"Ben onu kıskanmıyorum,sadece koruyorum."

276 16 7
                                    

Jorge
Odanın kapını açtım ve içeri girdik.Valizlerimizi televizyonun yanına koyduk ve kendimizi yatağa attık.

Oda gayet büyüktü.Kapıdan girdiğin zaman bir kaç adım ötede tuvalet,tuvaletin ileri çaprazında komodin ve ortasında televizyon vardı.Yatak ise televizyonun karşısındaydı.Yatağın iki yanında üstlerinde priz bulunan iki tane küçük komodin vardı.

Yatağın sağ tarafında kalan balkon ise gayet genişti.Balkon kapıları kilitlenebilir ve sürüklenenlerdendi.Kapının hemen sol tarafında ise ikişer tane tekli koltuk vardı.

"Jorge?"

"Efendim Martu?"

"Benim canım çok sıkıldı." dedi ve sırtüstü uzandığı yatakta benden tarafa döndü.Bende ona döndüm.

"Dışarı çıkıp biraz gezelim mi?" diye ortaya bir fikir attığımda "Harika." dedi ve kalkmaya yeltendi.Durdurdum.

"Öpücük vermeden olmaz." dediğimde gülümseyerek beni öptü.

İlk öpücüğümüzdeki gibi hissediyordum her öpüşmemizde.İlk günkü gibi tutkulu,arzulu...

"Yeter bu kadar öpücük,kalk bakalım kocacığım." dediğinde şakacıktan hafifçe koluna vurdum.

"Oyunbozan." Dilini çıkartıp kolumdan çekeledi.

Hadi bakalım,başlıyoruz.

***

Milano sokaklarında elele yürüyor,fotoğraf çekiliyorduk.Ciddi anlamda huzur buydu.Martina,huzurdu.

Onu çok çok ama çok seviyordum.Seviyordum da değilde aşıktım.Onunlayken kanım farklı renk akıyordu sanki.Her şey tersine çalışıyor,dünya duruyordu.Başkalarının ona bakmasını,dokunmasını kaldıramıyordum.İstemsizce çenem kasılıyordu.

Ben onu kıskanmıyordum,koruyordum.Çünkü kıskanmak,senin olmayanı istemektir.Korumak ise zaten senin olanı kollamaktır.Dolayısıyla ben Martina'yı kıskanmış değil,korumuş oluyordum.

"Şurada durup kurabiye yiyelim mi? Canım tatlı bir şeyler çekti." Gözlerini kocaman açmış bana bakan canım eşime "Tabiki." dedikten sonra elini daha da sıkı kavrayarak onun istediği dükkana girdik.Dükkana girer girmez bizi etkisi altına alan yoğun vanilya tarzı kokuyu içime çektim.Çok güzel kokuyordu.Aynı Martina gibi.

Gece-Martina
Cande ve Ruggero ile otelin bahçesinde dolaşıyorduk.Çift olarak takılma kararı almıştık ama bu karara Cande hanım ilk başta karşı çıkmıştı.Çünkü Ruggero ile aynı ortamda bulunmak istemiyormuş.Sebebi de elle tutulur bir şey olsa bari.

"Ben çok sıkıldım,odaya çıkalım mı?" dedi Ruggero'dan uzak yürüyen Cande.

Ruggero oflayarak cevap verdi."Daha yeni çıktık dışarıya,az dayan."

"Sen varken bu çok zor.Senden nefret ediyorum!" Ani bir çıkışta bulunan Cande'ye kızgın bir şekilde baktım.Yalan söylemesi hiç hoş değildi.

"Ah vah,çok üzüldüm.Sanki ben sana tapıyorum!"

"Tapmıyor musun?"

Ruggero sessiz kalma hakkını kullanarak yürümeye devam etti.Bense derin bir nefes alarak sevdiğim adama,kocama daha sıkı sarıldım.O ise saçlarımı öptü.

"Umarım bizde onlar gibi olmayız." dediğimde kocam "Merak etme biz asla ayrılmayacağız artık.Hem nefesim olmadan ben nasıl yaşayayım ki?"

Buradaki nefes ben mi oluyordum?

"Hım,demek öyle.Neymiş o nefes?" diye sorduğumda burnumu ısırdı ve cevap verdi."Sensin.Sen ve sana ait olan her şey.Özellikle de kokun.Ha birde nefesin."

Ben kıkırdarken o bana hayranlıkla bakıyordu."Çok güzelsin,zerrelerine kadar aşık olduğum kadın."

"Sen de beni bugün pek bir övdün."

"Övülmeyecek gibi misin?"

"Değil miyim?"

"Değilsin."

Alınlarımız ve burunlarımız birbirine değerken dudaklarımızın arasında sadece milimetreler kalmıştı.Burunlarımızı bilerek birbirine sürttürdüğünde dudaklarına kapandım.

Ben bu çocuğa tapıyorum yahu!

Anlaşmalı Aşk |Jortini|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin