KURŞUN ADRES SORMAZ Kİ

"Kuma Mı?"

-Ayvalık-

Tatilimizin sondan bir önceki durağı olan Ayvalıktaydık. Buraya ilk defa geliyordum. Bir gün kalacaktık. Devran bizim için güzel bir otel tutmuştu. Şuan otele dikkat kesilmek yerine aklımdaki tek şey olan duş almak işini halletmek istiyordum. Resepsiyonda giriş işlemlerini hallettikten sonra yukarı çıktık. Kendimi direkt duşa attım. Rahaaat ve uzun bir duşun ardından bayağı rahatlamıştım. Devran da duşa girip çıktı.

Karnım gurulduyordu. Gurultuya dayanamayıp "Devraaaan" dedim ona seslenmek için. Devran kafasını telefonundan ayırmadan "Hıııı" dedi sadece.

Öküz yaa.

Ayı ayı.

Yok bu bildiğin lisanslı odun.

'Hıııı' ne demek?

Neyse çeyrekçik abarttım. Devrandan 'Efendim canım' demesini falan mı bekliyordum.

Devran'ın öküzlüğünü es geçip "Rakı balık yiyelim mi?" dedim itiraz edeceğini bile bile. Ama onu ikna edeceğime inanıyordum. Ayvalık'a geip rakı-balık ikilisini denememek olmazdı bence.

Devran sorduğum soru üzerine kafasıno telefonundan kaldırıp "Ciddi değilsin değil mi?" dedi.

Tabikisi de çok ciddiyiiim.

Devran'ın yanına oturup "Hem ne demişler? 'Rakı balık Ayvalık'" dediğimde bana göz devirdi.

Bana resmen göz devirdi.

Tabiki de göz devirince hiç tatlı olmuyor (çarpıldı)

Neyse konumuz bu değil... Devran yerinden bile kımıldamayınca "Hadi, valla çok içmiceeem" dedim ve "Hem ben çok açım. Midem feryat figan çığırıyor. Ya açlıktan ölsem?" diye duygu sömürüsünü de ekledim. Midem guruldayarak bana destek verince Devran'a 'Rakı balık yememek için tek sebep yok' bakışı attım. O bakışı nasıl attığımı merak ediyorsanız ben de bilmiyorum. Devran "Aç olabilirsin ama bu rakı balık yiyeceğin anlamına gelmez. Hem sen sarhoş olursun hayatta uğraşamam." dedi. Diretmeye devam ediyordu. Ama onunki inatsa benim ki de inat. Rakı balık yiyeceğiz o kadar!

"Devran sana insan gibi 'Buraya ilk defa geldim. Tadını çıkarayım' diyorum sen inat ediyorsun. Başladın yine somurtarak durup inat etmeye, soğuk şey" dedim gözlerimi kısarak. Devran "Çok konuşuyorsuuuuuun." dedi yine soğuk bir şekilde.

Bu dam dengesiz. Bazen içimi ısıtan sıcacık bir şekilde davranırken bazen de kalbinin etrafında buz tabakasının olduğunu düşündürüyor.

"Sabaha kadar susmayadabilirim. Bak dediğimi yaparım, susmam yani. Sonra 'Neden susmuyor bu?' deme Dev-" sözümü kesip "Senin o karga sesini çekemeyeceğim Baş Belası. Git hazırlan." deyince mutluluk sebepli uçma ile giyinmeye gittim. Dizimin biraz üstünde biten fuşya bir elbise giydim. Ayağıma da beyaz sandalet geçirip saçlarımı topladım ve aşağı indim. Devranla beraber evden çıktık.

...

Sarımsaklı'da denize sıfır bir balık restoranına geldik. Devran yanımıza gelen garsona "Güveçte karides, soslu kalamar ve barbun istiyoruz. Rakı ve mezeleri halledersiniz." dedi. Garson Devran'ın dediklerini not edip yanımızdan ayrıldı.

Garson gittikten sonra Devran "O karga sesine dayanamadığım için getirdim seni, fazla içip rezil etme bizi." dedi uyarıcı bir ses tonuyla. Ben de "Birincisi sesim çok güzeldir benim. İkincisi ben kolay kolay sarhoş olmam." dedim. Halbuki içmeye pek te alışık olmadığım için 2. bardaktan sonrasını hatırlamam herhalde. Ama Devran bunları bilmese de olurdu. Devran "Ben seni uyarmış olayım da sonra kusarsın falan hayatta uğraşmam seni burada bırakır giderim." dedi. Ağzımı açıp birşey söyleyecektim ki garson mezeleri ve rakıyı getirdi. Daha sonra balıklar da geldikten sonra yemeğe başladık.