saat kadar zamandan sonra kalkıp giyindim. Kahve bir bluz ve şortu giydikten sonra dinlendirici gözlüğümü kafama taktım. Aşağı indim bir kahve yaptım. Kahve içerken bir yandanda mizah kitabıma geri dönmüştüm. Ben kitaba dalmışken abim indi aşağı. Ardından twinler. Bugün erken kalkmış olmalıyım. Onlarda çok şaşırmıştı. İzgi ve Çağrı kahvaltı hazırlarken ben Mert ile playstation oynuyordum. Bir dövüş oyunuydu. Abimden taktikleri öğrendiğimden Merti sürekli yeniyordum. En sonunda isyan edip kalktı. Masaya oturduğumuzda havadan sudan konuştuk. Sonra konu ne zaman gideceklerine geldi. İzgi Merte göz kırptı. İzgi söze başladı.
-"Eğer bir sakıncası yoksa buraya taşınacağız. Çisemin yanında olmaya karar verdik. " ben ellerimi çarparken abim birtane bana çarptı.
-"Şakşakçı alkışlayıp durma. Sevindin anladık. Ve siz " dedi twinlere bakıp. "Tabiki burdasınız lafı olmaz." Izgi ve Mert yanımda olunca daha mutlu olacağıma eminim. Kahvaltıdan sonra yine koltuklara yayıldık. Bu sefer yaratıcı olamıyordum. İzgi birden ayaklandı. Benide kolumdan çekti.
-"Hadi kalkın. Bara gidelim." Sabah sabah bara gitmeyi mi düşünüyordu?abim düşüncemi duymuşçasına
-"sabah sabah ne barı yaaa"dedi. Bende başımla onayladım.
-"tabikii Çisem ve ben alışverişe çıkıcaz. Hem kafamız dağılır hemde Çisemin yeni elbiseleri olur."bu fikir beni sıkmıştı. Gerçekten alışverişten bunalıyordum. İzgi hazırlanmaya çıktı. Ben üstümdekilerle gideceğimden koltukta oturup telefon karıştırmayı tercih ettim. Yaklaşık 20 dakika sonra izgi inmişti. Altında bir şort üstünde "cool" yazan bir tişört vardı. Evden çıktık. Yolda yürürken sessizdik. Sessizliği o bozdu.
-"Bundan sonra kardeş gibiyiz. Kıyafetleri paylaşır kız kardeş sevinci yaşarız." Gülümsedim. O ve ben hep kız kardeşimiz olsun istemiştik. Biraz daha yürüyüp metrobüse vardık. Metrobüse binip bekledik. Yaz ayı olduğundan otobüs sıcağını kaldıramıyorduk. Metrobüs daha serin,ferah ve hızlı oluyordu. 5 dakika sonra indik. Yürümeye devam ettik. Sokaktaki dükkanlara bakıyordum. Birkaç mağaza dolaştık. Birşey bulamadık. İzgiyle kitapçıya girdik. Cengiz aytmatov kitapları alıp çıktık. En sonunda bir alışveriş merkezine girdik. Buradaki mağazaların birine girdik. İzgi elime bir sürü  şey doldurdu. Kabine girip denedim. 10 tane kıyafet denememe rağmen hiçbirini sevmedi. En son elbiseyi üstüme geçirip çıktım.
-"İşteee buuuu" diye bağırınca gülümsedim. Bu elbiseyi bende sevmiştim.

UZAYDA KAYBOLAN ÇİĞ TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin