Laura'nın odasında oluşunu fırsat bilen Dirim soluğu doğruca prensin yanında almış.
''Patricia'yı saraya geri çağırdım.Yarın burada olacak.Onu çok sevindirdin.'' demiş prens.
''Ve beni de öyle'' diye eklemiş.
''O kızdan hoşlanmıyorum.'' demekle yetinmiş kötü cadı.
''Sana davranışları konusunda onu uyaracağım.Seni ilk rahatsız edişinde geri yollanacak.Bundan emin olabilirsin.''
Cadı başıyla onaylamış.
''Pekala'' sesi düz ve oldukça duygusuzmuş.
Prensin yüzüne seksi bir gülümseme yerleşmiş ve baş parmaklarıyla cadının yanağını okşamış.
''Sen harika bir kızsın.Yüreğin tertemiz.Bu hep böyle olacak.''
''Ve bir hayli güzel'' demiş cadı tek kaşını yukarıya kaldırarak.
Prens cadının yüzünü avuçlarının arasına almış ve gözlerinin içine bakarak devam etmiş;
''Evet ve bir hayli güzelsiniz prensesim fakat bilmelisin ki gözlerinin içine baktığım daha o ilk dakikadan itibaren hissettiklerim fizikselliğinin çok ötesinde''
''Hakkımda düşündüklerini duymak hoşuma gidiyor.Devam et lütfen.'' demiş cadı sırıtarak.Yüzünde alaycı bir ifade varmış.
''Ve şefkatlisin.Merhametli.Aynı zamanda da cana yakın ve içten.''
Cadı dudaklarını ısırmış.
''Ve tehlikeli'' diye eklemiş.
Bu kelimenin üzerine prensin gözleri hayretle kocaman olmuş.
''Hayır.Sen tehlike olamazsın prenses.Böyle söylememelisin.'' duyduğuna inanmadığı her halinden belliymiş.
''Olamaz mıyım?'' diye sormuş cadı.
''Olamazsın'' diye ısrar etmiş prens.
''Bunu sana kanıtlarsam?'' ve Dirim prensi hiç beklemediği bir anda dudaklarından öpmüş.
Zavallı prensin prensesi sandığı kötü kalpli cadının dokunuşuna ve büyüsüne kapılması uzun sürmemiş.Dudakları ayrıldığında cadı prense göz kırparak yanında ayrılmış.
Aşk dolu gözlerle arkasından bakakalmış prens.
Patricia'nın saraya döneceğini öğrenen kötü kalpli büyücünün aklına hemen o dakika hain bir plan gelmişmiş.Ertesi gün cadının ilk işi odasına yerleşmekle meşgul olan Patricia'yı ziyaret etmek olmuş.Bu defa kimliğine büründüğü kişi ise Thomas'mış.
Thomas'ı gören Patricia'nın gözleri mutlulukla parlamış ve koşarak boynuna atlamış.
''Beni gördüğün için bu kadar sevineceğin kimin aklına gelirdi ki'' demiş Thomas görünümündeki cadı.
''Tabi ki özledim ahmak herif.''
Bu tepki cadıyı şaşırtmışmış fakat yine de üzerinde durmamış ve devam etmiş.
''Onu bunu bırak da şimdi aç kulaklarını beni dinle.Prensin senden yapmanı istediği bir görev var.Onu iletmek için burdayım.''
''Beni özlemedin öyle mi?'' demiş Patricia hayalkırıklığı içinde.
''Seni neden özleyecekmişim çirkin karı.'' demiş cadı. ''Tabi ki özlemedim.Bir de seninle mi uğraşacağım''
Kızın yüzü ağlamaklı olmuş.Cadı umursamamış fakat Patricia'nın Thomas'dan etkilendiğini anlaması da uzun sürmemiş.Durumun tadını çıkarmaksa onun için ayrı bir zevk olacakmış.
''Seni prense şikayet etmem hususunda beni tahrik ediyorsun.'' demiş kız.Thomas'dan gelen güzel bir söz ya da en azından küçücük bir ilgiyi beklediği belliymiş.
Kahkahalarla gülmüş cadı. ''Kovulduğunda bunun bana verdiği hazzı tahmin edemezsin.'' ve beklediğinin aksine ve şu sözlerle devam etmiş;
''Kısa süreliğine de olsa senin o meymetsiz yüzünü görmeyecek olmam hayatın bana armağanı gibiydi.''
Kızın gözlerine yansıyan tüm o sevgi o an nefrete dönüşmüşmüş.
''Prens ne yapmamı istiyor? Söyle ve odamı terket.'' diye emretmiş.
''Bu akşam yedikleri akşam yemeğinden hemen sonra prens ve şapşal kızın masalarına sen geleceksin.Prensin şapşal kız için hazırlattığı hediyeyi ona sen vereceksin'' ve cadı elinde tuttuğu hediye paketi ambalajına sarılı küçük kutuyu kıza uzatmış.
Patricia kutuyu almış.Evirmiş çevirmiş.Kızın merak içinde hediye paketine baktığını gören cadı devam etmiş;
''Ve asla ama asla paketi açmayacaksın.Ne kadar merak edersen et o paketi açmayı sana yasaklıyorum.''
''Tamam.'' demiş Patricia fakat hiç de cadıyı dinleyecek gibi görünmüyormuş. ''Ne zamandan beri şapşal diyorsun.Hayret.Pek severdin o küçük aptalı sen.Pek savunurdun.''
''Artık sevmiyorum.Bir de sana hesap mı vereceğim.Beni sinirlendiriyorsun ve eğer beni sinirlendirmeye devam edersen sonuçlarına katlanman kaçınılmaz olur.''
''Odamı terket.'' demiş Patricia.
''Açmayacaksın.Duydun mu beni.İyice anladın mı?'' demiş cadı yeniden.
''Tamam dedim ya açmayacağım ama sen de bana içinde ne olduğunu hemen şimdi anlatacaksın.''
''O şapşal kızı senin de benim de sevmediğimiz konusunda hemfikiriz değil mi?''
''Lafıma gelmen senin açından umut vadedici.Sonunda anlayabildin demek.''
''Soruma cevap ver.Fazla konuşuyorsun ki seni susturmak benim için hiç de zor olmaz.''
''Seni hiç böyle görmemiştim.'' demiş Patricia. ''Her zaman kibardın.''
''Salakmışım demek ki.Bundan sonra böyleyim.'' demiş cadı.
''Hemfikiriz evet.Ne var o kutuda?''
''Hoşuna gidecek.Emin ol.Senin de benim de hoşumuza gidecek.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNADAN KORKAN KIZ (Büyüklere Masallar 1)
FantasyBir varmış, bir yokmuş.Evvel zaman içinde, dünyalar tatlısı, güzel mi güzel bir kız çocuğu dünyaya gelmiştir günlerden bir gün.Bu minik bebeğin adı Laura' dır.Fakat aynı zamanda çok da talihsiz bir bebektir.Laura bebeği evlatlık alan kadın kötü kalp...