24

126 11 0
                                    


Lisedeki arkadaşlarınızı görür ve onların nasıl bir değişime sahip olduklarını farkedersiniz aynı zamanda da şaşkınlıktan olsa küçük dilinizi yutacak raddeye gelirsiniz. İşte şuan tam da o durumdayım. Karşımdaki, eskiden kilolu, yüzünde çok fazla sivilcesi ve gözlüklü olan çocuğun yerini ultra derecede yakışıklı bir o kadar da sevimli bu adam Hakan Çınar'dan başkası değildi. Sena'dan sonra en iyi ikinci arkadaşım.

Yüzümü büyük bir gülümseme kapladığında, kollarımı boynuna doladım. Lisede ki arkadaşımla karşılaşmıştım ve bu çok güzel bir duyguydu.

"Ya," dedim kelimeyi uzatarak. Özlediğim birisini görünce, kurduğum kelimelerin hepsini uzatarak konuşurdum. "Çok özledim!" Hakan'dan ayrıldım ve elini tutup etrafında döndürdüm. "Nasıl? Çok değişmişsin, tanıyamadım," dedim, elini bırakıp vücudunu süzerek. "Sende değişmişsin, Yeşil gözlüm!" bana hep yeşil gözlüm diye hitap ederdi ve bu çok hoşuma giderdi. Bunu çok iyi biliyordu lakin ben unutur diye düşünmüştüm çünkü görüşmememizin ardından tamı tamına 5 yıl geçmişti. Hele onu burada birisine evlenme teklifi ederken, görmek. Gerçekten çok büyük tesadüftü. "Sen daha çok değişmişsin. Hem... Bu değişimini kime borçluyuz?" dedim ellerimi belime koyup, kaşlarımı kaldırarak. Hakan, elini az önce evlenme teklifi ettiği kızın omzuna koyup, yanağından bir kere öptü ve "Yanımdaki, canımdan çok sevdiğim kız için değiştim!" dedi ona aşkla bakarken. Dudaklarımı birbirine bastırıp, onlara sevimlice baktım. Çok fazla yakışıyorlardı birbirlerine. Elimi, kıza uzatıp kendimi tanıttım. "Merhaba, ben Asrın. Hakan'ın lise arkadaşıyım." dedim sevimlice. Kız da o güzel suratına samimi bir gülümseme yerleştirip, elimi tuttu ve hafif sıktı. "Bende, Yeşim. Memnun oldum, Asrın," dedi. O kadar tatlıydı ki, Hakan'ın bu kızı gerçekten hak ettiğini düşündüm. Hakan'a baktığımda, Aras'a tek kaşını kaldırarak baktı. "Asrın, benden habersiz sevgili mi yaptın kız?" dehşetle Hakan'a baktım ve kafamı iki yana sallayıp "Hayır!" dedim. O sırada Aras'ta bana sinsice sırıtıp "Evet!" demişti. Sinirle Aras'a baktım. Harbiden ben ile Aras bir gün biz olabilecek miydik?

"Hanginize inanayım?"

"Of, Hakan! Benim bu ukala ile ne işim olabilir ki? Tabii ki de sevgili değiliz,"

"Benim seninle ne işim olabilir peki, Asrın Hanım! Benim gibi yakışıklı, espiritüel, entektüel, karizmatik, daha çok yakışıklı bir adam sana bakar mı?" sinirle ellerimi belime koyup, ona doğru bir adım attım. "Abart! Abart! Sen mi espiritüel, entektüelsin? Ha-ha çok güldüm, Aras Bey! Ayrıca bakabilir merak etme! Hah! Yakışıklıymış, karizmatikmiş! Peh!" dediğimde, varlığını unuttuğum lise arkadaşım aramıza girip, "Hop, hop sakin gençler!" dedi ve bizi kendimize getirdi. Hakan elini Aras'a uzatıp,

"Merhaba, ben Hakan!"

"Aras!"

"Memnun oldum,"

"Bende!" konuşmalarını bitirdikten sonra, Hakan bana dönüp sıkıca sarıldı ardından Yeşim de. "Neyse, Asrın. Biz gidelim. Sonra görüşürüz, kardeşim." kafamı tamam anlamında salladım ve cebimden telefonumu çıkartıp ona verdim. "Numaranı yaz bari. En son aramak istedim. Numaranı değiştirmişsin!" dediğimde, hemen elimden telefonu alıp, numarasını yazdı ve bana verdi. Onlar arkasına dönüp, giderlerken ben ise onlara el sallıyordum. Gerçekten, arkadaşımı görmek bana iyi gelmişti. Onlar gözden kaybolduktan sonra, yerime oturup, yemeğimi yemeye koyuldum.

"Şşş," kafamı kaldırıp, Aras'a 'ne var?' dercesine baktım. "Yaklaşsana," ne yapacağını merak ettiğimden dolayı, ekmeğimin hepsini ağzıma koydum ve çiğneyerek, Aras'a yaklaştım. "Ne oldu?" dedim merakıma yenik düşerek. Elini kaldırıp, yanağıma koyduğunda, kalbimin atışını duyacağını sandım bir an. Seslice yutkunup, gözlerinin içine baktım. O da gözlerimin içine baktı ve yanağıma koyduğu elini kaldırıp, burnuma sürttü ardından dudağımın kenarına. Kalbim bu işkenceye daha fazla maruz kalamadığı için geriye çekildim ve kendime gelebilmek adına terlemiş alnıma elimi koyup, derin bir nefes aldım.
"Ne yapıyorsun?" dedim sesimin sinirli çıkmasını umarak. "Sen herhalde, yüzüne de yemek yediriyorsun, doysun diye! Yüzünde ekmek kırıntıları vardı." utançla kafamı eğip, bir daha rezil olmamak adına ağzıma hayalı fermuar çektim. "Neyse, kalk gidelim," bunu demesini bekliyormuşcasına hemen ayağa kalktım ve onu beklemeden arabaya doğru hızla ilerledim.

Sevimli ve TehlikeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin